Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın 2016'daki ifadesinde yer alan bilgiler de eklenince Altaylı'nın önümüzdeki günlerde soruşturma kapsamında sorgulanması bekleniyor.
Necip Hablemitoğlu cinayetinde çember daralıyor. Cinayet şüphelilerinin ilişkileri mercek altında. FETÖ yöneticisi Mustafa Özcan ve Enver Altaylı öne çıkıyor. Son gözaltında yakalanan isimlerin yolları da Enver Altaylı ile kesişiyor. Elde edilen yeni bilgiler ışığında halen hapiste bulunan Enver Altaylı'nın Hablemitoğlu cinayetinden sorgulanması gündemde.
Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, FETÖ firarisi Mustafa Özcan ile "FETÖ üyeliği" ve "casusluk" suçlarından 23 yıl 4 ay hapis cezası alan Enver Altaylı'yla irtibatlı kişilerin gözaltına alınması dikkatleri bu iki isme çevirdi.
Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma devam ediyor. Soruşturmada geçen günlerde aralarında Levent Göktaş'ın da bulunduğu 7'si eski Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu asker 9 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı. Gözaltındaki şüphelilerden sivil Memiş Aytekin'in FETÖ firarisi Mustafa Özcan'ın eski özlem kalem müdürü olduğu, sivil Osman Tuncer'in ise eski istihbaratçı Enver Altaylı ile irtibatı tespit edildi.
ŞÜPHELİ SIFATIYLA İFADESİ ALINABİLİR
Aydınlık gazetesinde yer alan habere göre, Soruşturma kapsamında suikastın FETÖ tarafından işlendiği yönünde ciddi deliller olduğu belirtiliyor. Son olarak Mustafa Özcan ve Enver Altaylı ile bağlantılı isimlerin gözaltına alınması ile birlikte Altaylı'nın da önümüzdeki günlerde şüpheli olarak ifadesinin alınması bekleniyor.
ŞIVGIN: ALTAYLI ÖZCAN'A HABLEMİTOĞLU'NU ANLATMIŞ
Hablemitoğlu suikastına ilişkin yürütülen soruşturmada 2016 yılında, eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın "tanık" olarak ifadesine başvurulmuştu. Şıvgın ifadesinde, şunları açıklamıştı:
"Mustafa Özcan ile İstanbul'da Samanyolu TV'de katıldığım bir program sonrasında tanıştım. Enver Altaylı program sonrasında Mustafa Özcan ile birlikte dışarıda bekliyorlardı. Altaylı, Mustafa Özcan'ı özellikle tanıştırmak için beklediklerini söyledi. Özcan kendisini tanıtırken kitap, kırtasiye gibi işlerle meşgul olduğunu ifade etti. Sanırım Altaylı, Özcan'a, Hablemitoğlu'nun Fetullah Gülen ile ilgili yaptığı çalışmayı söylemiş olacak ki bana, 'Bir doçent bununla ilgili bir çalışma yapıyor. Biz bu kişi ile nasıl görüşürüz?' şeklinde soru sordu. Ben de, 'Bu konuya karışmam, beni ilgilendirmez' dedim. Görüşme sonrasında Hablemitoğlu'nu bu konuda bilgilendirdim. Altaylı benim büroda Hablemitoğlu'nun yaptığı işlerle ilgili 'ıvır, zıvır' demesine rağmen Mustafa Özcan'a farklı aksettirmiş ki benden yardımcı olmamı istedi."
ESKİ İSTİHBARATÇILARDAN DİKKAT ÇEKEN İFADE
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında örgüt faaliyetleri kapsamında İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirme ve darbe girişimi süresince tüm Türkiye'de istihbarat fonksiyonlarını işlevsiz hale getirme çabası içerisinde oldukları gerekçesiyle çoğu dairenin eski çalışanı 36 kişi hakkında iddianame hazırlamıştı.
