HEYECAN FIRTINASI - İLKER YAĞCIOĞLU
Dün gece Trabzon'da tam anlamıyla bir heyecan fırtınası izledik. Trabzonspor maça beklenildiği gibi baskılı başladı. Fenerbahçe geriden oyun kurarken baskıyla toplar kazandılar ve kaptıkları toplarla da ilk 15 dakikada çok etkili gelen bir Trabzon izledik. Sonrasında Mourinho'nun kenardan gelen uyarısıyla Fenerbahçe uzun toplarla oynamaya başladı ve Trabzon orta sahasını çabuk geçip Trabzon baskısını kırdı. Bu anlarda da oyunu lehine çevirdi.
Son derece güzel bir kontratakla da aradığı golü buldu. 2. yarının başında Trabzonspor'un baskısıyla karşılaşan Fenerbahçe 2 penaltıyla yenik duruma düştü. İlk penaltı, penaltı değildi.
Sonrasında yine beraberliği yakalayan Fenerbahçe'nin bu sefer maçı kazanmaya yakın olan taraf olduğunu gördük.
Kalan dakikalarda Fenerbahçeli oyuncuların çabası meyvesini verdi ve son dakikalarda gelen golle Fenerbahçe çok önemli bir deplasman galibiyetine imza atmış oldu. Aslında bu maçta oyundan çok hakem ön plana çıktı. Özellikle VAR hakemi çağırdığı ve çağırmadığı pozisyonlarla Fenerbahçe'nin tepkisini çekti. Bu maç daha çok konuşulur.
SEÇİM SİZİN - ULAŞ ÖZDEMİR
Maçı yazmayacağım çünkü sahada futbolu öldüren bir hakem vardı! Bu yüzden bu yazıyı okuyan herkese sesleniyorum: Artık yumuşak sözcükler ve dolaylı anlatımları geride bırakıyoruz.
Gerçeklerle tüm keskinliğiyle yüzleşmenin vakti geldi. Bu düzende, kayıtsız kalanların ve gözlerini gerçeklere kapatanların yeri yok.
Bunu netleştirelim: Şu anki sorunların çözümü, cesurca harekete geçmekten ve şartlar ne olursa olsun doğruları savunmaktan geçiyor. Son olaylar buna canlı bir örnek: MHK tarafından bu maça atanan genç ve 'güzel' hakem resmen Trabzonspor'u sahada katletti.
Golden önce uyduruk bir faul düdüğü çalarak VAR'ın müdahalesinin önüne geçen bu genç ve 'güzel' hakem, iki penaltıyı da VAR'dan vererek durumu daha da kaotik hale getirdi.
Trabzonspor'un yediği ikinci golde bariz bir faul olmasına rağmen düdük çalmadı.
Bu kadar maçın önüne geçen hakemin asıl mesleği nedir bilmiyorum ama bir an önce o mesleğe geri dönmesi gerekiyor. TFF Başkanı Hacıosmanoğlu da 'adalet' söylemleriyle artık inandırıcılığını yitirdi. İşte bu noktada, herkese şu soruyu soruyorum: Nerede duruyorsunuz? Sessiz kalarak bu bozuk düzenin parçası mı olacaksınız, yoksa gerçeği savunmak için sesinizi yükseltmeye cesaret mi edeceksiniz?
Artık suskunluğun arkasına saklanmak, kayıtsız kalmak gibi bir lüksümüz yok. Her kim bu sözleri yetersiz buluyorsa, daha fazlasına hazırlanmalı. Her şeyin açıkça söylendiği, yüzeyde kalan mazeretlerin çıplak gerçeklerle yerle bir olduğu dönem başlıyor. Sözlerim sert gelebilir, ama hakikat yumuşatılmaz; o keskindir ve o keskinlik, ancak bu yanılsamalarla dolu dünyayı uyandırabilir.
NE MAÇ AMA - GÜRCAN BİLGİÇ
Muhtemelen bu sezona damga vuracak maçı izledik. Bu kez sahadaki ve VAR'daki hakemlerin kararlarıyla çok "gürültü" çıkacak. Ama nihayetinde "şampiyonluk" maçı izledik. Vazgeçmeyen, isteyen, risk alan, Fenerbahçe takımının karşısında, bu 90 dakikayı "sezonu kurtarma" maçı olarak belirleyen; oynayan Trabzonspor. Son saniyeye kadar heyecanı içinde taşıyan, kaçan golleriyle iki takımın da hak ettiği müthiş bir mücadele de vardı karşımızda. İki teknik adam "beraberlik" kelimesini sarf etmeden, lige damga vurmanın peşinde çıkardılar takımlarını. İlk 20'de Trabzonspor "gerçekten" fırtınaydı. Beşinci dakika bittiğinde üç gol kaçırmışlardı. Baskının eğip-büktüğü Fenerbahçe karşısında, tribünlerine bir an bile oturma izni vermediler. Bir golleri "şaşırtıcı" faul kararıyla "güme" gitti. Sonrasında top da, oyunun kararı da Fenerbahçe'nin eline geçti. Ancak karşılarında üst düzey mücadele eden, koşan bir rakip buldular. Kritik noktada öne geçtiler.
