'Halkın Prensesi', 31 Ağustos 1997 yılında trajik kaza meydana geldiğinde, Mısırlı milyarder Mohamed El-Fayed'in oğlu Dodi El-Fayed ile birlikte bir Mercedes S-280'in arka koltuğunda oturuyordu. Diana'nın koruması Trevor Rees-Jones ise, ön tarafta, sürücü Henri Paul'ün yanındaydı.
Paul, prenses ve sevgilisi El-Fayed'i görüntülemeye çalışan paparazilerden uzaklaşmaya çalışırken yolu şaşırdı ve Paris'teki Pont d'Alma tünelinde saate 70 km hızla giderken kaza yaptı.
SON SÖZLERİ TEKRAR GÜNDEME GELDİ
Neredeyse 25 yıl önce onu kurtarmaya çalışan ve olay yerine koşan ilk acil servis üyelerinden itfaiyeci Xavier Gourmelon tarafından paylaşılan Diana'nın üzücü son sözleri, Galler Prensesi'nin doğum gününe haftalar kala bir kez daha gündeme geldi.
Olay yerine ilk geldiğinde kazanın kurbanlarının kim olduğuna dair hiçbir fikrinin olmadığını itiraf eden itfaiyeci, daha önce The Sun'a konuşarak şu ifadeleri kullandı:
Araba berbat durumdaydı ve onunla herhangi bir trafik kazasıyla ilgileneceğimiz gibi ilgilendik. Benim için bu sadece sıradan bir trafik kazasıydı, acil servislerin uğraşması gereken birçok kazadan biriydi ve olağan sebepler, hız ve sarhoş bir sürücüydü. Prensesin sağ omzunda hafif bir yara olduğunu görebiliyordum ama bunun dışında önemli bir şey yoktu. Üzerinde hiç kan yoktu.
"ELİNİ TUTTUM VE SAKİN OLMASINI SÖYLEDİM"
Sözlerine, "Elini tuttum ve ona sakin olmasını ve hareketsiz kalmasını söyledim, yardım etmek için orada olduğumu söyledim ve ona güvence verdim" şeklinde devam eden Gourmelon, Diana'nın son sözlerinin ise, "Tanrım, ne oldu?" diye sormak olduğunu söyledi.
Xavier Gourmelon, "Prensese kalp masajı yaptım ve birkaç saniye sonra tekrar nefes almaya başladı. Tabii ki bu olunca rahatladım, çünkü ilk yardım görevlisi olarak hayat kurtarmak istiyorsunuz; ve bunu yaptığımı sanıyordum. Dürüst olmak gerekirse, prensesin yaşayacağını düşündüm. Bildiğim kadarıyla ambulanstayken yaşıyordu ve yaşamasını bekliyordum. Ama hastanede öldüğünü sonradan öğrendim. Çok üzücüydü" ifadelerini kullandı.
"SONSUZA KADAR BENİMLE KALACAK"
"Diana'da ciddi iç yaralanmalar olduğunu sonradan öğrendim, ancak olay hala aklımda. Ve o gecenin anısı sonsuza kadar benimle kalacak" diyen itfaiyeci, "O zaman onun Prenses Diana olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ambulansa bindirildiğinde, sağlık görevlilerinden biri bana onun prenses olduğunu söyledi" dedi.
'BENİM KÜÇÜK BİLGİ ADAMIM'
Tina Brown'ın kitabında ileri sürdüğüne göre Diana'nın hayattaki en güvenilir sırdaşı büyük oğlu William'dı. Hatta Prenses, oğlunu "benim küçük bilge adamım" diye tanımlıyordu. O dönemde henüz çok genç olan William'ın, annesinin hayatındaki erkeklerle yaşadığı bütün iyi, kötü ve çirkin ayrıntıları bildiği de Tina Brown'ın kitabında savunduğu iddialar arasında. Kitapta bu konuda çarpıcı bir ayrıntıya da yer verildi.
ANNESİNİN İLİŞKİSİ OLAN BİR ERKEKTEN SÖZ ETTİ
Buna göre henüz 13 yaşında olan William, Pierce Morgan'ın da yer aldığı bir toplantıya davet edildi. Bu sırada alkollü içki içen William Morgan'a, annesi Diana'nın ilişkide olduğu bir adamın karısının fotoğrafını, Eton Collage'daki dart tahtasına koyduğunu ve ona doğru atışlar yaptığını da söyledi. Tina Brown, annesinin bütün sırlarını paylaşmanın, bunların ortaya saçılmasını ve hatta 36 yaşında ölümüne neden olmasını izlemenin William'ın basınla ilişkilerinde "acımasız ve kontrol takıntılı" bir insan haline gelmesine neden olduğunu da ileri sürdü.