İddianamede ifadeleri yer alan tanık M.F.Y, kendi bürolarının görev alanının Daire Başkanlığına gelen istihbari verileri bilişim sistemlerine işleyerek projelerde kullanılabilir hale getirmek olduğunu kaydederek, "Necip Hablemitoğlu konusu ile ilgili Başkanlığa gelen 2002 yılının Haziran ayı ile 2003 yılının haziran ayı aralığına ait CDR verilerinin bulunduğu harici diski 15 Temmuz 2016 günü projelerde kullanılabilir hale getirmesi için Hamdi Özdere isimli bilgisayar mühendisine verdiğini" belirtti. İddianamenin şüphelileri arasında yer alan Hamdi Özdere'ye ise sorgusunda Necip Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili bildikleri sorulmuştu. Özdere ise konuyla ilgili CD'lerin kendisine sıralı amiri olan Mümin komiser tarafından getirildiğini bildirerek, "CD'lerde olay günü ve öncesine ait 6 aylık süreyi içeren telefon verilerinden ibaret bilgi bulunduğunu, kendisine bu verileri veri tabanına eklemesinin söylendiğini, Mümin komiserin o gün Hablemitoğlu ile ilgili CD'ler dışında daha önce bir talimatının ya da çalışmasının olduğunu görmediğini, veri tabanına yükleme işine pazartesi günü başlamayı düşündüğünü, şu an CD'lerin nerede olduğunu bilmediğini" ifade etmişti.
ZİHNİ ÇAKIR'IN İFADESİ
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen tahşiyecilere kumpas davasında da 21 Ekim 2017'de gazeteci Zihni Çakır tanık sıfatıyla verdiği ifadede, şunları anlatmıştı:
"Kaynağım, o dönem Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda hemen herkesin suikastın bir yüzbaşı tarafından işlendiğini bildiğini, suikast silahının Ankara'daki Mogan gölünün ODTÜ yakasındaki balçıklı bölgeye atıldığını, yine suikast görevlendirmesinden önce Gülen örgütünde etkili olan ve istişare kurulunda yer aldığını tahmin ettiğim Mustafa Özcan ile CIA'nın Türk ajanı olarak bilinen Enver Altaylı'nın görüştüğünü, bu görüşmeden sonra hatırı sayılır bir para karşılığı suikastın işlendiğini, Enver Altaylı'nın Özel Kuvvetler Komutanlığındaki bağlantıları vasıtasıyla süreçte etkili olduğunu söyledi."
ALTAYLI'NIN GÜLEN'E MEKTUBU
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Enver Altaylı hakkında hazırlanan iddianamede, Altaylı'nın FETÖ elebaşı Gülen'e yazdığı belirtilen mektuplara da yer verilmişti. İddianamede, "Şüpheli Enver Altaylı'nın, Necip Hablemitoğlu cinayeti ile ilgili olarak tırnak içinde verilen 'Necip Hablemitoğlu cinayetinin akabinde temasta olduğum kardeşimize cinayetin bu malum çete tarafından işlendiğini söylemiştim' gibi mektubun yazıldığı tarihteki gündeme ait FETÖ/PDY liderine bilgiler verdiği" ifadelerine yer verilmişti. Altaylı ise iddianameye yansıyan ifadelerinde Necip Hablemitoğlu ile hiç görüşmediğini iddia etmişti.
Hablemitoğlu, 18 Mayıs 2002'de Balıkesir'de yayın yapan İlkhaber Radyosu'nda gazeteci Engin Arıcan'ın konuğu olmuş, Alman Vakıflarıyla ilgili çalışmalarını anlatmıştı. Ancak, konu sık sık MİT'e gelmişti. Hablemitoğlu'nun konuşması, MİT'le yabancı istihbarat örgütleri arasındaki ilişki üzerine kurulu. Konuşmanın yapıldığı tarih, MİT'in, yetkili birimlerin isteği üzerine Alman Vakıflarıyla ilgili gizli dereceli bir rapor hazırladığı döneme denk geliyor.
Hablemitoğlu Türkiye'deki bölücü çalışmaların arkasında, ABD ve Alman vakıflarının olduğunu söylüyor, CIA-MİT ilişkisini kişilikli bulmuyor. MİT Müsteşarı'nın "Fetullah Gülen'i, zararsız bir vaiz gibi göstermeye çalıştığını" söylüyor.
