Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un hayatını ve İstiklal Marşı'nın yazılış hikayesini anlatan 'AKİF' filmi beyazperdede izleyiciyle buluştu. Filmde Mehmet Akif Ersoy'u canlandıran Yavuz Bingöl ile İsmet Hanım'ı oynayan Mine Çayıroğlu ise Sabah'a verdikleri röportajda filmi çekerken yaşadıkları duyguları anlattı. İşte o röportaj...
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u beyaz perdede canlandırdınız. Bu role hazırlanırken neler hissettiniz?
İnanılmaz bir duygu. Teklif geldiğinde çok heyecanlanmıştım. Mehmet Akif'i biliyorum ama hemen Safahat'a tekrar bir göz attım. Yönetmenimiz okumadığım 3-5 kitap önerdi, hemen onları okudum. Torunu Selma Hanım ile yaptığımız sohbetler çok keyifliydi. Sonra Semra Hanım'ın Mehmet Akif'i anlattığı konferansları dinledim. Gerçek mekanlardaki çekimler benim açımdan unutulmazdı. İnsan başka bir boyuta geçiyor. Marşı yazdığı yer Taceddin Dergahı'ndaki çekimlerde çok etkilendim, duygulandım. Uzun süre etkisinden kurtulamadım.
Mehmet Akif'in yaşadığı yerlere girdiğinizde aklınızdan neler geçti?
Kelimelerle ifade edilemiyor. Bambaşka bir havası var. Orada çekim yapmak, şiiri yazmaya başladığı sahneleri çekerken de çok farklı hissettim. Yazım sahneleri çok özeldi. İnanılmaz bir karakter. Vatanı için çok büyük fedakarlıklar yapmış. Ailesini yıllarca görmemiş. Umutsuzluğun içinde bu kadar imanı dolduran, insana güç ve kuvvet veren şiiri nasıl yazdı. Onca umutsuzluk içinde kalpleri imanla doldurdu. Sanatın gücü orada saklı.
Film aynı zaman da o günleri anlatan bir ders niteliğinde...
Filmi izleyen herkes o zamanı yaşayıp hissedecek. Gençlerin, çocuklarımızın öğretmenleriyle bu filme gitmelerini isterim. Kendi tarihlerindeki bu büyük değeri, ismi tanımaları için bu filmi izlemelerini tavsiye ediyorum. Bu şiir nasıl yazılmış bilsinler.
Neden bir şarkıcı bu role seçildi diye yorumlar yapıldı. Ancak siz çok yönlü bir sanatçısınız. Onlarca filmde oynadınız. Bu yorumların sebebi nedir?
Benim oyunculuğumla ilgili kanıtlayacak bir şeyim yok. 20'ye yakın filmim var. Bunların 10 tanesi başrol. 3 Maymun ile Cannes'da En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde yarışmışım. Kendimi ispatlayacak bir durumum yok. Robert De Niro bile bir karakteri almak için audition veriyor. Bu işin sonu yok. Ben de 3 Maymun'da 50 kişi arasından seçildim. Başka ilişkilerden dolayı rolü almışım gibi bir durum söz konusu değil. Bu benim ilk filmim değil ki. Bu yorumları iyi niyetli bulmuyorum. Bunları haksızlık olarak görüyorum ama önemsemiyorum.
İSMET HANIM'I OYNAMAK BENİM İÇİN GURUR VERİCİ
Milli şairimizin eşini oynamak nasıl bir duygu?
Mine Çayıroğlu: Dönem işlerinin her zaman başka bir tadı, ruhu olduğuna inanıyorum. Üstelik İstiklal Marşımızı yazan büyük şair Mehmet Akif Ersoy'un hayatının bir dönemine ışık tutan bu projede olmak ve onun eşi İsmet Hanım'ı canlandırmak benim için gurur vericiydi.
Hazırlık sürecinde nasıl çalışmalar yaptınız?
Tarihimize dair okuduğum kitaplar zaten vardı. Fakat hazırlık aşamasında da birkaç kitap okuma şansım oldu. Daha önceden de izlediğim o dönemi işleyen birkaç filmi yeniden detaylı şekilde izledim.
Mehmet Akif'in nasıl bir aile hayatı var?
Mehmet Akif, evine çocuklarına kıymet veren, onları hedefleri fikirleri doğrultusunda destekleyen, ailesine karşı her daim hassas ve anlayışlı biri.
İsmet Hanım'da sizi en çok etkileyen ne oldu?
Eşi Mehmet Akif ile olan iletişimi beni çok etkiledi diyebilirim. Gerektiğinde sözsüz, sadece bir bakışla bile birbirini anlayan bir çift. İsmet Hanım da gösterdiği sevgisiyle, inancıyla ve saygısıyla eşine destek olmuş.
Önemli değerlerimizin anlatıldığı filmde oynamanın ayrı bir sorumluluğu var mı?
Tabii, tarihimize etki etmiş önemli bir karakter Mehmet Akif. Dönem filmi olması itibarıyla da hem söylediklerimizle, hem de hareketlerimizle kapsamlı bir araştırmayı beraberinde getiriyor. Yönetmenimiz Sadullah Şentürk'ün de disiplinli çalışmasıyla bu büyük sorumluluğun altından kalktığımızı düşünüyorum.
