Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde 8 dalda ödüle layık görülen isimleri tek tek açıklayarak ödüllerini sahnede takdim etti.
Erdoğan, açıklamasında "Siyasi görüşüne, hayat tarzına bakmadan medeniyetimize katkı sağlayan herkese saygı duyarız" dedi.
Ödüle layık görülenler arasında bir isim ise dikkat çekti: Ramazan Minder. Minder, 1995 yılından itibaren İBB'nin Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü'nde şeflik yapmış, 2019'da CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından Mezarlıklar Şube Müdürlüğü'ne 'bilgisayar işletmeni' yapılmıştı.
2019 yılında büyük tepki çeken olaya tarihçi Murat Bardakçı bile sessiz kalamamış, köşesine taşıdığı olay ile ilgili "İstanbul'un en başarılı kütüphane müdürünü görevinden alıp Mezarlıklar Müdürlüğü'ne bilgisayarcı yaptılar" demişti.
Bardakçı, Minder'in binlerce nadir kitabı kaybolmaktan kurtardığını ifade ederken skandalın vahametini şu sözlerle açıklamıştı:
Dün görevinden alınıp Mezarlıklar Müdürlüğü'ne bilgisayarcı olarak gönderilen Ramazan Minder, artık emsâli pek kalmamış olan bu halkanın son temsilcilerinden biri ve belki de son örneği idi. Seçimle işbaşına gelen yeni yönetimlerin stratejik makamlara kendileri ile aynı düşüncedeki yöneticileri tayin etmelerinin ve kendi kadroları ile çalışmak istemelerinin hakları olduğunu inkâr edecek değilim. Ama kadrolarda yapılacak değişikliklerin etik kurallar çerçevesinde olması, ortalığın hallaç pamuğu gibi atılmaması ve daha da önemlisi, "liyakat" kavramının gözönünde tutularak önemli işler yapmış uzmanlara ilişilmemesi şartı ile… Dün yapılan görev değişikliği İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde artık liyakata bakılmadığını, siyasî önemi olmayan yahut iştah kabartan yüksek bütçelere sahip bulunmayan makamların yöneticilerinin bile "eski yönetimin adamı" olmaları gerekçesi ile her an değiştirilebileceklerini açık şekilde gösteriyor.
CHP'Lİ ARKADAŞLARIM BİLE AĞLADI
Olay ile ilgili o dönem açıklama yapan Ramazan Minder ise, "Özlük haklarımı korumadılar, kadro karşılığımı göstermediler, beni düz bir eleman yaptılar. Ben alın terimle, sınavla, çalışkanlığımla şef oldum, müdür oldum. Buna rağmen CHP haklarımı gasp etti" demiş, "Sırf eski yönetimde göreve geldiğim için Atatürk Kitaplığı Müdürlüğü'nden aldılar. Oysa ben kimsenin mezhebine, görüşüne, siyasi duruşuna bakmadım, bakmam. İş ahlakı ve çalışmasına bakarım. Nitekim de bu şekilde yaptım. Bu yüzden görevimden ayrılırken CHP görüşlü arkadaşlarım bile ağladı" ifadelerini kullanmıştı.
CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun tabiri yerindeyse sürgüne gönderdiği Ramazan Minder bugün Başkan Erdoğan'ın ellerinden Kütüphanecilik Ödülü aldı.
RAMAZAN MİNDER-KÜTÜPHANECİLİK ÖDÜLÜ
Ramazan Minder kimdir?
1967 yılında Rize'de doğan Ramazan Minder, 1995 yılından 2019'a kadar İBB Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü'nde şeflik yapmıştır. Şimdilerde Türkiye'nin ilk devlet kütüphanesi olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde müdürlük yapan Minder, yazma ve matbu eserlerin bakımı ve restorasyonunda çalışmıştır. Minder, dijitalleştirme ve kataloglama faaliyetleriyle sosyal mekan düzenlemeleriyle kütüphanelerimizin modernize edilmesinde öncü bir rol oynamıştır.
İşte Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülen o isimler:
GÖNÜL TEKİN-BİLİM KÜLTÜR ÖDÜLÜ
Gönül Tekin kimdir?
1961 yılında İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nden mezun olan Gönül Tekin, Harvard Üniversitesi'nde Osmanlı Türkçesi, Özbekçe ve Çağatayca dersleri verdi. Batı'da Türkçe Yayın Merkezli Türkoloji çalışmalarının da önünü açan Gönül Tekin, Harvard Üniversitesi bünyesindeki Osmanlı Türkçesi Yaz Okulu'nun Cunda'da açılmasında önemli bir pay sahibi oldu.
GÜNAY KUT- BİLİM KÜLTÜR ÖDÜLÜ
Günay Kut kimdir?