Hablemitoğlu, MİT'in hazırladığı gizli Alman Vakıfları Raporu'nun, Alman Büyükelçiliği'ne verildiğini açıklıyor. MİT Müsteşarı'nı bu konuda açıklama yapmaya davet ediyor. Hablemitoğlu'nun konuşmasından bazı bölümler şöyle:
"ABD bağlantılı Fethullah Gülen cemaatine karşı mücadele verdim. Özellikle İçişleri Bakanlığı bünyesinde çalışan Fethullahçı kadrolar tarafından açık açık tehdit edilir, yaşam güvenliğim risk altına gelir hale geldim"
"İçişleri Bakanlığı'ndaki ve Emniyet teşkilatındaki tarikatçı kadrolaşmaya bakın. Ben Türk istihbarat birimlerinin gerçek bir yurtseverlikle, dostluk ya da düşmanlık gibi kavramlar olmaksızın Türkiye'nin tam bağımsızlığı için gerekenleri yapması gerektiğine inanıyorum. Bu konuda en çok eleştirdiğim kurumlardan biri de MİT. Alman Vakıfları konusunda MİT'in gerekeni yapmadığına inanıyorum. Çünkü Atatürk'ün kurduğu MİT, toplanan bu bilgilerin değerlendirmesini yapmıyor. MİT'in elde ettiği bilgileri açıklama gibi bir yetkisi yok. Kürtçe eğitim tartışmasına destek veren, Fethullah Gülen'i zararsız bir vaiz gibi küçük göstermeye çalışmayı, gerçek anlamda istihbaratçılıkla bağdaştırmıyorum. Devletin sır kapsamı içindeki eylem ve operasyonların, sır kalması gerektiğine inanıyorum. Ama beceriksizlik, kifayetsizlik ve acz konusunda acımasızca eleştirilmesi gerektiğine inanıyorum."
MİT, TSK GİBİ ULUSAL OLMALI
"Türkiye'de pek çok kurum maalesef yozlaştı. TSK gibi kendini koruyabilen çok az sayıda kurumumuz var. Keşke Türkiye'deki istihbarat kurumları da, en az TSK kadar ulusalcılık açısından duyarlı ve hassas olabilsin."
MİT RAPORUNU ALMANLARA KİM VERDİ?
"MİT'in, Alman Vakıfları konusunda hazırladığı rapor, benim posta kutuma bırakılıyor. Alman Büyükelçiliği tarafından da etrafa dağıtılıyor. Gizli olması gereken bir raporun uluorta dolaşmasını onaylamıyorum. Almanların eline geçen bir raporun, birtakım ilişkileri de beraberinde getireceği endişelerini taşıyorum. Bu kurumun başındakilerin çıkıp bu konuda açıklama yapması gerekiyor. Çünkü bu raporun sonunda şöyle bir cümle var 'Alman Vakıfları'yla ilgili başlayan tartışmalar Türkiye'de AB'yi istemeyen karanlık çevrelerin işine yarayacaktır.' Bu yorumu yapmak, bu kuruma düşmez."
ALTAYLI'NIN MİT MÜSTEŞARLIĞI
Enver Altaylı MİT Müsteşarlığı konusunda çok hassas. Milli tutum alan kişilerin MİT Müsteşarlığında üst düzey görevlere gelmesini engellemek için yoğun mesai yaptığı biliniyor. Altaylı'nın, istemediği kişilerin göreve gelmesini önlemek için Fetullah Gülen'e yazdığı mektuplar da ortaya çıktı. Bu mektuplarda dikkat çeken isimlerden biri de Kaşif Kozinoğlu... Altaylı, Gülen'e yazdığı mektupta şunları söylüyor: "Başbakan, müsteşar nezdinde teşebbüste bulunarak, Kaşif Kozinoğlu'nun etkisiz hale getirilmesini ve bu 20 görevli hakkındaki izlemenin durdurulmasını temin edebilir. Ancak Başbakan'ın böyle bir inisiyatif kullanacağı kanaatinde değilim."
