2000 ÖNCESİNE DİKKAT
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım, 1999'dan önce beton kalitesi ve demir kullanımı hesap edilmeden, mühendislik hizmeti almadan kalfayla bilinçsizce bina inşa edildiğini, günümüzdeki gibi bu denli sıkı kontrol ve denetimin olmadığını, bunun acısının da depremde yaşandığını anlattı.
Yıldırım, deprem sonrasında tam dört dörtlük yapılmasa da denetimlerin geldiğini ve mühendislik hizmetiyle binaların yapılmaya başlandığını belirtti.
Kötü durumdaki binaların ikiye ayrılması gerektiğine işaret eden Yıldırım, şunları söyledi:
"Bir, bilinçsizce mühendis olmayarak yapılmış binalar, bir de eski yönetmeliklere göre yapılmış binalar. Eski yönetmeliklere göre mühendis hizmeti görmüş binalar da depremde yıkılmaz değil. Ama o günün şartlarına göre zemini inceleyip o zemine göre projelendirme yapmış olsalar çoğu bina sapasağlam. Bilinçli olarak yapıldığında günümüzdeki yönetmeliği bile karşılayan binalar var. Kendi kendine yıkılan binalar şu kategoriye giriyor. Hiçbir mühendislik hizmeti almamış, şu kadar çimento, şu kadar kum... Herkes diyor ki 'Çimentoyu az kullandı.' Çimentoyu çok kullansa ne olur? Eskiden torba çimentolar vardı. Bunların yüzde 40'ı katkıydı, tamamen saf çimento değildi. Beton 160 için 6 torba, beton 225 için 7 torba, kafalarına göre betonlar döküyorlardı. Piyasadan nalburların sattıklarını alıyorlardı. Onlar daha ucuzdu saf çimentolara göre. Günümüzdeki CEM 1 42,5, 52,5 gibi çimentolar olmadığı için bu torba çimentolar zaten o dozajı doğru kullansanız, malzeme temiz olsa bile mukavemeti tutturmanızda bir problem vardı. Artı bir de bunun üstüne o günkü kullanılan İstanbul'da denizden kabuklu malzemeler ya da Anadolu'da dereden biraz kum biraz çakıl gibi malzemeler, bunlar da birleştiğinde 2000 öncesi kötü kalitede binalar yapıldı. Bu binanın zaten taşıma gücü yok."
ÖNCEKİ RESİMLER İÇİN TIKLAYINIZ