Ebru Şallı'nın "ponçiğim" diye seslendiği oğlu Pars Tan, 2 yıl boyunca mücadele ettiği lenfomaya yenilerek henüz 10 yaşında iken 16 Nisan 2020'de hayatını kaybetti.
Pars'a olan özlemini her fırsatta dile getiren acılı anne Ebru Şallı, oğlunun doğum gününde yeni bir paylaşım da bulundu ve yürek yaktı.
Oğlunun acısıyla sarsılan ve zor günler geçiren Ebru Şallı, Pars'ın doğum gününü sosyal medya hesabında kutladı.
Pars'ın ilk doğum anını yayınlayan Şallı, birçok kareyi de peş peşe takipçileriyle paylaştı.
Ebru Şallı, oğlu Pars'ın kedileri Tommy ile olan karesini de şu notla yayınladı: "İyi ki doğdun melek oğlum Ponçiğim 'Tommy'siyle beraber. Seni tarifsiz seviyorum.
İyi ki doğurmuşum seni... İyi ki... iyi ki'm... Melek Ponçiğim ben hep seninleyim. 25.09.2010"
3 YIL SONRA PARS'IN ODASINA GİRDİ!
2020'de oğlunu kaybeden Ebru Şallı, depremde evlatlarını kaybeden ailelerin ve annesiz kalan miniklerin acısını derinden hissetti. Şallı, geçen haftalarda objektiflere yansımış ve 3 yıl sonra depremzedeler için Pars'ın odasına girdiğini açıklamıştı.
Şallı, depremde evlatlarını kaybeden aileleri görünce yaşadığı duyguları şöyle ifade etti: "Enkaz altında can veren kızının elini bırakmayan o babanın görüntüsü hiç gözümün önünden gitmiyor. Herkes dışarıdan ahkam kesiyor, konuşuyor, anlatıyor ama o adamı kimse anlayamaz."
Depremin ardından eşi ve ailesiyle depremzedeler için elinden geleni yaptığını da söyleyen Ebru Şallı, melek oğlunun eşyalarını bağışladığını da gözyaşları içerisinde anlattı.
Şallı, şöyle konuştu: "Pars'ın odasına vefatından sonra hiç girmemiştim. Depremin üçüncü haftası ilk kez o odaya adım attım. 8-9 yaşındaki bir erkek çocuğunun ihtiyacı olan her şeyi var.
Hastane süreci olduğu için her şeyi de çok yeni duruyordu. Pars'ın eşyalarını güzel bir yere ulaştırmak istiyordum ve ben bunu başardım.
Deprem bölgesindeki beş erkek çocuklu bir aileye ulaştım ve Pars'ın oyun bilgisayarından, çorabına kadar her şeyi tek tek güzelce paketledim. Hem ağladım hem yaptım."
"KONUŞMASI ZOR"
Şallı, geçen sene verdiği bir röportajda da şunları söylemişti: "Bir dönüm noktam da tabii ki Ponçiğim ile yaşadığım durum. O konuyla ilgili hem konuşmak istiyorum hem istemiyorum. Zor konuşması...
Haksız yere eleştirildiğimi düşünüyorum. Ponçiğin durumu herkesin başına gelebilir. Allah hiç kimseye vermesin ama her anne babanın başına gelebilir. Bu bi dünya, yarın ne olacağımız belli değil. Bir hastalık. İlk başta inanmak istemiyorsunuz.
Pars'ın hastalığı olduğunda ben hemen ignore ettim durumu. Olmasını istemedim her anne gibi... Göğüsledim durumu. İşin içine girip, Nasıl çözeriz? Ne yapalım? Sonra zaten çabuk iyileşiyor gibi bir durum oldu. Çok güzel cevaplar aldık hastalığın tanısı konulduktan sonra. Bunu kimseye anlatmadım. Çocuğa böyle bir anı kalsın istemedim. Çünkü iyileşecekti..."
'KİMSE EMPATİ YAPAMAZ'
"Bu durumu yaşayan tek kadın ben değilim. Tek anne ben değilim. Bunun şımarıklığını da yapmak istemiyorum. Ama insanların çok büyük konuştuğunu görüyorum. Çocukları olan insanlar nasıl korkmadan kötü yorum yapıp, kötü cümleler kullanabiliyorsunuz?
Benim yaşadığım acıyı nasıl anlayabilirler? Anlama şansı var mı bir insanın? Yaşamadan anlayamaz ki! Empati yapabilir mi, bence yapamaz!"
'YORUMLAR ACIMASIZ'
"2,5 yıla yakın ben hastanede yaşadım. Orayı bir eğlence alanına çevirdim. Biz ilik nakline giderken 'ilik hediyesi', 'ilik eğlencesi' diye bir oyun çıkardım. İnanılmaz bir şeydi. Bütün aile sanki diş buğdayı gibi hediye aldı.
Pars çok eğlendi. İnanılmaz şeyler yaşadık. Bunları yaşamış bir insan olarak yapılan yorumları çok korkusuz, acımasız buluyorum."
"Şöyle bir şey bekleniyor, bunu hissediyorum: Ebru Ponçiğini kaybetti, artık o da ölür. Olması gereken bu. Bunu mu istiyorsunuz? Benim bir tane daha oğlum var, ailem var.
Hiç mi aklınıza gelmiyor böyle şeyler. Elbette yorum yapabilirsiniz ama önce vicdanınızı düşünün. Ben Pars'ımın istediği gibi burada, karşınızdayım."
"KAN DONDURUCU BİR CÜMLE"
"Zaman zaman ağlıyorum. Ağlamak da insani bir duygu. Tanıdığım birisi "Ya Ebru harika, çok güzel çekimler yapıyorsun, seyahatlere gidiyorsun, çalışıyorsun, her şey çok güzel gidiyor, çok güzel görünüyorsun, daha da mı gençleştin sen?" dedikten hemen sonra "Ama tabii senin iyi olma şansın yok ki... Naparsan yap" dedi.
Kan dondurucu bir cümle. Kafa bu, mantalite bu..."
"GERÇEK BİR MELEKTİ"
Ebru Şallı, konuk olduğu bir programda da "Tanıyan Pars'tan çok etkilenirdi. "Bu nasıl bir çocuk?' derlerdi. Gerçek bir melekti. Bu hayatta bir melek doğurmuşum ve dokuz yıl bir melek ile yaşamışım. Kimseyi kıramaz, azıcık üzüldüğü an onu toparlamaya çalışır... Müthiş bir sevgi çıkıyordu içinden. Pars hep başkaydı" ifadelerini kullandı.
"PARS GÖRÜNMEZ OLDU"
Hastane sürecinde oğlu ile aralarında geçen duygusal bir diyalogu da anlatan Şallı, Pars'ın kendisine, "Anneciğim ben senin hep böyle gülmeni, güzel olmanı istiyorum ve yaşlanmanı istemiyorum" dediğini dile getirdi.