Süper Lig'in 23'üncü haftasında Atakaş Hatayspor, sahasında Fenerbahçe ile karşılaştı. Karşılaşma, Fenerbahçe'nin 2 -1 üstünlüğü ile sona erdi. Konuk ekibe galibiyeti getiren golleri 26'ncı dakikada Thiam ile 88'inci dakikada kendi kalesine Billong kaydetti. Hatayspor'un karşılaşmadaki tek golü ise 90'ıncı dakikada Boupendza'dan geldi.
Zorlu geçen mücadelenin ardından spor yazarları sarı lacivertlilerin oyunu değerlendirirken yıldız isme çok önemli uyarılarda bulundular. İşte o yazılar...
GÜRCAN BİLGİÇ - ANLAŞILIR DEĞİL
Tam bir "büyük avcısına" karşı oynadı Fenerbahçe. Sezon başındaki travmaları atlatıp, golcüleri ve pas organizasyonuyla her rakip için tehlike olan Hatayspor karşısında, klasik formüle dönerek oynadılar. Rakibin ritmini bozdular önce.
Önde baskı yaptılar, uzun oynamaya mecbur ettiler, oyun ezberlerini bozdular ve öne geçtiler. Sonrasında ise "tabela maçı" devreye girdi; topu rakibe ver, ikinci bölgede kalabalık kal, atakları merkezden uzak tut. Artık üstün oynamanın bir anlamının kalmadığı periyotta, Erol Bulut hemen tüm oyuncularına defansif aksiyonlar emretmişti.
Gustavo'nun sakatlanıp çıkması, ikinci yarıda "pas aklını" da saha dışına gönderdi zaten. Mücadele ön planda, "üç puanı al" tek amaçtı. Mert Hakan'ın topla yaptığı kayıplar ve yanlış tercihler bir tarafa, Riberio'ya yaptığı baskı ile merkezi kapatması da vardı. İki kötü, bir iyi anlayacağınız.
Ön tarafta topu tutamayan Fenerbahçe'nin üstüne müthiş bir baskı ile geldi Hatay takımı. Mesut Özil'in sahaya adım atması, Fenerbahçe oyuncuları için, "Hadi öne çıkın" mesajı olmalıydı ama panikteydiler. Kaleci Altay'ın üst üste net kurtarışları ile ayakta durdular bir süre. Ozan Tufan'ın olağanüstü direnişi diğer oyuncuları da tetikler gibi oldu.
Kalitesine inanan bir takımın böylesine ezilmesi, korkması, ürkmesi anlaşılır gibi değil. Üst üste kazanılan maçlara rağmen hala güven problemi yaşıyorlarsa bu da ciddi bir mental sorun.
Oyuna Mesut Özil giriyor, buna rağmen diğerlerinden reaksiyon alamıyorsunuz. Yine duran toplarda rakiplerini seyrettiler. Belki de Gustavo'dan önce–sonra diye ayırmalıyız Fenerbahçe'nin oyun karakterini. Galatasaray derbisi öncesinde, sezon sonu hikayesinde "mucizelerle kazanıldı" denilecek bir maç yaşadılar. Oyun hamlesinde Sadık, Novak gibi mücadeleye katılacaklar yerine, forvet çıkarıp, forvet alan Erol Hoca'nın da ne düşündüğünü öğreneceğim.
EMRE BOL - VERME TOPU RAKİBE
Benim için Fenerbahçeli oyuncuların kalibresini görme maçıydı. Zira Hatay ekibi ligin en flaş takımlarından... Yeniler Szalai ve Osayi'nin çok iyi oynadığı, skora etki ettiği karşılaşmada, "eskilerin" birçoğu beklenen performanstan uzaktı.
Topu rakibe vermek, kalecinden yüksek performans beklemek bir taktiktir elbette... Lakin bu Fenerbahçe'nin öncelikli taktiği olmamalı. Osayi'nin karşında oynayan oyuncunun kart görmeme, oyundan alınmama ihtimali neredeyse hiç yok! Nitekim Hatay'ın Mesut'u ilk yarıyı zor çıkardı!
ARAYAN BULAMIYOR
Mert Hakan'ı zaten arayan bulamıyor da, Ozan kardeşim, sen nereye gittin? Bu adeta yerlerde sürünen performansını yorumlamakta zorlanıyorum. Orta sahada Gustavo'nun sakatlanıp çıkması kabus yaşattı sarı-lacivertlilere... Onun yokluğunda oyun üstünlüğü tamamen Hatayspor'un eline geçti. Tam da o sıralar kaleci Altay'ın inanılmaz kurtarışları maça damgasını vurdu.
