1970'li yılların popüler sanatçılarından Tülay Özer'in küçük kardeşi olan Zerrin Özer, kendi çalışmasıyla 1975'te katıldığı bir TRT yarışmasında birinci oldu ve müzik kariyeri yolunda ablasından büyük destek aldı. Kariyer basamaklarını hızla tırmanan şarkıcı, güçlü sesi ve yorumuyla geniş bir hayran kitlesine ulaştı.
Son Mektup, Olamazdım Senle, Dünya Tatlısı, Kıyamam ve daha nicesiyle hafızalara kazınan Zerrin Özer, kariyeri ve özel hayatının yanı sıra sağlık sorunlarıyla da sık sık gündem oldu.
Yıllar önce doktor hatası nedeniyle 3,5 sene tekerlekli sandalyeye mahkum kalan Zerrin Özer, omurilik ameliyatından sonra da oldukça zor günler yaşadı.
Geçen yıl omurilik ameliyatından sonra sağlık sorunları yaşayan ve Darülaceze'deki fiziksel tedavi ile rehabilitasyon merkezinde tedavi gören sanatçı, son sağlık durumu hakkında sevenlerini bilgilendirdi.
Zerrin Özer, söz ve müziği Mustafa Arapoğlu imzası taşıyan 'Her Gün Olay' isimli yeni çalışmasını müzikseverlerle buluşturdu.
Erkan Nas yönetmenliğinde İstanbul'da kamera karşısına geçen Özer, yeni şarkısı hakkında, "Çok güzel bir çalışma oldu. Artık ayda bir ya da iki ayda bir sevenlerimizle buluşacağız" dedi.
SON SAĞLIK DURUMU
Sağlık durumu merak edilen sanatçı, "Sağlık durumum çok iyi. Kendimi çok iyi hissedeyiyorum. Mutlu ve huzurluyum. Herkes gibi arada ben de sağlık sorunları yaşıyorum. Kimse meraklanmasın; bomba gibiyim ve herkesi çok seviyorum" ifadelerini kullandı.
ZERRİN'DEN ACI İTİRAF!
Bir dönem sağlık sorunları yaşayan ve 3,5 yıl tekerlekli sandalyeyle yaşayan Özer, geçen yıl verdiği bir röportajda kiloları nedeniyle kendisiyle alay edildiğini dile getirirken maruz kaldığı olayları ilk kez anlattı. İşte Zerrin Özer'in Günaydın'a verdiği o röportaj...
Babasız büyümek sizin hayatınızı nasıl etkiledi?
Eksi ile hayata başlıyorsunuz. Güvensiz oluyorsunuz her şeye karşı. Babam hayattaydı ama varlığı ile yokluğu birdi. 15-20 seneye yakın görmedim. Annem ve babam ayrıydı. Annem babamı kötülerdi. Ben de babam kötü bir insan diye düşünerek büyüdüm. Ve zaten o da hiç aramazdı.
Bu durum tabii ki bende çok büyük yaralar açtı. Anne ve babası ayrı olan çocukların duyguları incinmiştir. Kırılgandım ben de ama artık bu yanımı da değiştirdim. Kimseye kırgın değilim artık. Kimseyi de yargılamıyorum. Yargılamak bir tek Allah'a mahsustur.
Müzikte keşke dediğiniz bir şey var mı?
Keşke kelimesini hiç sevmem aslında. Bana göre acizliği anlatan bir kelime keşke. Maalesef benim hayatımda da çok keşkelerim var. Gitsene kızım Amerika'ya, niye gitmedin? Amerika'ya konser için gittiğimizde misafir olarak katıldığımız bir Amerikan caz kulübünde sahneye çıkardılar beni ve şarkı söylediğim zaman herkes ayakta dakikalarca alkışladı.
Burada kalıp acilen bir albüme girmem gerektiğini söyleyen önemli kişiler vardı. Hatta kulübün patronu peşimi bırakmadı. Türkiye'ye işlemler için döndüğümde gizlice hazırlıklarımı yaparken anneme yakalandım ve tabii ki gidemedim. Bu hikaye aslında çok acıdır...
Sağlık durumunuz nasıl?
Yanlış ameliyatlar oldum, bir süre yürüyemedim de. Altı tane çivi var omuriliğimde. Ama şimdi iyiyim Allah'a şükür. Fizik tedavi oldum, yürüyüş yapıyorum. Diyet de yapıyorum. 10 kilo vermiştim ama yine beş kilosunu aldım ama diyete devam ediyorum. Her şey yolunda yani. Gayet sağlıklıyım.
Aşka bakışınız nasıl?
Hayatımda kimse yok. Olsa saklamam. Aşk insanın ömrünün sonuna kadar yitiremeyeceği bir duygu. Aşk acıdır bana göre. Bunun yerine sevgiyi tercih ederim. Yine de aşk konusunda asla demiyorum. Çünkü hiçbir insanın aşık olmadan hissedebileceğine ve yaşayabileceğine inanmıyorum.
Yeni dönemde eskisi gibi şarkılar çıkmıyor diye eleştireler var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Duygulardan yoksun şarkılar yapılıyor bu dönemde. Ama arada sırada da çıkmıyor değil. Sadece müzik algısı çok değişti Türkiye'de. Bazen çok sevdiğim bir şarkı, hiç sevmediğim de bir şarkı olabiliyor mesela. Ama eski slowları da aramıyor değilim.
Duygusuzluk durumu, kadın erkek ilişkilerimizi nasıl etkiliyor sizce?
Zaman zaman sadece yüzeysel ilişkileri okuyorum. Zaman zaman da sevgilerine hayran olabileceğim aşklar duyuyorum. Yani çifte standart anlayacağınız. Sadece hiçbir sevenin sevdiğinden ayrılmamasını diliyorum.
Herkes mutlu olsun. Herkes ilişkisinde emek verip fedakar olsun. Eski büyüklerimiz gibi... Herhangi bir tartışmada birbirlerini terk mi etmişler? Hayır, sanırım şimdiki ilişkilerde ekonomik özgürlükler çok önemli. Kimsenin birbirine fedakarlık ve önem gösterdiği bir dönemde değiliz. Ne acı...
Kıyamam klibiniz hâlâ çok izleniyor. Çok özel bir şarkıydı...
Çok güzel bir Şehrazat şarkısıydı. Klip çekerken o kadar çok ağlamıştım ki yönetmenim defalarca ara vermek zorunda kalmıştı. Annemi yeni kaybetmiştim. Herkesin söylemine karşın bu şarkıyı herhangi bir erkeğe değil annem için okumuştum. Kimse bilmez bunu...
"Müziği bıraktım" dediniz ama sonra yeniden döndünüz. Niye böyle bir karar aldınız?
Kürkçü dükkanına döndüm ama bu dükkandan memnun değilim, sevenlerim hariç. Bir kere sahtekar bir müzik dünyasında yaşıyoruz. Ne eskisi gibi büyüklere saygı, ne sevgi, ne de dostluk var. İnsani değerlerden yoksun bir ortam. Bir acayip dünya oldu burası.
Neden biliyor musun? Her şey o kadar basitleşip ayağa düştü ki, bir günde şöhret oluyorsunuz ülkemde. Oysa bizler ne zorluklarla savaşarak, tırnaklarımızla kazıyarak geldik bu noktaya.
Ben buraya gelebilmek için neler çektim. Bana şişko deyip alay ettiler. 'Sen bu tiple televizyona çıkarsan, istersen dünyanın en güzel sesine sahip ol, insanlar televizyonu kapatır' dediler. Ama ben tüm bu sözlere karşı azmimle ve mücadelemle mesleğime sarıldım. Hâlâ da sarılmaya devam ediyorum.
Allah'a şükürler olsun ki halkımla aramda çok güzel bir bağım var. Çünkü onların içlerinde olan bir sanatçıyım. Onlar olmazsa bu meslek yapılmaz zaten. Şimdi bazıları çıkıyor, 'Ben bu şarkıyı halka inmek için yapıyorum' diyor. Pardon da, sen kimsin ki halka ineceksin? Saygısızlık bu.
Sen halk sayesinde o noktadasın. Halka ineceğim denmez, halka çıkmak için şarkı yapılır. Hayatım boyunca halkıma ulaşmaya çalıştım ama onlara ulaşmaya ömrüm yetmeyecek. Sanatçı gibi de yaşamıyorum zaten. Halkımızı o kadar çok seviyorum ki. Aynı sevgiyi onlardan da alıyorum. İsmim geçtiğinde 'Bizim Zerrin mi?' dediklerini çoğu kez duydum. Bu benim hayatımın sonuna kadar yaşayabileceğim en büyük gururumdur. Yani deli Zerrin'lerini iyi tanıyorlar...
Ödül töreninde de sinirlendiğiniz bir olay yaşadınız...
Sinirlendim tabii ki! Bazı muhabirler araştırma yapmaksızın ve hangi sanatçı ile konuştuğunu bilmeksizin saçma sapan soru soruyorlar. Bu da tepemi attırıyor doğal olarak. Ben tam konuşurken Cem Yılmaz geldi deyip ona yöneldiler. Ben de gittim ona tepkimi söyledim. Şunu da söyleyeyim, Cem Yılmaz'ın çok büyük hayranıyım. Asla yanlış anlaşılmak istemem. Sadece yapılan hareket çok çiğdi.