İzleyiciye ne vadediyor filminiz?
Milli mücadele ruhumuzu yeniden hissederek çok daha rahat hayat yaşıyorsak o dönem insanlarının maddi ve manevi üstlendikleri büyük sorumluluklar sayesinde olduğunu yeniden hatırlatıyor.
Müzik oyunculukla beraber hayatınızda önemli bir yerde. Yeni çalışmalarınız var mı?
Yakın zamanda Günebakan adlı single çalışmam oldu. Elbette müzikle ilgili çalışmalarımın devamı gelecek. Söz yazmaya ve beste yapmaya devam edeceğim. Hedeflerim arasında yurt içi ve yurt dışı konserleri de var.
EN İYİLER KALIR DİĞERLERİ ÇÖP SEPETİNE!
Mehmet Akif'in okul yıllarında hep birincilikleri var. Siz nasıl bir öğrenciydiniz?
Bütün derslerim zayıftı ama müzik ile resim hep 10 gelirdi. Konservatuvar sınavını ilk 3'te kazandım. Orta 2'ye kadar normal okulu okudum. 1 yıl ara verip konservatuvara girdim. 79'un sonu konservatuvardan da atıldım. Bitirsem ne olacaktı, senfoni orkestralarının birinde çalışıyordum. Sonra müziğe çok sebat ettim. Emek vere vere Yavuz Bingöl olduk.
Pop ve arabesk müziğin çok dinlendiği dönemde türkü albümüyle çıkış yapmak zor olmamış mıydı?
Pop ve arabesk müziğin milyonlar sattığı dönemde türkü albümü yapmak çok büyük riskti. Hiçbir yapımcı türkü albümü yapmaya yanaşmıyordu. Şimdi gençler paraşütle inmeye çalışıyorlar. Bir an önce meşhur olayım derdindeler. Bunu becerenler de var. Dijital dünyadan her şeye ulaşıyorlar. Ama şu ortamda çok fazla sirkülasyon var. Çok insan çıkıyor, bunların da içinden en iyileri kalıyor. Diğerleri müzik tarihinin çöp sepetine gidiyor. Bizim zamanımızda az insan çıkıyordu ama hepsi kalıcı oluyordu. Biz dışa açık yaşıyoruz. Üretme nedenlerimiz bunlar. Bu nedenle gönül kırıklıklarımız çok fazla oluyor.
ÜLKEME HİZMET ETMEK İSTERİM
Bu kadar siyasetin içinde biri olarak siyasete girmeyi düşünmüyor musunuz?
Çok teklif geldi ama o dönemler istemedim. Söylediklerim kimi zaman doğru, kimi zaman yanlış anlaşıldı. O anlarda öfkelenip "Her şeyi bırakayım. Madem bu kadar adım çıktı gidip siyaset yapayım bari" diyorum. Ama bu düşünceler gelip geçiyor. Müzikte ve sinemada daha yapacaklarım var. Onları bir tamamlayayım belki ileride olabilir. Ülkeme hizmet etmek, Bakanlık düzeyinde bir görev yapmak isterim.
Hayatın içinde her alanda siyaset var. Neden sanatçılar bu konuda yorum yaptıklarında çok eleştiriliyorlar?
Sanatçılar kalbi duygularıyla hareket ettikleri için yanlış anlaşılırlar. Ben de onlardan biriyim. Biz hesapsız kitapsız konuşuyoruz. Sanatçılar görüşünü söylemekte özgürdür. Fikirlerini söylemeli ve kimse linç edilmemeli. Bir tahammülsüzlük var. Hükümetle ilgili beğendiğin bir şeyi söylediğinde hemen eleştirmeye kalkıyorlar. İyi olan bir şeyi tabii ki söyleyeceksin. Herkesin bir yandaşı var. Yandaşlık yoldaşlıktan gelmedir. Bir şeyi sevip destekliyorsan yandaş oluyorsun. Sanatçılar bazen siyasetçilerin söylemediklerini de söyleyebilir. Bunlara saygı göstermeliyiz.
DEDE TORUN İLİŞKİSİ BAMBAŞKA
Kızınız Türkü'nün oğlu Aslan'ın dünyaya gelmesiyle aileniz daha da büyüdü. Dede torun ilişkiniz nasıl?
Dede olmak bambaşka bir duygu. Aslan 1.5 yaşına geldi. Bir hafta görmeyince özlüyorum. Çok garip bir duyguymuş. Eskiden torun sevgisi çok farklı derlerdi de inanmazdım ama öyleymiş. Bahtı şansı açık olsun. Torunun olunca her şeyinden esirgiyorsun. Koca bir adamım bu çocuğu nasıl büyütmeliyim, ne demeliyim diye dert ediniyorum. Büyüdüğünde insanlarla nasıl ilişkiler kurmalı diye düşünüyorum. Neyi yanlış, neyi doğru yaparım diye tereddüt ediyorsun. O yüzden dede torun ilişkisi bambaşka oluyor.