Hababam Sınıfı'nın 'Çalışkan Ahmet'iydi yıllar sonra ortaya çıktı! İşte Bodrum'da beach işleten Yeşilçam oyuncusu Ahmet Sezerel'in son hali ve dikkat çeken açıklamaları...
Türk sinemasında hafızamızda yer eden ne kadar film varsa ya oyuncu ya yönetmen ya yapımcı olarak yer almışsınız. Aynı zamanda 'Hababam Sınıfı'nın ilk ve tek mezunusunuz…
"Evet; diplomamın haklı gurunu yaşıyorum. (Gülüyor) Her şey tiyatroya adım atışımla başladı. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda başladım oyunculuğa. Sonra Metin Erksan'ın yazıp yönettiği 'Kadın Hamlet'te Ofelya'yı oynadım. Ardından Şerif Gören'in filmi 'Darbe'de oynadım. Sonra zaten Arzu Film dönemi başlıyor… Arzu Film'de bir aile gibiydik. Ertem (Eğilmez) Abi'nin evinde toplanılırdı. Gırgır şamata… Hem işimizi yapar hem deli gibi eğlenirdik. Tabii o zaman her şey çok başkaydı. Çalışma disiplini de farklıydı."
Nasıldı?
"Özellikle Arzu Film ekibinde her şey başka türlü ilerlerdi. Mesela önce tretman yazılırdı. Diyaloglar sette yazılırdı. Şimdiki gibi önce senaryoyu birinin tamamen yazıp bitirmesi diye bir şey yoktu. Yavuz Turgul, Sadık Şengil, Halit Akçatepe diyalogları yazardı. Ertem Abi'nin meşhur bir öğlen uykusu vardı. Uykusundan uyanır, yazılanlara bakardı. Beğenirse çekerdi, beğenmezse yırtar atardı."
Günümüzde de sürekli aynı oyuncularla, aynı ekiple çalışan yönetmenler zaman zaman eleştiriliyor. Ertem Eğilmez'in bu tutumu neyle ilgiliydi?
"Biliyordu çünkü kimin ne yapacağını, neyi yapamayacağını. Kendine has bir çalışma tarzı vardı. Saat 2'den öne katiyen başlamazdı çekime. 12'de onun evinde yemek pişerdi. Hepimiz öğle yemeğimizi yerdik. Ardından Ertem Abi bir uykuya yatardı. Sonra 2'de kalkar, film çekmeye başlardı."
Hababam Sınıfı'nda oynadığınızda kaç yaşındaydınız?
"21 sanırım. O set de bir panayır gibi, lunapark gibiydi. Ertem Abi uyanana kadar biz tüm çocuklar top oynardık, voleybol oynardık. Kemal (Sunal), Halit Abi, Adile (Naşit) Abla da hep bizimle tabii. Şimdi bakıyorum; işi olmayan oyuncu o gün sete gitmiyor. Bizde öyle bir şey yoktu. O gün bizim çekimimiz olmasa dahi hepimiz orada olmak zorundaydık. Ertem Abi hepimizi yanında isterdi."
1953'te Beyoğlu'nda doğmuşsunuz. Çocukluğunuzun ya da ilk gençliğinizin Beyoğlu'nu ve daha genelinde İstanbul'unu anlatır mısınız biraz?
"Beyoğlu artık Türkiye bile değil; çok değişti. Geçtiğimiz Pazar günü Ali Poyrazoğlu Tiyatro'suna gittim. Hayretler içinde kaldım. Meşhur Rebul Eczanesi, kokoreççi olmuş. Kalabalıktan yürünmüyor. Şu an biz yurt dışından gelenler için çok ucuz bir ülkeyiz tabii. Her yerde yabancılar… Herhalde pandemi olmasa Türkiye'ye turist yağardı. Biz Beyoğlu'na çıkarken bile çok şık giyinir çıkardık. İnsanların hem davranışlarına yansıyan, hem dışarıdan görünen bir şıklık vardı o zaman."
Sosyal medyayla aranız nasıl?
"Ara sıra Facebook'a kim ölmüş diye bakıyorum. (Gülüyor) Oradan haber alıyorum çoğu şeyi. Birlikte çalıştığım yol arkadaşlarımın neredeyse hiçbiri artık yok. Eski resimler geliyor bazen elime, sayıyorum. 10 kişilik gruptan dört kişi kalmışız sadece. Çok güzel değerlerimizi kaybettik. Hayatta oldukları sürece dostluğumuz hep devam etti. Kemal'le (Sunal) sevgili Ayşen Gruda ile, Münir (Özkul) Abi ile."