22 Ağustos 1942'de Kırşehir'de dünyaya gelen Uğur Mumcu, 24 Ocak 1932'de evinin önünde bulunan arabasına yerleştirilen bomba ile suikaste kurban gitmişti.
51 yıllık yaşantısına siyasetin derin ilişkilerini ortaya çıkaracak birçok araştırmayı sığdıran Mumcu'nun "Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur." sözü, bugün hala iletişim fakültelerinde geleceğin gazetecilerine en önemli meslek kriteri olarak öğretilmeye devam ediliyor.
PEKİ UĞUR MUMCU NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
Özellikle Kürt sorunu ve PKK konusunu ele alan Uğur Mumcu, sadece terör örgütünü değil, elin kanlı isimlerle iş birliği yapan derin devleti de rahatsız ediyordu.
Büyük araştırmaların sahibi olan Mumcu, derin devletin sırlarını da biliyordu. PKK-derin devlet- yabancı istihbarat örgütleri üzerine birçok araştırma yapmış ve bu araştırmaları yüzünden bırakın Türkiye'deki isimleri, diğer ülkeler tarafından da tehdit ediliyordu.
Dönemin İsrail Büyükelçisi bile Uğur Mumcu'ye tehit eder sözlerle "Ölmekten korkmuyor musunuz" diye sormuştu.
Çünkü Mumcu'nun bildikleri açığa çıkarsa dünyadaki tüm dengeler değişecekti.
UĞUR MUMCU SUİKASTİNİN ÜZERİNDEN TAM 27 YIL GEÇTİ! TIKLA VE İZLE
KÖŞESİNİN ADI "GÖZLEM"Dİ
1977'den sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başlayan Mumcu, "Gözlem" başlıklı köşesinde 1991'in Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.
Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları 1977'de yayınlanan Mumcu'nun Sakıncalı Piyade adlı eseri tiyatroya uyarlandı ve Ankara Sanat Tiyatrosunda tam 700 kere sahnelendi.
Mumcu, 1981'de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için "Silah Kaçakçılığı ve Terör" kitabını yazdı. Mumcu, aynı yıl, Mehmet Ali Ağca'nın Papa'yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalar da yaptı.
Araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen "Rabıta" ve "12 Eylül" adlı kitapları 1987'de, en önemli araştırmalarından biri kabul edilen "Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925" ise 1991'de yayınlanan Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde "Mossad ve Barzani" isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında, Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi
Uğur Mumcu'nun 1992-1993 yılları arasında kaleme aldığı yazılarının 158'i PKK ve Kürt sorunu ile ilgiliyken, 117 yazısı ise ABD olmuştu.
UĞUR MUMCU NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi.
DELİLLER BULUNAMADI MI YOKSA YOK MU EDİLDİ?
Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulunamadı.
Suikast sonrasında bir tarlaya atılmış olarak bulunan silahların seri numaraları silinmiş NATO silahları olduğu ortaya çıkmıştı.
Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar ve DGM Başsavcısı Ülkü Coşkun da aslında suikast ile ilgili bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Mehmet Ağar, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'ya "Birileri bu suikastın çözülmesini engellemek için kalın bir duvar ördü" ifadelerini kullanırken, Başsavcı Ülkü Coşkun'un "Devlet isterse bu işi çözer" sözleri ise suikastın adresini dolaylı yoldan gösteriyordu.
SUİKASTIN ARDINDA FETÖ'YÜ BESLEYEN GÜÇLER Mİ VAR?
Mumcu suikastının hemen ardından hain terör örgütü FETÖ'nün medya ayağında yer alan isimlerden Ahmet Altan'ın yazıları büyük dikkat çekmişti. Türkiye Mumcu'ya ağlarken, gazetecilik mesleği büyük bir yara almışken kendisini gazeteci gösteren Ahmet Altan'ın Uğur Mumcu hakkındaki yazıları, suikastin altında FETÖ'yü besleyen güçler mi var? sorusunu akıllara getirdi.
FETÖ'NÜN KALEMŞÖRÜNDEN MUMCU'YA İFTİRA
FETÖ'nün yayın organı olan Zaman gazetesinde yazan ve şuan örgüte üyelikten tutuklu olan Ahmet Altan, 11 Aralık 1998'de yazdığı yazısında derin devlet araştıran (yani kendilerini) Uğur Mumcu'yu ajanlıkla suçluyordu.