Altaylı bir başka mektubunda da Kozinoğlu'nun MİT Müsteşarı olabileceği vurgulayarak, "Eğer böyle bir şey olursa, Allah memleketi, devleti, Fethullah Hoca Efendiyi, cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felaket olur." ifadesini kullanıyor.
Enver Altaylı'nın hedefindeki Kaşif Kozinoğlu daha sonra FETÖ kumpası ile tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi. Orada da şüpheli bir şekilde kalp krizinden yaşamını yitirdi.
ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE MÜSTEŞARLIK TEKLİFİ
Necip Hablemitoğlu, FETÖ ile ilgili bir kitap yazıyordu. Bu kitabı yazmaması için büyük paralar teklif edildi. Ama kabul etmedi. Daha sonra ilginç bir olay oldu. Öldürülmeden kısa bir süre önce buluştuğu gazetecilere MİT Müsteşarlığı teklifi aldığını söylemişti. O günlerde böyle bir ihtimal yoktu. Ancak biri onu test ediyordu. Bu teklifi yapan kişinin Enver Altaylı olduğu iddia edildi. Bu tekliften kısa süre sonra evinin önünde öldürüldü. Cinayet sırasında itiş kakış yaşanmadığı muhtemelen tanıdığı bir kişi tarafından öldürtülmüş olabileceği belirtildi.
NECİP HABLEMİTOĞLU NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
Soruşturma dosyasına giren bilgilere göre, Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili iki tez öne çıkıyor. Mustafa Özcan ve Enver Altaylı'nın Hablemitoğlu'nun Emniyet içerisindeki Gülen yapılanmasını anlattığı Köstebek kitabının çıkmasını engellemek için cinayetin işlenmesini sağladığı savunuluyor. Emekli Albay Levent Göktaş'ın ise o dönem MİT Müsteşarı olmayı istediği, buna karşılık aynı beklenti içinde olan Necip Hablemitoğlu'nu kendisine rakip olarak gördüğü ve bu nedenle cinayetin işlendiği tezi öne sürülüyor.
DAVA NE ZAMAN AÇILACAK?
Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltındaki şüpheli eski askerlerin ifadelerini alacak. İfade işlemleri tamamlandıktan sonra savcılığın iddianame yazımına başlaması bekleniyor. İddianamenin de bu yıl içinde düzenleneceği ifade ediliyor.
10 SORUDA NECİP HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ
Peki, Necip Hablemitoğlu neden öldürüldü, Hablemitoğlu cinayeti dosyasında kim neyle suçlanıyor?
HABLEMİTOĞLU NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?
Necip Hablemitoğlu, cinayet öncesinde "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" adlı kitabı çıkarmış, daha sonra Emniyet içerisindeki Gülen yapılanmasını anlattığı Köstebek kitabının yazımını tamamlamış ve kitap basım aşamasına gelmişti. Olay tarihinde 48 yaşında olan Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde saat 20:40 sıralarında Portakal Çiçeği Sokağı'nda 40 numaralı bina otoparkında iki kurşunla öldürüldü.
Sokakların boş olduğu Galatasaray-Ankaragücü maçı sırasında cinayeti işleyen saldırgan, silahla önce Hablemitoğlu'nu sağ gözünden vurdu. Mermi çekirdeği başının arkasından çıkarak kayboldu. Bu atışın yakın mesafeden yapıldığı tespit edildi. İkinci mermi ise Hablemitoğlu yere düştüğü sırada başının üzerine sıkıldı. Mermi, başından ilerleyerek akçiğer ve kalbini parçalayarak vücudunda kaldı. Olay yeri inceleme ekipleri yerde bir adet MKE 9 P ibareli, bir adet de LUGER 9 mm FRONTIER ibareli iki adet kovan ele geçirdi. Otopside Hablemitoğlu'nun vücudundan çıkan mermi çekirdeğinin, ucunun kesili olduğu belirlendi. Mermi çekirdeklerinin ucunu o dönem Özel Kuvvetler askerleri ile Özel Harekat polisleri kullanıyordu. Silah sesini duyan bir görgü tanığı, sokakta gördüğü uzun boylu bir kişinin aracına binerek ışıkları yakmadan karanlıkta ilerlediğini söyledi.