YERİ GELDİĞİNDE BASINLA İŞBİRLİĞİ YAPTIĞINI DA GÖRÜYORDU
Tam adı The Palace Papers: Inside the House of Windsor—the Truth and the Turmoil olan kitapta Prenses Diana ile büyük oğlu William arasındaki ilişkiye geniş bir yer ayrıldı. Bu bölümde yer alan çarpıcı ayrıntılardan biri de şöyle: William, annesini anlıyordu ama onu idealize etmemeyi seçti. Annesinin değişken aşk hayatını bilen William, yine de "ser verip sır vermiyordu." Aynı zamanda basının, annesinin hayatını nasıl bir cehenneme çevirdiğinin de farkındaydı. Fakat aynı zamanda Diana'nın, yeri geldiğinde basınla nasıl işbirliği yaptığını da görüyordu.
ARADAKİ SINIRI YOK ETTİ
Brown'ın kitabında iddia ettiğine göre Prenses Diana, kocasıyla ilişkileri iyi gitmeyen birçok kadının yaptığını yaptı. Büyük oğlunu, bir tür 'tampon' olarak kullandı. Kimi zaman peşinden hiç ayrılmayan, hatta hayatını cehenneme çeviren gazetecilerle yaptığı toplantılara William'ı da götürdü. Diana'nın bu tür toplantılara, tahtın gelecekteki varisini de dahil etmesi onun gazetecilerle arasındaki sınırın kalkmasına neden oldu.
'ÖZEL HAYATININ MAHREMİYETİNİ KENDİSİ İHLÂL ETTİ'
Diana'nın, hayatındaki bazı erkekleri kıskandırmak için basını kullandığı da kitapta yer alan çarpıcı iddialardan biri. Brown, Diana'nın kimi zaman kendi özel hayatının mahremiyetini kendisinin ihlal ettiğini ileri sürdü. Buna örnek olarak da Diana ile sevgilisi Dodi El Fayed'in Korsika'da çekilen ünlü öpücük karesini gösterdi. İleri sürdüğüne göre bu şekilde görüntülenmek için İtalyan paparazzi Mario Brenna'ya Diana kendisi tüyo vermişti. Aslında bu fotoğrafla, hayatının aşkı olan Hasnat Khan'a mesaj göndermeyi amaçlıyordu.
MESAJ GÖNDERMEK İÇİN
Kitaba göre Diana, Hasnat Khan'a mesaj göndermek için başka bir hamle daha yapmıştı. Bu kez yanındaki kişi yine sevgilisi olduğu ileri sürülen Gulu Lalvani'ydi. Pakistan asıllı İngiliz Lalvani, yazar Tina Brown'a yaşadığı bir deneyimi de anlattı. Gulu Lalvani'nin anlattığına göre Diana ve kendisi akşam yemeklerini genellikle Kensington Sarayı'nda yerlerdi. Fakat bir gece Diana Harry's Bar adlı bir yerde Yemek yemeleri için ısrar etti. Gulu Lulvani de bunu kabul etti. Çift yemeğin ardından başka bir yerde dansa gitti.
BÜTÜN MESELE GAZETELERDE ÇIKACAK FOTOĞRAFLARDI
Görünüşe göre bu da Diana'nın bir planıydı. Çünkü gittikleri yerde onları paparazziler bekliyordu. Ama Lalvani'nin bundan haberi yoktu. Onun da sonradan fark ettiğine göre Diana'nın asıl amacı Hasnat Khan'ın ilgisini çekmek ve onun kendisine olan sevgisini "alevlendirmekti." Lalvani, Brown'a 'Diana'nın kendisini kullandığını' da itiraf etti. Yani bütün mesele, Diana ile Lalvani'nin ertesi gün gazetelerde çıkacak fotoğraflarıydı. Mesaj verilen kişi yine Hasnat Khan'dı.
HİÇ PİŞMAN OLMADI
Tina Brown kitabında, olaylı Martin Bashir röportajına da değindi. 1995'te yapılan bu röportajda Diana'nın, James Hewitt ile ilişkisini, bunun iki oğlunu yaralayacağını bile bile gözler önüne sermesinin anlaşılamaz olduğunu savundu. Brown'a göre, Diana, kocası Charles'ın, 1994 tarihli bir belgeselde, Camilla Parker Bowles ile ilişkisini itiraf etmesinin iki oğlunu nasıl da yıktığını biliyordu. Buna rağmen Hewitt ile ilişkisini saklamadı. Hatta kitabın iddiasına göre Diana, Martin Bashir ile yaptığı bu röportajdan asla pişmanlık duymadı.
Tina Brown'ın iddiasına göre Prenses Diana'nın davranışları iki oğlu William ile Harry'yi farklı şekillerde etkiledi. Ona göre William, Diana'yı daha iyi anlıyordu ama idealize etme konusunda o kadar hevesli değildi. Harry ise annesini, ağabeyi kadar iyi anlamasa da onu bir "idol" haline getirmişti. Harry, her zaman annesinin "bebeğiydi."