Gönül Tekin ile birlikte Bilim Kültür Ödülü'ne layık görülen diğer isim ise Günay Kut oldu. Bayburt'ta doğup 196 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim gören Günay Kut, Merhum Halil İnalcık'ın seçkin öğrencilerinden. Türkoloji bölümünde önemli katkılar sunan Günay Kut, Türk dilinin uluslararası ölçekte tanınmasına katkıda bulundu.
FATMA KARABIYIK BARBAROSOĞLU–EDEBİYAT ÖDÜLLERİ
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu kimdir?
1962 yılında Afyon'da doğan Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, yazı hayatına "Taş Bina" öyküsüyle 18 yaşında adım attı. Barbarosoğlu, hikaye, roman, deneme, makale, mülakat ve köşe yazılarıyla Türk edebiyatında yer edinen isimlerden biri oldu. Eserlerinde modernizm gelenek ilişkisini, yabancılaşmayı, bilhassa kadınların toplumdaki yerini, karşılaştıkları sorunları, sevgiyi, dostluğu sosyolojik bir bakışla etkileyici bir üslupla ele aldı.
AHMET ÖZHAN-MÜZİK ÖDÜLÜ
Ahmet Özhan kimdir?
Ahmet Katıgöz, ya da bilinen adıyla Ahmet Özhan (d. 26 Ağustos 1950, Şanlıurfa), Türk oyuncu ve şarkıcı.
1960'lı yılların sonlarında İstanbul Belediye Konservatuvarı ve Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde müzik eğitimini tamamladı. İlk profesyonel sahne deneyimi 1968 yılında Bebek Belediye Gazinosu'nda yaşamıştır. Genç yaşta sahneye çıkan Ahmet Özhan 1970'li ve 1980'li yılların popüler Türk müziği yorumcusu olarak tanınmıştır. İlerleyen yıllarda zamanın çeşitli üstadlarından birebir istifadeleri olmuş, bu arada plak çalışmalarının yanı sıra, sinema filmleri, televizyon dizi ve konserleri, radyo çalışmaları ile çeşitli televizyon kanallarının müzik programlarında solist ve sunucu olarak görev aldı. Birçok 45'lik, plak, kaset ve CD çalışmaları bulunmaktadır.
Ahmet Özhan, popüler ve klasik Türk müziğinin yanı sıra, 80'li yılların başından itibaren tasavvuf müziği çalışmaları ile ülkesinde yeni bir akımın da öncüsü olmuş. Sanat hayatı boyunca, Türk müziğinin popüler ve diğer alanlarında birçok ödül kazanmış, yurt içinde yüzlerce konserle ülke sanatına katkıda bulunmuş ve yine çeşitli ülkelerde katıldığı festivaller ve beş kıtada verdiği konserler vermiştir. Özhan, 1998 yılında "devlet sanatçısı" ünvânı aldı.
1981-1991 yılları arasında TRT İstanbul Radyosu'nda ses sanatçısı olarak görev yapan Ahmet Özhan, 1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu'nun kuruluşunda yer almış ve o tarihten beri bu topluluğun genel sanat yönetmenliği görevini sürdürmektedir.
Topluluk çalışmalarını Konya Mevlana ihtifallerinin yanı sıra, Uluslararası İstanbul Müzik Festivali gibi etkinliklerde verdiği klasik ve tasavvuf müziği konserleriyle sürdürmektedir. Sanatçı "Meşk" ismini verdiği tasavvuf albümleri projesinin ilkini 2006 yılında çıkardığı "Ramazan İlahileri" albümüyle başlattı. Sanatçı, Mevlâna'yı anmak için Konya'da düzenlenen Şeb-i Aruz törenlerine de konuk sanatçı olarak katılmaktadır.
TURAN OFLAZOĞLU-TİYATRO ÖDÜLÜ
Turan Oflazoğlu kimdir?
Türk oyun yazarı, eleştirmen ve şair olan Ahmet Turan Oflazoğlu, 17 Şubat 1932 tarihinde Adana'da dünyaya gelmiştir. Babası bir imam olan Oflazoğlu, İkinci Dünya savaşının sona ermesinden hemen sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a taşınmış ve ortaöğretim için Vefa Lisesi'ne gitmiştir. Burada, fikirlerinden etkilendiği Nurullah Topçu ile tanışmış ve ondan felsefe dersleri almıştır. Mezun olduktan sonra ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girmiş, ancak fikrini değiştirerek Edebiyat Fakültesi'nde okumaya karar vermiştir. Burada almış olduğu İngiliz Dili ve Edebiyatı ile Felsefe dersleri, onun farklı bir bakış açısı kazanmasını sağlamıştır. Yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra askerlik görevini yapmak için Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'ın tercümanı olmuştur.
