EMRE BOL - MERHABA AVRUPA
Fenerbahçe'yi izlerken hep aklımda şu soru var. Bu kadar ofansif oynayan, orta sahayı neredeyse hiç oyalanmadan geçiş oyunuyla geçen, göze hoş gelen bu futbol Fenerbahçe'yi nereye götürür?
İlk maçtan gördük ki Austria Wien takımı Fenerbahçe'nin ayarında değil. Zaten sarı- lacivertliler adeta kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı rakiple.
İrfan Can gerçekten çok yetenekli bir oyuncu. Onun futbolculuk yeteneklerine söyleyecek bir şey yok. Ancak Jorge Jesus'un hızlı oynayan Fenerbahçe'sinde ne kadar şans bulabilir merak ediyorum.
Takım hızlı, oyuncu yavaş ya da tam tersi olduğunda bu durum sistemsel sıkıntılara yol açıyor. Aslında bu durum Serdar Dursun için de geçerli. Bu yüzden iki oyuncunun da ilerleyen haftalarda Jorge Jesus'un son çaresi olacağını düşünüyorum.
Dedik ya Fenerbahçe'nin 2. ve 3. bölgesinde oynayanlar hem çok hızlı hem de hızlı top çeviriyor. Bu durum rakiplerin müdahale etmesini zorlaştırıyor. Edip geç kalsan kartla karşı karşıya kalmak muhtemel.
Dün Crespo'yu çok beğendim. Gerçekten çıldırtıcı bir oyuncu. Yapıştı mı topu almadan bırakmıyor. Rakip için inanılmaz rahatsız edici bir durum bu. Bu sezon da geçen yıl olduğu gibi en çok konuşacağımız isimlerin başında geliyor.
Fenerbahçe'nin geniş kadrosunun Avrupa Ligi'nde devam etmesi önemliydi. Zira bu iyi kadro çok rahatlıkla 2-3 kulvarı kaldırabilecek kapasitede. Dün gecenin kazanımı sadece maç değildi. 2 gol 1 asist yapan İrfan Can ve sakatlıktan çıkıp harika bir golle geri dönen Mert Hakan'ın formu sevindiriciydi.
GÜRCAN BİLGİÇ - ÖNCE HAYAL ETTİRİYOR
Jorge Jesus her maç bizlere yeni bir mesaj veriyor. Hani, yapay zekaya doneleri verip, "Bana bir resim yap" diyorlar ya, Portekizli "Kurt" da her karşılaşmada geleceğin resmi için bir renk ortaya atıyor. Kanatları kullanmak, direkt oynamaya çalışmak, orta sahayı sadece top rakipteyken kullanmak, üçlü veya beşli veya dörtlü oynamak…
Bildiklerini zamana yaymadan, maç maç deniyor takımın üstünde. Dün de ilk 45'te stoperlerin ceza sahasına yaklaştığını, pas veya şut seçeneği olduklarını gördük.
Sakatlık arası verip, "Biz de burdayız" dedi; İrfan Can kahveci ile Mert Hakan… İrfan'ın soldan uzak köşeye deneyip, yapamadığını, Mert Hakan sağ çaprazdan skora yazdı. Kopya gollerin peşine düşmüş, iki önemli silah…
Lemos, Tabakovic karşısında zorlanırken, Peres defansif – ofansif bir stoperin neler yapabileceğini gösteriyordu. Yine de Crespo ile İsmail merkezinin top rakibe geçtikten sonra aldıkları pozisyon ve yardımlaşmaları bu güzel gecenin anahtar performansı…
Sert rotasyonlara rağmen, giren ve çıkanın birbirini aratmadığı, oynadıkları oyundan zevk alan ve birbirlerine destek olan bir takım oluşturdu Jesus. Her oyuncunun birbirine saygısı var. Sahada arkadaşının hatasını kapatmak için koşuyorlar.
Kazanmanın formülü, esasından bu kimyada…
Bir de hem Trabzonspor hem de dünkü maçı yöneten hakemlerin faul vermeden devam ettirdikleri pozisyonlara bakalım. Kendilerini bırakıp, hakeme bakanlar hep "bizimkiler" oldu. Umarım Sabri Çelik de hakemlerine bu oyunun yere düşerek oynanmadığını hatırlatır.