ÇARPICI BİR İDDİA DAHA ORTAYA ATILMIŞTI
Prenses Diana'nın beğenilme isteği ve karşı cinsle iletişim tarzı hakkında bir çarpıcı iddiayı da 2019 yılında Elton John gündeme getirmişti. Bir dönem Prenses Diana'nın en yakın arkadaşı olan, ancak ölümüne yakın araları açılan Elton John, piyasaya çıkan Me Elton John'da (Ben Elton John) adlı kitabında tanık olduğu bir olaya yer vermişti. Elton John, 1994 yılında evinde verdiği bir partiye konuk olan Prenses Diana için iki Hollywood ünlüsünün birbirine girdiğini anlattı.
'HİÇ DÜŞÜNMEDEN DIANA DEDİLER'
Elton John kitabında o gece yaşananları şöyle satırlara döktü: "The Lion King adlı filmi yaparken, Disney'in genel başkanı Jeffrey Katzenberg, İngiltere'ye geldi. Şimdiki eşim o sırada sevgilim olan David Furnish ile Katzenberg ve eşi için bir akşam yemeği düzenlemeye karar verdik. Katzenberg ve eşine İngiltere'de kiminle tanışmak istediklerini sorduğumda hiç düşünmeden "Prenses Diana" diye yanıt verdiler. Sonunda Prenses Diana'yı da davet ettik. Onun yanı sıra George Michael, Richard Curtis ve eşi, Richard Gere ve Sylvester Stallone de o sırada İngiltere'deydi. Onlar da davetliydi."
İKİ ÜNLÜ BİRBİRİNE GİRDİ
Prenses Diana o sıralarda Prens Charles'tan ayrıydı. Richard Gere de Cindly Crawford'dan boşanmıştı. Gere ile Prenses Diana çok iyi anlaşmış görünüyordu. İkisi şöminenin yanında oturup derin bir sohbete dalmıştı. Partinin geri kalan katılımcıları yani biz de kendi aramızda sohbet ediyorduk. Ama odada garip bir ortam oluşmuştu. Görünüşe göre de Sylvester Stallone bu durumdan çok da hoşlanmamıştı.
'YEMEKTE İKİ KİŞİ EKSİKTİ'
Sonunda yemek servis edildi. Yemek odasında masanın başından oturuyorduk: Ama iki kişi eksikti: Richard Gere ve Sylvester Stallone.Bunu fark edince David'den gidip onları bulmasını istedim. O da gitti ve ikisiyle birlikte geri döndü. Ama yüzünün rengi gitmişti. Ona ne olduğunu sordum. Bana "Bir durum var" diye mırıldandı. Ortaya çıktı ki David onları bulduğunda Richard ve Stallone koridorda birbirlerine meydan okuyorlarmış. Neredeyse yumruk yumruğa birbirlerine gireceklermiş. Diana nedeniyle.
STALLONE YEMEKTEN AYRILDI
David durumu fark edince "Hey çocuklar! Yemek vakti" diyerek onları sakinleştirmeye çalışmış. İkisi de yemek odasındaydı ama Sylvester açıkça mutlu görünmüyordu. Yemekten sonra Diana ile Richard Gere yine şöminenin önünde sohbet etmeye başladılar. Stallone ise fırtına gibi evden çıkıp gitti. Giderken de David'e ve bana "Buraya gelmemeliydim. Eğer (küfür ederek ve Richard Gere'i kast ederek) Prens Cazibe'nin burada olduğunu bilseydim gelmezdim" dedi ve ekledi: "Eğer Diana'yı almak isteseydim, onu alırdım." David ve ben birbirimize baktık. Stallone'nin aracının sesi uzaklaşıp da onun gittiğinden emin olduğumuz anda da kahkahalarla gülmeye başladık. Geri döndüğümüzde Diana ve Richard hala şöminenin karşısında oturup sohbet ediyorlardı. Diana belki neler olup bittiğinin farkında değildi. Belki de umursamıyordu."
Ölümüne yakın araları açılsa da Elton John ile Prenses Diana çok iyi arkadaştı. John, Prenses Diana'nın ölümünden sonra Candle in the Wind adlı şarkısını onun için uyarlayıp cenaze töreninde seslendirdi.
'PERİ MASALI' YALANMIŞ
31 Ağustos 1997'de sevgilisi Dodi El Fayed ile birlikte Paris'te geçirdiği trafik kazasında ölen Diana Spencer'ın ya da milyonlarca kişinin hala onun için kullandığı adıyla Prenses Diana ile ilgili çarpıcı bir gerçek daha gün yüzüne çıktı.
Yaşadığı dönemde Prenses Diana'nın da danıştığı Astrolog Penny Thornton, ITV kanalı için hazırlanan bir belgesele konuk oldu. Thornton, The Diana Interview: Revenge of a Princess adlı belgeselde çarpıcı bir ayrıntıyı gündeme getirdi.