Olası büyük Marmara depremine ilişkin en çok merak edilen konuların başında 'zemin-bina' ilişkisi geliyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden Jeoloji Yüksek Mühendisi Can Akın, olası büyük Marmara depreminin İstanbul'daki zemin ve bina hareketlerine etkisini gösteren önemli bir çalışmaya imza attı. İstanbul'un riskli ve sağlam zeminli bölgelerinin detaylı haritalandığı çalışma kapsamında, deprem büyütmesi olarak tanımlanan zemin hareketlerinin yüzeye yansıması da araştırıldı.
YÜZEY BÜYÜTMESİ NEDİR?
Çalışmaya ilişkin Milliyet'e bilgi veren Akın şunları söyledi: "Depremin şiddeti dediğimiz, ortaya çıkan sarsıntının, titreşimin gücü. Yüzey büyütmesi olan binalar daha uzun titreşip, sallanırken; yüzey büyütmesi olmayan veya en az olan sağlam zemindeki yapılar da ise sallanma daha kısa sürer. İstanbul'da gözden kaçan bazı gerçekler var. Örneğin bizim Trakya Formasyonu olarak tanımladığımız alan Beşiktaş'tan, Arnavutköy ilçesine doğru uzanan bir bölgeyi kapsıyor. Yani Avrupa Yakası'nın en yoğun nüfusa sahip, orta kısmı."
"Bu bölge zemini geneli itibarıyla kaya olsa da kabuk zonu dediğimiz yüzeyin hemen altındaki katman 4-8 metre arasında kil tabakasına sahip. Bu nedenle bina temelleri, yüzeyden 10 metre aşağı inilerek yapılmalı. Depremde en güvenli yer olarak bilinen Sarıyer'in bir kısmı volkanik birimlerden oluştuğundan killi zonlar söz konusu ve Büyükdere gibi alüvyon vadiler de yer alıyor. Bu bölgede kil, çakıl, kum özelliklere sahip zeminler söz konusu. Beykoz'da, olası deprem merkezine uzak yerleşim yerlerinden ancak alüvyon tabakalar mevcut. Yumuşak zemin yapısı, yamaçlarda kayma ve yıkımlara neden olabilir."