Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 16.20'de başlayan Kabine Toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası Cumhurbaşkanlığı'ndan çok önemli açıklamalar yapıldı. ABD'nin Suriye'den çekilmesinden Doğu Akdeniz'deki gerilime kadar birçok konuya değinen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, basın mensuplarının sorularını yanıtladı...
İşte tek tip askerlik ile ilgili gelen soruya Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen yanıt ve basın toplantısından satır başları...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Türkiye Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
Toplantıda Başkan Erdoğan'ın bir takdim konuşması yaptığını ve bakanlara ilgili konularda icraatlarının takibiyle ilgili gerekli hatırlatmaları yaptığını, konuları, projeleri takip edeceğini kayda geçirdiğini aktaran Kalın, güvenlik noktasında Türkiye'nin her cephede güvenliğini sağlamasıyla ilgili çalışmaların ilgili birimler tarafından sürdürüldüğünü bildirdi.
Kalın, iç ve dış güvenliğin sağlanması amacıyla İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her an teyakkuz halinde çalışmalarını özverili bir şekilde devam ettirdiğini söyledi.
"BİZ HEM SAHADA HEM MASADA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Suriye'de son gelişmeler çerçevesinde sınır hattında önemli hareketlilikler olduğuna işaret eden Kalın, "Biz hem sahada hem masada olmaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Türk dış politikasının ve güvenlik siyasetinin en temel ilkesinin bu olduğunu belirten Kalın, eş zamanlı olarak sahada olmaya devam edeceklerini, bunu Suriye örneğinde, Zeytin Dalı Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatında, Cerablus, Afrin, İdlib'de ve diğer bütün alanlarda gösterdiklerini dile getirdi.
Bunun masadaki neticelerini almaya başladıklarını vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:
"ABD'nin Suriye'den çekilme kararının oluşma sürecinde sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği liderlik, izlediği diplomasinin çok belirleyici rolü olduğunu herkes ifade etmekte, teslim etmektedir. Bunu vurgulamak isteriz. Zira 14 Aralık günü yapılan telefon görüşmesi bütün bu sürecin seyrini değiştiren önemli bir karara vesile olmuştur. 18 Aralık'ta ABD'nin Suriye'den çekilme süreci başladı. Bu sahadaki birçok dengenin yeniden değerlendirilmesini, yeni unsurların müzakeresinin yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Şu anda bu yöndeki çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam ediyor."
DEAŞ İLE MÜCADELE
Başkan Erdoğan'ın, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde bu konuların ele alındığını anımsatan Kalın, şöyle devam etti:
"DEAŞ ile mücadelede herhangi bir zafiyetin, sektenin, yavaşlamanın olmayacağının altını çizmek isteriz. Bazı çevrelerde, ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle DEAŞ'ın kendine yeni bir hayat alanı bulacağı yönünde spekülasyonların yapıldığını görüyoruz. Biz, DEAŞ ile mücadele uluslararası koalisyonun bir üyesi olarak böyle bir şeye ne Suriye ne Irak sahasında ne Türkiye topraklarında ne de bir başka bir yerde müsaade etmeyeceğimizi tekrar ifade etmek isteriz. Bu terör örgütüyle bugüne kadar en yoğun ve kararlı mücadeleyi veren ülkenin Türkiye olduğunun da altını bir kez daha çizmek isteriz.
Fırat Kalkanı Harekatında hemen sınırımızda bulunan 3 binden fazla DEAŞ'lı, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Fırat Kalkanı Harekatı çerçevesinde etkisiz hale getirilmişti. Hamdolsun o günden bugüne kadar da Cerablus-El Bab hattında tek bir DEAŞ unsuru dahi bulunmamaktadır. Aynı şekilde Afrin bölgesinde de DEAŞ unsurlarına hiçbir şekilde rastlanılmamaktadır. Bu da Türkiye'nin izlediği politikanın ve uyguladığı stratejinin somut bir göstergesidir. Bundan sonra Münbiç'te, Rakka'da, Deyruz Zor'da ve başka yerlerde DEAŞ ile mücadele söz konusu olduğunda Türkiye aynı kararlılığı bundan sonra da gösterecektir. Nitekim içeride ve dışarda zaman zaman yapılan operasyonlarda bunun somut adımlarla da örneklendiğini görüyoruz."
Bugün eylem hazırlığında bir DEAŞ hücresinin çökertilmesinin bunun önemli örneklerinden bir tanesi olduğuna işaret eden Kalın, Heyet Tahrir el-Şam grubuna ait olduğu, daha önce Reina saldırısını yapan kişiyle iltisaklı olduğu tespit edilen bir hücrenin eyleme geçmeden çökertilmesinin başarıyla temin edildiğini dile getirdi.
Kalın, bunun sadece muhtemel bu tür saldırılara karşı değil, ön alıcı bir şekilde her alanda bu mücadelenin devam edeceğini gösterdiğine dikkati çekti.
"ZİRVENİN SOMUT NETİCELERİNDEN BİR TANESİNİ GÖRDÜK"
Türkiye'nin PKK/YPG/PYD terörüyle mücadelesinin kararlı bir şekilde devam edeceğinin altını çizen Kalın, terör örgütlerinin nefes almaması için çalışmaların kararlı ve koordinasyon içerisinde süreceğini yineledi.
Suriye bağlamında Türkiye'nin hem Cenevre hem de Astana sürecinin birer üyesi olarak Suriye krizinin diplomatik yollarla çözümü için çaba sarf ettiğine değinen Kalın, "Cumhurbaşkanımızın liderliği ile hız kazanan Astana sürecinin önemli neticelerinden bir tanesi de anayasa komisyonunun kurulması olmuştur. Burada 27 Ekim'de İstanbul'da yapılan Dörtlü Zirve'de alınan önemli kararlardan bir tanesi de yıl sonundan önce Anayasa Komisyonunun kurulmasıydı. Bu geçen hafta itibarıyla temin edilmiş oldu. Dolayısıyla o zirvenin somut neticelerinden bir tanesini de burada gördük. Bu, Suriye kriziyle ilgili siyasi, diplomatik süreçlerin hızlandırılmasına çok ciddi katkı sağlayacaktır." şeklinde konuştu.
"REJİMİN İHLAL SAYISININ 600'Ü AŞTI"
İdlib ateşkesinin kalıcı hale gelmesi için atılan adımların semeresini vermeye başladığını aktaran Kalın, şu anda İdlib'de görece bir sakinliğin olduğunun ifade edilebileceğini anlattı.
"Rejimin sık sık ihlaller yaptığını hatta son dönemde ihlal sayısının 600'ü aştığını kayda geçirmek isteriz." diyen İbrahim Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür provokatif eylemlerle İdlib anlaşmasını ihlal eden rejimin amacının ne olduğu bellidir ama ne Türkiye ne de bölgedeki diğer yerel unsurların bu provokasyonlara gelmesi elbette söz konusu değil. İdlib ateşkes mutabakatı çerçevesinde üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye devam edeceğiz. İdlib bölgesinde 12 askeri gözlem noktamız bulunmaktadır. İdlib anlaşması çerçevesinde de buradaki askeri mevcudiyetimizi tahkim etmeye devam ediyoruz. Oradaki askerlerimiz kalmaya tabii ki devam edecekler. Yerel unsurlarla birlikte İdlib civarında güvenliği ve istikrarı sağlayacaklar. Bu çalışmalarına aralıksız bir şekilde bundan sonra devam edecekler."
Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın toplantıda, yaklaşmakta olan mahalli seçimler çerçevesinde iki hususun açıklığa kavuşturulmasını gündeme getirdiğini aktaran İbrahim Kalın, "Seçim güvenliği ile ilgili herhangi bir tereddüde, boşluğa mahal vermeyecek şekilde gerekli tüm tedbirlerin alınması, bununla ilgili İçişleri Bakanlığımız başta olmak üzere çalışmalarını yoğunlaştırarak devam edecekler. İkincisi de ekonomik istikrar ve güven ortamını teminat altına alan adımların bundan sonra da atılmaya devam edileceği konusu." diye konuştu.
Son dönemde ekonomi birimlerinin aldığı kararlar çerçevesinde güven ve istikrarın güçlü bir şekilde yeniden kazanıldığını vurgulayan Kalın, "Piyasalarda belli bir sakinleşmenin ve olumlu manada bir hareketliliğin başladığını görüyoruz." ifadesini kullandı.
"Türk ekonomisi çöküyor, uçuruma doğru gidiyor" şeklindeki spekülatif haberlerin bir karşılığının olmadığının bu şekilde teyit edildiğini ifade eden İbrahim Kalın, 2018'i kapatıp 2019'u karşılarken aynı kararlılıkla ekonomi politikalarını sürdürmeye devam edeceklerini açıkladı.
"BUNLARA TEPKİSİZ KALMAMIZ SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Doğu Akdeniz'de "Uluslarası hukuktan kaynaklanan haklarımızı ihlal eden fiili durumların yaratılmasına bugüne kadar müsade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz" diyen Kalın, şunları kaydetti:
"Bunu ilgili bütün taraflara buradan bir kez daha duyurmak isteriz. Bizim amacımız, Doğu Akdeniz'i bir barış gölü, barış denizi haline getirmek. Oradan çıkan, çıkacak olan doğal kaynakları hem kuzey, hem güney Kıbrıslıların, ayrıca bu bölgeye komşu olan ülkelerin Mısır'dan Lübnan'a, Türkiye'ye kadar adil bir şekilde paylaşımının sağlanması ve bu kaynakların bir çatışma, gerilim unsuru değil, tam tersine bir paylaşım ve zenginlik unsuru haline gelmesini sağlamaktır. Bizim perspektifimiz Doğu Akdeniz'de bu tür gerilimlerin yaşanmamasıdır. Fakat bizim hukukumuzu ihlal eden, fiili durum yaratmayı amaçlayan adımlar atıldığı zaman da elbette bunlara tepkisiz kalmamız söz konusu olamaz."
Türkiye'nin doğal gaz, petrol arama çalışmaları, sondaj çalışmalarına devam edeceğinin altını çizen İbrahim Kalın, Kıbrıs Türk'ünün hak ve hukukunu her platformda savunmaya edeceklerini yineledi.
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ifadelerini hatırlatan Kalın, "Kendi ülkesinde yolsuzluk suçlamalarıyla bunalmış olan İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Cumhurbaşkanımıza saldırması, Türk Silahlı Kuvvetlerine dil uzatmaya kalkması belki anlaşılır bir durumdur. Dikkati dağıtmak, gündemi başka yöne çekmek, kendi iç sıkıntılarından ve belalardan kurtulmak için böyle bir yola başvurmak belki onun için bir geçici yol olabilir." şeklinde konuştu.
"NETANYAHU'NUN GİZLİ BİR PKK SEMPATİZANLIĞI MI VAR?"
Netanyahu'nun başbakanlığı döneminde 3 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybettiğini, bunların 700'den fazlasını çocuklar ve kadınların oluşturduğuna işaret eden İbrahim Kalın, şöyle devam etti:
"Öncelikle Netanyahu bunun hesabını vermelidir. Netanyahu'nun gizli bir PKK sempatizanlığı mı var? Ne zaman Türkiye terör örgütlerine karşı bir operasyon yapsa Suriye'de, Irak'ta, ses bir bakıyorsun İsrail'den, İsrail Başbakanının ofisinden geliyor. Onları rahatsız eden, bu terör eylemlerine karşı bizim yaptığımız meşru müdafaa harekatları mıdır? Acaba PKK terör örgütüyle İsrail hükümetinin, Başbakanının başka gizli bir takım ilişkileri mi vardır? Bunların aydınlatılması için bu soruların onlara sorulması gerekir. Türkiye terörle mücadelede en kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürecektir. Bunun için ne İsrail'den, ne bir başka ülkeden zaten izin alması, onay alması diye bir şey söz konusu değil."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili Netanyahu'nun kullandığı ifadelere ilişkin olarak Kalın, "Modern siyasi tarihe geçmiş bir lider olarak Cumhurbaşkanımızın adalet konusunda, mazlumlara sahip çıkma konusunda, mağdurların yardımına koşma konusundaki sicili hamdolsun ortadadır. Bunu, dünyada yüz milyonlarca insan takdirle izlemektedir. Dünyanın neresinde olursa olsun Afrikasından Latin Amerikasına, mağdur, mazlum bir insan başını kaldırdığında Türkiye'ye bakmakta, Türkiye de liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'a bakmaktadır. Acaba kaç kişi İsrail siyasetinde bir makama mazhar olabilir, Netanyahu böyle bir şeyi acaba hayal bile edebilir mi? Öncelikle bunları kendilerine sorması gerekiyor." yorumunu yaptı.
İsrail'deki erken seçim kararını da anımsatan İbrahim Kalın, "İsrail halkının takdiridir tabii ki göreceğiz bu seçim sürecinin nasıl şekilleneceğini ama Türkiye Cumhuriyeti olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak alnımız ak bir şekilde biz terörün her türüne karşı mücadeleyi bundan sonra da kararlı bir şekilde yürüteceğimizi ifade etmek isterim." şeklinde konuştu.
TEK TİP ASKERLİK AÇIKLAMASI
Yapılan açıklamada şu ifadelelere yer verildi:
"Tek tip askerlikle ilgili bugün herhangi bir görüşme yapılmadı. En iyi model için çalışmalar devam ediyor.
Çalışmalar sürüyor, tamamlandığında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a arz edilecek."