Askerliğini bitirdikten sonra ise tiyatro eğitimi almak ve bu alanda çalışmalar yapmak için ABD'ye gitmiştir. Tiyatro ile ilgili bütün teknikleri öğrenmiş ve hepsini oyunlarında kullanmıştır. Yurda döndükten sonra ise Refik Ahmet Sevengil aracılığıyla TRT'de memurluğa başlamıştır. Burada yaklaşık 30 yıl boyunca çalışmış ve o süre zarfında farklı görevlerde yer almıştır. Dramaturg ile yapımcılık alanında çalışmış ve Radyo Tiyatrosu için önemli eserler kaleme almıştır.
SALİH BALAKBABALAR-ZARAFETLER ÖDÜLÜ
Salih Balakbabalar kimdir?
1950 yılında Tokat'ta doğdu. İlk ve orta tahsilini aynı ilde yaptı. Daha sonra İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve İstanbul Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı'nı bitirdi.
1977-88 yılları arasında çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1989-95 yılları arası MÜ İlahiyat Fakültesinde Uzman ve Öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1996'dan sonra MÜ GSF Geleneksel Türk El Sanatları bölümüne geçti ve bu bölümde; "Ahşap-Sedef İşçiliği", "Eski Türkçe", "Geleneksel Sanatlarda Yazma Kalıpları" derslerini verdi. Ayrıca, İTÜ Türk Musikisi Konservatuarı, Çalgı Yapım Bölümünde, "Çalgı Süslemeciliği" dersinin koyulmasını sağladı ise de, maalesef bu konuda bir çalışma yapılmadı. 2005 yılında emekli oldu. Halen Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki derslerini ve özel atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Fakülte yıllarında başladığı "ahşap oyma" çalışmalarını günümüz teknik imkânlarını da kullanarak geliştirdi. Türk tezyînâtına ait seçkin ve orijinal desenleri, Türk hat sanatının nâdide örneklerini; "ahşap, sedef, baga, fildişi, altın, gümüş, prinç" gibi malzemelere uyguladı. Bu uygulamalarda kullandığı -bilhassa- ahşap kaplama ve masif malzemeler ve tekniklerle kadîm Osmanlı zevkini geliştirerek kendine has bir üslûp meydana getirdi.
Bu üslûba ulaşmada, Sayın Yrd. Doç. Dr. İnci A. Birol, Prof. F. Çiçek Derman Hanımlar ve Sayın Uğur Derman Bey ile yaptığı istişarelerin, kıymetli insan rahmetli A. Aydın Bolak Beyefendi'nin, ayrıca konservatuar hocalarının, edebiyat ve aile çevresinin katkıları olmuştur.
Çalışma portföyü içerisinde geometrik desen uygulamalı bir kapı (Hilton Oteli, Lâlezar Bar Kapısı, 8 mt kare, 34258 parça), Osmanlı tarzı sehpalar, girift rûmî desenli bir rahle, hat sanatı ve Türk desenlerinin uygulandığı tablolar, mücevher kutuları, saz süslemeleri (Ud, Kanun, Kemençe), altın ve gümüş ile yapılan orijinal takı çalışmaları mevcuttur.
Bu çalışmalarda, ajur, kabartma ve kakma tekniklerini kullanmış, yurt içi ve yurt dışında çeşitli sergilere katılmıştır. Eserleri özel koleksiyonlarda ve özel müzelerde bulunmaktadır.
VEFA ÖDÜLÜ-HALİT REFİĞ
Halit Refiğ kimdir?
1934'te İzmir'de dünyaya geldi. Annesiyle babasının aileleri 1913'te Balkan Savaşı sonrasında Selanik'ten İstanbul'a göç etmiştir. Halit Refiğ'in dede adı Refik'tir. Dokuz çocuğu vardır. Çocuklarının adı Cemal Refik, Aziz Refik diye sıralanmaktadır. Ancak Soyadı Kanunu çıkınca 'oğlu, zade, gil' gibi eklerin soy ismine eklenmesi kabul edilmemektedir: Mesela Refikoğlu olamaz soy isimleri. Aile büyükleri de bir hile yapar ve 'k' harfi yerine 'ğ' harfini kullanarak işi halleder.
İlk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesinde tamamladı. Robert Kolej Mühendislik Bölümünde okudu. Sinema alanında çalışma fırsatını şöyle anlatıyor: "O zamanlar Tünel (Beyoğlu) civarında Necip Erses adlı bir zatın "Ses Stüdyosu" vardı. Bu stüdyoda genelde yabancı filmlerin dublajı yapılıyordu ve çok az sayıda da bazı yerli filmlerin işleri yapılmaktaydı. Robert College'de mühendislik eğitimi görmekteyken 1952 yazında ben o stüdyoyu buldum, gittim ve dedim ki 'Ben bu stüdyoda çalışmak istiyorum ve hiçbir ücret talep etmiyorum.' Tabii ücretsiz çalışma teklifi olduğunda bu kolay kolay reddedilen bir şey değil. Beni işe aldılar. Bir yaz boyunca ben orada Türkiye'de sinemanın teknik altyapısını öğrenmeye çalıştım."