Hep söylüyorum; Fenerbahçeli taraftarlar, sadece Altay'ın yıldızlaştığı maçları izlemek istemiyor. Fenerbahçe'nin kalecisi değil, sahadaki oyunu konuşulmalı. Sarı-lacivertliler dün akşamki galibiyet için yatsın, kalksın Altay'a dua etsin. Maçı Erol Bulut değil Altay Bayındır aldı.
İlk sınavına çıkan Mesut Özil, neredeyse ayağına top gelmeden bitirdi karşılaşmayı... Topu rakibe verme taktiği bazen doğru gibi görünse de, çoğu zaman acziyeti ortaya çıkarıyor. Lig yeni başladı Erol hoca. Artık farkını, gücünü ortaya koyan bir Fenerbahçe izlemek istiyorum. Kötü oynayarak sürekli kazanamazsın.
REHA KAPSAL - İSTİKRAR!
F.Bahçe'nin Hatayspor karşısında çıkan 11'ine baktığımızda en teknik oyuncusu Szalai'ydi. F.Bahçe topu Hatayspor'a bırakıp yeri geldiğinde ön alan baskısı yaptı. Yeri geldiğinde de kendi yarı alanında oyunu kabul etti. Ön alan baskısıyla maça başladılar bunu devam ettirememenin en büyük sıkıntısı, birlikte baskı yapma pratiğinin istenilen seviyeye ulaşmaması. Özellikle dakikalar geçtikçe baskı etkisiz kaldı.
İlk yarıda Serdar ile Szalai alan boşaltıp öne çıktığında savunma arkasına atılan toplarda da pozisyon buldu Hatayspor. Üç tane atletik oyuncuyla pozisyon ürettiler. Ön alanda baskı yoksa rakip alan ve zaman bulmuşsa bu topu savunma arkasına rahat geçirir. Burdaki oyun anlayışı da iyi değildi.
Doğru bir savunma yerleşimi olması gerekirdi. Kalesinden alan boşaltarak değil aksine kaleye yaklaşarak savunma yapmalılardı. Sarı-lacivertlilerin, yoğun baskıyı yönlendireceği bölge Hatay sol beki Mesut'un üzerinde olması gerekirdi. Nazım ve Samuel'le ikili oyunu rakibin sol kanadına doğru yoğunlaştırdılar. Buradan çözüm de oluşturup Thiam'la de buldular.
Tabii ki devre arası Gustavo çıktıktan sonra Mert Hakan, Ozan'ın yanına geldi. 4 hücumcuyla da önde oynadılar. Esas buradaki problem topun hücuma nasıl çıkacağıydı. Top öne çıkmadığı gibi basit top kayıpları oldu, oyundan düştüler. İkili mücadeleleri kaybetti, pas yapamadı. Bunu yalnız 3 günde bir maç yapmakla açıklayamayız rakip de aynı maç trafiğinde oynuyor.
Burada Erol hocanın ikinci yarı derinlemesine savunma yapıp bütün hücumcuları oyuna alması doğru değil. Doğru olan kontrollü savunma yapmak. Rakip iyice geri düştüğü için öne çıkan ve sayısal olarak rakip kaleye fazla gelen Hatay vardı. Hatta Lemos alınıp 3'lü savunmayla, top Hatay'dayken 5-4-1 gibi oyunun merkezini ve kenarları kapatıp Hatay'ın hücum zenginliğini akıl üreterek etkisiz hale getirebilirlerdi.
Sahanın çağırdığı oyunlar değil bunlar. F.Bahçe'de saha içinde top yapacak, oyunun yönlendirecek oyuncu profili ve oyuncular da yoktu. F.Bahçe'nin tabii ki G.Saray derbisi öncesi aldığı 3 puan bu kadar kötü oynamışken çok önemli. Ne kadar etkisiz oynayıp 3 puan aldığı maçın tanımını Altay'ın mükemmel performansı anlatıyor.
Maç zaten Hatay ile F.Bahçe arasında değil Hatay ile Altay arasında geçti, özellikle 2. devrede. F.Bahçe, topu rakibe verdi. Yeri geldiğinde oyunu da verirsiniz ama rakibe bu kadar pozisyon vermezsiniz. F.Bahçe'nin ne bireysel ne bölgesel ne de takım halinde iyi savunma yapmadığının göstergesidir.
Sarı-lacivertliler, oyuncu ve günlük performans odaklı takım kuruyor. Tabii ki sonuç almak da böyle sağlanıyor. Bu doğaçlama oyunla kazanabilirsiniz nitekim de Hatay maçı bunun son örneği. Ama F.Bahçe için en büyük sıkıntı istikrar oluşmaması. Güçlü sürdürülebilir oyunun da istikrara ihtiyacı vardır.