ENVER ALTAYLI HAKKINDA UYARMIŞ
Uğur Mumcu, FETÖ'nün önde gelen isimlerinden ve günümüzde hakkındaki iddianamede yer alan bilgilerle gündemi derinden sarsan eski MİT'çi Enver Altaylı hakkında yıllar önce uyarıda bulunmuştu.
26 Nisan 1992 tarihinde Milliyet'te yayınlanan "TURAN SEFERİ" başlıklı köşe yazısında FETÖ'cü ajan Enver Altaylı hakkında ayrıntılı bilgiler vermişti. Mumcu, Altaylı'nın bir yandan Alman ve Amerikan istihbarat örgütleri, öbür yandan Ülkücülere musallat olarak Milli İstihbarat Teşkilatı'nda görevlendirildiğini anlatmış ve 'bu adamın MİT'te işi ne' diye sormuştu.
EŞİ GÜLDAL MUMCU'DAN YILLAR SONRA HER ŞEYİ ANLATAN KİTAP!
Uğur Mumcu'nun gerçekleri bildiği için tehdit edildiğini söyleyen Güldal Mumcu, suikastten yıllar sonra yani 2013'te yayınlanan 'İçimden Geçen Zaman' kitabında tüm yaşananları anlattı.
Mumcu'nun, PKK-CIA-MOSSAD ilişkisinin açığa çıkacağı bilgiler verdiği için hain örgütün yayın organında hedef gösterildiğini anlatan Güldal Mumcu, Uğur Mumcu'nun kendisine "Güldal bunlar beni öldürecekler" dediğini söyledi.
"GÜLDAL BUNLAR BENİ ÖLDÜRECEKLER"
Güldal Mumcu, 'İçimden Geçen Zaman' kitabında yaşadıklarını şöyle aktardı:
"1992 yılının sonbaharında bir sabah... Uğur gazeteleri okumuş, ayakta duruyor. Ben yine bordo koltuktayım. Birden, 'Güldal' dedi, 'Bunlar beni öldürecekler!'
'Kim?' dedim.
Yaşar Kaya'nın Özgür Gündem gazetesindeki makalesini gösterdi, şu satırları okudum:
'Kürtler Cumhuriyet'in kurulmasında temel taş oldular. 1925'ten sonra Kürtler inkâr edildi. Bu konuda Mumcu'nun Kürtler için istediği bir şey var mı? Herkes maskesini çıkarsın!... Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız. Biz yırtmazsak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak. Herkesin notu, karnesi belli olmuştur. Kürt düşmanlığı yapmamak bile namus borcudur...'
'Nereden çıkarıyorsun?' dedim.
'Halkın dinamiği yırtacaktır, sözünden. Bundan daha açık söyleyemezler' dedi."
SORUŞTURMAYI YÜRÜTEN SAVCININ ÖLDÜRÜLDÜ
Güldal Mumcu, kitabında suikast soruşturmasını yürüten savcı ile arasındaki konuşmayı da şöyle aktardı:
"Acaba olayın failleri hakkında bir kanaatiniz oluştu mu? Sizi temin ederim söyledikleriniz burada kalacaktır" dedim.
Kemal Ayhan, "Uluslararası istihbarat örgütleri, biraz mafya ve karanlık güçler" cevabını verdi.
Karanlık güçler, Mumcu cinayetinin soruşturulmasını ve aydınlatılmasını hiç istemiyordu.
26 Haziran 1995 günü savcı Kemal Ayhan, eşi ve çocuklarıyla tatilde olduğu sırada evinde ölü bulundu, otopsi bile yapılmadan defnedildi.
ADRES BELLİ GÖREN YOK!
Türk gazeteciliğine büyük katkıda bulunmuş ve araştırmacı gazeteciliğin en büyük ismi olan Uğur Mumcu'nun öldürülmesinin üzerinden tam 27 yıl geçti. Ancak aslında belli olan ama görmezden gelinen failleri henüz bulunamadı. Uğur Mumcu'yu sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz…