Ünlü şarkıcı Alişan'ın kardeşi Selçuk Tektaş, 21 Temmuz 2021 tarihinde COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Selçuk Tektaş'ın eşi Merve Tektaş ise eşinin vefatından sonra ilk kez konuştu.
Posta'ya konuşan Tektaş, ailece neler yaşadıklarını ve nasıl hayata döndüğünü anlattı. Alişan için övgü dolu sözler sarf eden Merve Tektaş, Buse Varol ile yaşadıkları iddia edilen gerginliklerle ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar...
Eşinizin 2021'deki acı kaybından bugüne dek hiç konuşmadınız. Neler yaşadınız, neler yaşıyorsunuz?
Aslında yaşamıyordum. Selçuk'un acısıyla bizim evin ışıkları komple söndü. Ben de yaşayan bir ölüye döndüm. Bu acının tarifi yok. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Nasıl başa çıkıyorsunuz?
Çıkamıyorum. Ölümünü değil ama yokluğunu kabul etmeye çalışıyorum. Selçuk, benim sadece eşim, çocuklarımın babası değil, en iyi arkadaşımdı ve dostumdu. 14 yıla çok şey sığdırdık. Tek sığınağım çocuklarım. Onlar için ayaktayım.
Çocuklarınız nasıl?
Çok eksik ve acılı kaldılar. Çocuklarım maalesef babalarının entübe edildiğini, annelerinin o fotoğraflarını, hepsini internetten öğrendi ve bu onlarda büyük travma yarattı. Küçük kızım, Selçuk'u kaybettiğimizde 7 yaşındaydı ve bana bir gün dedi ki "Babamı en az ben gördüm, en az benim fotoğrafım ve en az benim anım var."
Biz eşimi bayramda kaybettik. O yüzden artık ne benim, ne de çocuklarımın bayramı var. Özellikle okullarda olan etkinlikler beni çok üzüyor çünkü bir tek kızlarımın babası olmuyor.
Hastalık sürecinde neler yaşadınız?
Bir arkadaşımızın evine yemeğe gitmiştik, orada kaptı. Oysaki günde bin kez elini yıkayan, kolonyasız, 3 kat maskesiz gezmeyen biriydi. Çocuklar dahil hepimiz ağır yakalandık o gribe. İlk başta evde tedavi gördük ama bir gece Selçuk'un ateşi çok yükseldi, 41 dereceyi gördü. Sonrası malum.
Nasıl biriydi eşiniz?
Çok insancıldı. Hastalığının 9. günüydü, benden yanımda çok para getirmemi istedi, şaşırdım, "Hastanede ne işine yarayacak?" dedim. Meğer bütün çalışanlara döner ısmarlamak istemiş.
Peki, o son gece nasıldı?
O gece çok tedirgindi. "Beni bırakma" dedi. O sitokin fırtınası da zaten benim yanımda yaşandı. Meğer içine doğmuş, o gün entübe edildi ve o gün Babalar Günü'ydü. Hep özel günlerde yaşadık tüm korkunç olayları…
Yardım alıyor musunuz?
İki yıldır psikolojik destek alıyorum. Desteksiz ayakta kalmak mümkün değil. Selçuk'u kaybettikten sonra salondaki 3'lü koltuktan hiç kalkamadım, evin ışıkları komple söndü. Hiç kızlarımla oturup doğru düzgün akşam yemeği yiyemedik. Sofrayı kurduğumda bile masaya dördüncü tabağı halen koyuyorum, alışamadım.
Süreçte edindiğiniz en büyük tecrübe neydi?
Çaresizlik... Yoğun bakımda doktor, Alişan ile bana 'çok ağır' dediğinde birbirimize sarılıp ağladık. Orada ün, para hiçbir şey işe yaramıyor. Bir ay çaresizce o mucizeyi bekledik.
Hiç isyan ettiniz mi?
Hem de çok! Ben 38'inde dağ gibi bir adamı kaybettim ve bir anda hayatımız tepetaklak oldu. Hep uyuyarak geçirdim ama baktım ki uyuyarak olmuyor, bana ihtiyacı olan 2 kızım var. Ve ben bu sene ayağa kalkmaya karar verdim.
Süreçte siz hariç herkes bir şey söyledi. Eşinizin ölümünün ardından Tektaş ailesi ile sorunlar yaşadınız mı?
Ben de bir Tektaş'ım ve ailedenim. Bu aileye yeni girmedim. Dışardaki insanlar için yediğiniz, giydiğiniz, her şey laf oluyor, bu da bizi çok acıtıyor. "Alişan olmasa zaten sen olmazsın" diyorlar. İnsanı çaresiz bırakan zalimce bir söylem. Biz her zaman iyi yaşadık. Selçuk hiçbir şeyimizi eksik bırakmadı.
Alişan ile aranız nasıl?
Alişan benim ağabeyim, kardeşim ve mükemmel bir amca. Keşke benim de öyle bir amcam olsaydı. Çocuklarım o konuda çok şanslı. Onların yüreğine çok dokunan bir amca, bana da ağabeylik yapan bir abi. Ben onu tanıdığımda 25 yaşındaydım, şimdi 41 yaşındayım. Ben Alişan'ın hayatına yeni girmedim.
Magazinde çıkan olumsuz haberlerin sebebi neydi?
Tabii ki her ailede olduğu gibi bizde de problemler oldu, ben kimsenin problemsiz hayat yaşadığını zannetmiyorum. Gençtik, hatalarımız oldu ama hiç aile bağımız kopmadı.
Alişan'ın eşi Buse Varol ile süreçte küstüğünüz söylendi. Sizin yas sürecinizde onun doğum günü kutlaması tepki çekti. Neler yaşandı?
Ben Buse ile ilgili asla konuşmam, hiçbir zamanda konuşmayacağım. O bir kere benim ağabeyimin eşi. Yeğenlerimin annesi ve ayrıca da hastane sürecinde en kötü zamanlarımda her zaman benim yanımda oldu.
Kırgınlıklar olmadı demiyorum, birbirimizi yanlış anladığımız zamanlar olmuş olabilir. Ben yas sürecindeydim. Kendi içime çok çekildim ama onlar için de zordu çünkü onların evinin içine de ateş düştü. Empati lütfen!
Bu konuda ne kayınvalidem ne Buse ne de aile hakkında konuşulmasını uygun buluyorum. Kol kırılır, yen içinde kalır. Kızlarımın babasının ailesine çok ihtiyacı var. Babalarından onlara kalan en büyük miras o aile ve Alişan'ı çok seviyoruz.
Alişan, kızlarınızı kendi çocuklarından ayırt etmiyor galiba?
İnanılmaz iyi ilişkileri var ve amcaları onlar için çok özel. Biz çok bağlı bir aile olduğumuz için benim çocuklarım zaten amcalarıyla büyüdüler.
Ortada çok büyük bir acı var ve magazinde çıkan, "O onla küsmüş, o onun doğum gününe gitmiş, gitmemiş" gibi tartışmalar çok çirkin. Bunlar hiç mevzu bahis bile olmadı.
Biz şu an bir aileyiz. Birbirimize destek oluyoruz, çocuklarım onların evinde kalıyor; onlar bize geliyor ve bu hep böyle olmak zorunda. Ayrıca Alişan için de çok zor, bir anda çok sevdiği dağ gibi kardeşini yitiriyor, geriye kalan evlatlarını sahipleniyor, bir yanda kendi acısı, diğer yanda annesinin acısı var. İnsanlar konuşurken keşke bunları da düşünse.
Sizi süreçte en çok üzen şeyler neler?
İnsanların size 'ah canım' deyip acıyarak bakmaları, 'size biri bakıyor' cümlesi çok yaralayıcı. Mesela 'Alişan sahipleniyor' deniliyor. Bu çok çirkin bir kelime. Biz sahiplenilmiyoruz, biz zaten bir aileyiz. Zor günleri de birlikte aşacağız.
"Hep Alişan bakıyor, Merve'nin ailesi yok mu, biraz da onlar baksın" diyenler bile var. Benim elbette ailem var. Ama derdi size mi düştü? Benim muhteşem bir ailem var.
Hep yanımdalar. Zaten artık ben de ayağa kalktım ve kendi hayatımı idame ettirmek için çalışacağım. Çocuklarım için kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyor.