Tüm Türkiye'nin Hababam Sınıfı'ndaki Bacaksız rolüyle tanıdığı Tuncay Akça, İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonucu 60 yaşında hayata veda etti.
Acı haberiyle sanat camiasını yasa boğan ünlü oyuncunun yıllar önce verdiği bir röportaj ise tekrar gündem oldu.
Akça'nın nasıl ünlü olduğunu anlattığı röportajda Münir Özkul itirafı çok konuşuldu. Film setine arkadaşının ısrarıyla gittiğini aktaran Akça, şu ifadeleri kullandı:
"Ayakkabı boyarken bir kahkaha attım.
Kahkaham tesadüf oraya monte oldu ama hiç hikayeyle, senaryoyla alakası olmayan bir olaydı. Rahmetli Ertem (Eğilmez) ağabey orada gülmemi keşfetti.
Ertem ağabey bir dahidir. Kafasında önce bir öğrenci olarak bir şeyler yazdı rahmetli Sadık Şendil ile beraber. Yavuz Turgul da vardı o ekibin içinde. Tesadüfen bir kahkahamızla girdik"
Akça, sinemaya Arzu Film ile başladığını, her gün 9.00'dan 15.00'e kadar okulda olduğunu, 15.00'ten sonra da sette ayakkabı boyadığını belirterek "(Arzu Film) Benim için bir okuldu, evimdi. Rahmetli Ertem ağabeyin eşi de bizim annemizdir, oğulları kardeşimizdir" dedi.
MÜNİR ÖZKUL İTİRAFI!
Tuncay Akça, babasının Arzu Film'e gitmesini istemediğine dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Münir (Özkul) Baba gelip babamı ikna etti ilk filmde.
Sonra başka filmlerde oynarken o filmin yapımcıları geldi. Bebek diye bir filmde oynadım. O film için adam 40 gün dükkana gelip gitti. Babamın mesleği mermercilikti. Bizim de mermerci olmamızı istiyordu"
Oyunculuğu severek yaptığını söyleyen Akça, "Bu işi aşkla yaptım. Zaten bunların başarılı olmasının sebebi bu. Bu işin içine aşkını, sevgini katacaksın, gönülden oynayacaksın" dedi.
Akça, Yeşilçam döneminde para kazanamadıklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Şimdikiler para kazanıyor ama parayı bir yerlerde düşürüyor.
İsimlerini vermeden, kötü alışkanlıklar diyelim, oralarda düşürüyorlar mantıklı ve doğru olan şeyleri yapmadıkları için.
Eskiden bizim ustalarımız, 'Yavrucuğum, elini yıkarken altına bir kutu koy. O damlacıklar da kutuyu doldursun.' derdi. Çok doğru bir şey söylüyorlardı. Biz, kazandığımız parayı üstümüze aldık.
Şimdiki gibi kostüm sponsordan gelmiyordu. Biz kendi çantamızda alıp sete gidiyorduk. Kuaförümüz, makyözümüz, kostümcümüz yoktu"
Günümüz imkanlarının daha geniş olduğuna dikkati çeken Akça, "Şimdi her şey var ama oyunculuk yok. Para da bütün imkanlar da var ama oyunculuk yok" değerlendirmesinde bulundu.
Tuncay Akça, beğendiği oyunculara ilişkin de şunları söyledi:
"Şener (Şen) ağabey bambaşka bir oyuncudur. Bir rolü oynarken, onu 15-20 gün izler, benimser, yaşar. O yüzden de Şener ağabey, Türk sinemasında gelmiş geçmiş en klas adamlardandır, hala da devam ediyor. Şu an belki önüne 100 senaryo geliyordur. O senaryoları elinin tersiyle itiyordur.
Kemal Sunal var. Normal hayatta çok ciddi ama sinemada İnek Şaban. O, bugünkü siyasi konjonktüre de günümüze de tam oturan filmlerde rol aldı.
Adile Naşit efsanesi var. Aileden bir oyunculuk geleneği var. Babası meşhur Direklerarası'nın üstadı Naşit Özcan. Kardeşi Selim Naşit. Yeğenleri Naşit Özcan. Bunlar tiyatronun ve sinemanın duayenleri"
"ADİLE NAŞİT BENİ EVLATLIK İSTEMİŞTİ"
Tuncay Akça geçen ay verdiği bir röportajda samimi açıklamalarda bulunmuştu. Akça, katıldığı Kim Seslendirdi adlı YouTube kanalında; Adile Naşit'in kendisini evlatlık almak istediğini söyledi.
Akça, şu ifadeleri kullandı: "'Adile Naşit öldü' dediler, televizyonun karşısında üç saat donup kalmışım. Arkadaşlarım zor kendime getirdi.
Allah rahmet eylesin, ölüm haberini öyle aldım. Beni evlatlık istemişti. Balmumcu'da otururdu; üst katta Adile Naşit, alt katta Ayşen Gruda. Bayramlarda Adile ablaya portakal, mandalina alır giderdim.
Adile abla saat 11.00 gibi kahvaltı hazırlardı, birlikte yerdik. Her bayramda yanına giderdim. Onunla uzun yıllar geçirdim ve çok anılarımız var"