Sonrasında maç VAR ile Fenerbahçe'nin arasında, 26 yaşında böyle bir maçın sorumluluğu verilen Oğuzhan Çakır'ın hükümlerine saklanarak oynanmaya başladı. Olmayan penaltıdan beraberlik geldi, iki dakika sonra yine penaltı ve suyun akışı değişti. Tabela daha beraberlikteyken Mourinho çift santrafora geçti. Hamleleriyle "verimsizleri" kenara alıp, ön tarafa "nefes" verdi. Tadic'in "resitali", Dzeko'nun aklı, En-Nesyri'nin enerjisi ile önce beraberlik geldi, galibiyet golü "geliyorum" dedi. Arda Kardeşlerin ardından, Banza'nın topu elle uzaklaştırmasını "görmeyip", dokunmadan penaltı "icat eden" Atilla Karaoğlan da "yapının" tozlu raflarına gider gibi. Hakem kararlarına rağmen ellerinden geleni yapan iki takım oyuncularına da helal olsun. Ne maç oldu ama...
POZİSYONLAR İRDELENMELİ - İSKENDER GÜNEN
Trabzonspor'un sorunlu bölgesi orta alan. Çünkü rakibi karşılama, mücadele gücü yüksek ve de rakipten top alma konusunda sorun yok. Fakat top Trabzonspor'a geçtiği zaman Bakasetas ve Hamsik gibi oyunculara gereksinim duyuluyor.
Yenilen ilk golde En-Nesyri'nin kenardan getirdiği topta en büyük hata Eren'indi.
2-1'den sonra rakip alanda daha fazla topa sahip olmak gerekirdi.
Yalnız 2. golden önce İrfan Can'ın ceza sahası içeresinde yaptığı hareket bana göre faulle değerlendirilmeliydi.
Her zaman belirttiğimiz gibi; VAR'ın devreye girdiği ya da bir başka şekilde VAR'ın olduğu bir yerde ne yazık ki, kişiye ve takıma göre pozisyonları değerlendiriyoruz.
Bu da güven ortamının bir türlü oluşturulamamasının en büyük nedeni. İlk yarı kornerden gelen Okay'ın attığı gol, faul değerlendiği pozisyon ve Trabzonspor'un yediği ikinci golden önceki pozisyonların irdelenmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.
KINA YAKSINLAR - MUSTAFA ÇULCU
Trabzonspor ilk 20 dakika önde bastı, Vişça zerinden Mert Müldür'ün kanadını iyi işledi. İkisi çok net olmak üzere pozisyonlar buldu. Fenerbahçe 20'den sonra öne çıkmaya, etkili olmaya başladı. Trabzonspor'da basit top kayıpları başlayınca Fenerbahçe, üçüncü bölgede etkili oldu. En-Neysri ilk 11'de başlayınca arzu ve yüksek enerjisini oyuna yansıttı. Vişça üzerinden hücum yoğunluğunda kaptırılan top pahalıya mal oldu Fenerbahçe'nin çalışılmış derslik golü geldi. Eren Elmalı'nın pozisyon hatasını Fred golü atarak değerlendirdi. İkinci yarıda goller, penaltılar, fauller, çekişmeli, didişmeli oyun kötü ve yetersiz hakemlik her şey vardı. Oğuzhan Çakır atletik ve sahaya yakışıyor. Ancak çok genç çok deneyimsiz ve çok acemi. MHK'ya yazıklar olsun böyle yetişmekte olan bir genç hakemi bu cenderenin içine attığı için. Bu iş bilmezliktir... Oyuna iyi başladı. İkili eşleşmelerde oyuncuları sözel ikazları yerindeydi. 12 dakika içinde Ozan arka arkaya 3 faul yapınca üçüncüde çıkan sarı kart yerinde ve doğruydu. Trabzonspor'un 37'de kornerden gelen topta Okay ile attığı iptal edilen gol öncesi Okay ile Mert karşılıklı temas halinde, pozisyonda faul yok ama acemi hakem acele edip faul çalınca VAR da auta çıktı, gol de badem oldu gitti.
Hakem bu dakikadan itibaren sahada yoktu. Maçı VAR yönetmeye başladı. O'da berbattı... 52'de Okay topa vurdu geç kalan Djiku rakip Okay'ın ayağına vurdu, pozisyon penaltı ancak hakem tespit edemedi. VAR müdahalesi ile doğru penaltı geldi. 59'da Banza öncelik almış top onun kontrolünde... Çağlar'ın kontrolsüz hareketi net penaltı hakem yine görüyor ama veremiyor, VAR devreye girdi doğru penaltı geldi. Burada Çağlar'a sarı kart eksik kaldı. