GQ Türkiye Man of teh Year gecesinde 0. Yıl Özel İkon Ödülü'nün sahibi olan Burak Özçivit, dergiye röportaj verdi. İşte Özçivit'in açıklamalarından satır başları.
Hem çok göz önünde olmak hem de hayatını kapılar ardında tutabilmeyi başarmak nasıl oluyor?
Bence sadece oyuncu için değil, her insan için gizem olması gerekiyor. Çünkü her şeyinizi çok açık bir şekilde ortada yaşayamazsınız. Bir şeyi her zaman sonuna kadar yürütemezsiniz. Hayat bir dengeden ibaret. O yüzden bazı şeylerde duygularınız daha yüksektir, onu ön planda yaşarsınız. Bazen kendinizi daha geri çekersiniz. Bu aslında hayatın akışı... Gizem bence tabii ki şart ama bunun dozu önemli. İnsanlar merak ettiği şeylerin peşinden gider. O yüzden merak edilen unsuru iyi kodlamak lazım. İşimden dolayı haftanın altı günü çalışıyor ve haftada 4.5 saat ekranda oluyorum. O yüzden ön planda olduğum ve dışarı çıktığımda rahat hareket edemediğim için o kapalı kapılar ardında dediğiniz şey aslında biraz aile oluyor, sevdikleriniz oluyor, hobileriniz oluyor. Bunları da zaman zaman dışarıya açıyorsunuz, zaman zaman açmıyorsunuz zaten ihtiyacınız yok. Aslında kapalı kapılar ardında olan kısım da bence bu.
Sizin için tutku ne demek? Neye tutkuyla bağlısınız?
Tutku olmazsa olmaz, benim en büyük motivasyonum diyebilirim. Aslında hayallerimin gerçeğe dönüştüğü şeyin devamı geldiğinde benim için tutkuya dönüşüyor. Bu da beni var ediyor diyebilirim. Devam etmek için en büyük motivasyonum oluyor. Neye tutkuyla bağlıyım; mesela işime tutkuyla bağlıyım. Bu can damarlarımdan biri diyebilirim, çok seviyorum. Örneğin son dönemde yine resim yapmaya başladım, bu da benim için bir tutku. O, kendi içinde gelen akışkanlığı, seni resmin bir yere götürüşü var, işte o his o resmen bir tutkuya dönüşüyor. Ondan sonra bırakmak istemiyorsun. Seni bu kadar mutlu eden bir şeyde mesela kendini görüyorsun, duygularınla yüzleşiyorsun. O zaman bırakmak istemiyorsun, senin için tutkuya dönüşüyor.