1953 yazında gittiği İngiltere'de sinema ilgisine devam ederken şu kararı alır: "4 ay kaldığım İngiltere'de o zaman benim bu işe çekirdekten başlamamın tek çare olduğunu düşündüm. Eğitimden umudu kestim ve bir an önce Türkiye'ye dönüp askerliğimi yapıp doğrudan doğruya sinemada çalışma imkânı aramaya karar verdim."
2 yıllık okul bittikten sonra askerliğe başvurur, Eskişehir Polatlı'da Yedek Subay Topçu Okuluna alınır. İngilizce bilenlerden Kore'ye gitmek isteyenlerin müracaat etmeleri istenince gönüllü olur. Refiğ gönüllü olmasını "Çünkü bu bana çok merak ettiğim Doğu dünyasını görme imkânı da veriyordu." diye açıklıyor. 1954'te Kore'ye gittiğinde ateşkes imzalanmıştı. Bu sırada amatörce 8mm filmler çekti. O süreci sinemada kendini yetiştirme şansı olarak değerlendirir. Orada çektiği belge filmleri daha sonra oluşan Türk Film Arşivi'ne verir.
Atıf Yılmaz'ın "Yaşamak Hakkımdır" isimli filminin asistanlığını yaparak sinema alanındaki ilk çalışmasını gerçekleştirdi. 1960'ta ilk filmi olan "Yasak Aşk"ı çekti. 1963'te Şehirdeki Yabancı, 1964'te Gurbet Kuşları, Haremde Dört Kadın ve Bir Türk'e Gönül Verdim filmlerini çekti ve bu filmlerle Moskova, Yeni Delhi ve Sorrento Film Festivallerinde çeşitli ödüller kazandı. 1964 yılında Gurbet Kuşları ile Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Yönetmen Ödülü'nü aldı.
70'li yıllarda Türk sinemasının bunalıma girmesiyle televizyon filmlerine yöneldi. 1974'te Türkiye'de ilk defa İDGSA Film Arşivi tarafından başlatılan eğitim çalışmalarına katıldı ve Sinema Kursları'nda öğretmen olarak görev aldı. 1975'ten itibaren İDGSA Sinema-TV Enstitüsünde (sonradan Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Bölümü) öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.
1975'te TRT Kurumu adına çektiği "Aşk-ı Memnu" ile TV dizilerine öncü oldu ve dikkatleri üzerine çekti. TRT'de danışman kurulunda görev aldı. TRT Kurumu adına 1981 yılında gerçekleştirdiği, Kemal Tahir'in aynı adlı romanından uyarladığı "Yorgun Savaşçı" adlı TV dizisinin yakıldığı ilan edildi. 1993'te HBB özel TV kanalı için Tunca Yönder, Kemal Tahir'in romanı Yorgun Savaşçı'yı yeniden dizi olarak çekince, TRT de rekabete kapıldı. Negatifleri yakılmadan önce videoya aktarılmış bir kopyası arşivden çıkarılarak Halit Refiğ'in çektiği dizi yayına sokuldu.
1976'da ABD'de Wisconsin Üniversitesinde, 1984 yılında Ohio Denison Üniversitesinde eğitim çalışmalarına katıldı. Öğrencileri ile birlikte "The Intercessors", "In the Wilderness" adlı filmleri gerçekleştirdi. Olgunluk döneminde daha çok düşünsel yanı ağır basan ürünler verdi. "Teyzem", "Hanım", Karılar Koğuşu, "İki Yabancı", "Köpekler Adası" gibi filmleriyle yurt içinde ve dışında birçok ödül kazandı. Yurt dışındaki festivallerde filmleri için özel bölümler ayrıldı, çeşitli konferans, seminer vb. toplantılara konuşmacı olarak katıldı. Yaşamı ve eserleri Ahmet Toklu'nun Bir Yorgun Savaşçı Halit Refiğ kitabına konu olmuştur. Ayrıca, hayatı ve filmleri üzerine detaylı söyleşilerin yer aldığı Düşlerden Düşüncelere adlı bir kitap vardır (İbrahim Türk, Kabalcı Yayınları, 2001).
Refiğ 2008'de katıldığı "Yeşilçam'a Yeniden Bakmak" panelinde, son çektiği filmin, Nebil Özgentürk'ün "Türkiye'nin Hatıra Defteri" adlı belgesel dizisinin 2. bölümü için, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun eserinden hareketle çektiği 8,5 dakikalık "Zoraki Diplomat" adlı kısa film olduğunu belirtmişti.