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU NE DEDİ?
Prof. Şengül Hablemitoğlu, cinayetle ilgili ilk ifadesinde olay günü araç içerisinde dini müzik dinleyen şüpheli iki kişiyi gördüğünü, akşam aracını park ederken de yine bir şüpheli araç gördüğünü ifade etti. 1997 yılının Mart ayından sonra Fethullah Gülen ile ilgili bir takım kasetler yayımlamaya başladığında, e-posta üzerinden tehditler aldıklarını belirten Hablemitoğlu, 2001 yılında "Seni çok iyi tanıyoruz, her gün nereye gidip geldiğini biliyoruz, bir gün ensende bir kurşun hissedeceksin" şeklinde bir e-posta geldiğini anlattı. Hablemitoğlu, bundan sonra gelen mesajlarda da, "Sonunda cezanı bulacaksın" benzeri tehditler aldıklarını ifade etti. Bir keresinde arabasının lastiklerinin kesildiği belirten Şengül Hablemitoğlu, "Eşim son günlerde oldukça tedirgindi" ifadesini kullandı.
ESKİ ASKERLER NEDEN SUÇLANIYOR?
Savcılığın iddiasına göre Hablemitoğlu cinayetini Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli MAK timi yaptı. Olayda Özel Kuvvet mensuplarının kullandığı ucu kesik mermi kullanılması bunun işareti olarak değerlendirildi. Bu timin başında ise emekli Albay Levent Göktaş bulunuyordu. Göktaş'ın talimatıyla bizzat Gökhan Nuri Bozkır, Hablemitoğlu'nun evinin önünde hurdacı kılığında keşif yaptı. Bozkır, ifadesinde bunu ayrıntısıyla anlattı.
NECİP HABLEMİTOĞLU NASIL TAKİP EDİLDİ?
Şanlıurfa'da IŞİD'e götürülmek istenirken yakalanan infilaklı fitilleri dosyasının sanığı da olan eski Özel Kuvvetler mensubu Gökhan Nuri Bozkır, Ukrayna'da MİT tarafından yakalanarak geçen Ocak ayında Türkiye'ye getirilmişti. Daha sonra Savcılık tarafından sorgulanan ve tutuklanan Bozkır'ın cinayetin işlendiği gün, telefonunu kapalı tuttuğu tespit edildi.
Soruşturma savcılığı, bu "iz" üzerinden Bozkır'ı tespit etti. Bozkır, telefonunu açtığında Gölbaşı'nda bulunan Mogan Gölü'nden sinyal verdi. Bozkır'ın burada telefonunu bir astsubayın telefonuna takarak açtığı bilgisi de soruşturma dosyasına girdi. Bozkır'ın cinayetten önceki günlerde keşif yaptığı sırada telefonunun cinayet bölgesinden sinyal verdiği de belirlendi.
Bozkır'ın yine Hablemitoğlu'nun evinin önünde görülen şüpheli aracı kullanan kişilerle irtibatı tespit edildi. Bu kişilerin o dönem ifade vermeye çağrıldığı ve Bozkır'ın bu kişileri aradığı HTS kayıtlarına yansıdı. Gökhan Nuri Bozkır'ın olaydan dört gün önce konferans vermek üzere Eskişehir'e giden Hablemitoğlu'nu Sivrihisar'a kadar takip ettiği de HTS kayıtlarına yansıdı. Yine Hablemitoğlu'nun ders verdiği Tandoğan'daki fakültenin çevresinde sinyal veren bazı Özel Kuvvetler mensubu şüpheli askerlerin Bozkır ile irtibatı tespit edildi. Yani, Hablemitoğlu adım adım izleniyordu.
GÖZALTINA ALINAN ASKERİN 15 TEMMUZ AYRINTISI NE?
Gözaltına alınan isimlerden emekli subay Altan Bora da dikkat çekici bir asker. Altan Bora, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülen Tuğgeneral Semih Terzi ile birlikte Diyarbakır'dan askeri uçakla Ankara'ya gelen ekibin içindeydi. Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı'na inen uçaktaki askerlerin bir kısmı Terzi ile birlikte helikopter ile Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gitti. Altan Bora'nın arasında bulunduğu bazı askerler ise Etimesgut'ta kaldı. Böylece Altan Bora sanık olmaktan kurduldu ve darbe davalarında tanıklık yaptı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından terfi ettirilen Bora, daha sonra emekli oldu.
TETİKÇİ OLMAKLA SUÇLANAN ASKER KİM?
Eski Özel Kuvvetler mensubu Tarkan Mumcuoğlu da Hablemitoğlu cinayetinde tetikçi olmakla suçlanıyor. Gazeteci Zihni Çakır, Gülen yapılanması soruşturması kapsamında verdiği ifadede, kendisine bu bilgiyi Gökhan Nuri Bozkır'ın verdiğini iddia etmiş fakat Mumcuoğlu'nun, o dönem Kazakistan'da görevde olduğu belirtilmişti. Ancak savcılık, Mumcuoğlu'nun olaydan önce başka bir ülke üzerinden Türkiye'ye döndüğüne yönelik bilgilere ulaştı. Mumcuoğlu, Bozkır Ocak ayında Ukrayna'dan getirilmeden önce görev yaptığı kurumla ilişiği kesildi.
CİNAYETTEKİ GÜLEN BAĞLANTISI İDDİASI NE?
Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Gülen yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden Mustafa Özcan ile halen tutuklu olan eski MİT'çi Enver Altaylı da şüpheli olarak dosyada yer alıyor. Savcılık, cinayet talimatının Gülen yapılanması tarafından verildiği iddiası üzerinde duruyor. Bunun dayanağı olarak Mustafa Özcan ve Enver Altaylı'nın, Köstebek kitabını yazma çalışmaları süren Necip Hablemitoğlu ile ısrarla görüşmeye çalışmaları gösteriliyor. Bu konuda eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın ile eski AK Parti milletvekili Ramazan Toprak'ın aracı yapıldığı tanık ifadelerine yansıdı.
Şengül Hablemitoğlu soruşturma kapsamında verdiği ifadede bunu ayrıntısıyla anlattı. Halil Şıvgın ve Ramazan Toprak ifadelerinde Hablemitoğlu ile bir araya geldiklerini, bir görüşmeye Abdullah Gül'ün de katıldığını ifade etti. Halil Şıvgın, Nisan 2002'de ofisinde yapılan görüşmeye Enver Altaylı'nın da geldiğini söyledi. Altaylı'nın yine soruşturma kapsamında tutuklanan Aydın Köstem'i kullanarak Hablemitoğlu'na ulaşmaya çalıştığı belirtildi. Aydın Köstem'in de bu konuda yazar Ergün Poyraz'ı aracı yapmaya çalıştığı iddia edildi. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Enver Altaylı'nın Ankara'da Aydın Köstem'in evinde kaldığı öne sürüldü.
ÖZCAN-ALTAYLI İLE ASKERLERİN İLİŞKİSİ VAR MI?
Soruşturma kapsamında Mustafa Özcan ile Enver Altaylı'nın cinayetin Özel Kuvvetler içerisinde Levent Göktaş'ın liderliğindeki askerlere yaptırıldığı iddia ediliyor. Buna ilişkin delil olarak da Özcan ve Altaylı ile askerler arasındaki irtibata dikkat çekiliyor. Özellikle Enver Altaylı ile Levent Göktaş'ın o dönem irtibatlı olduklarına yönelik delillerin dosyaya girdiği öne sürülüyor. Yine "paramiliter unsur" olarak görülen Aydın Köstem'in de hem şüpheli askerler hem de Enver Altaylı ile yakın ilişkisi olduğu, aradaki bağlantıyı sağladığı iddia ediliyor.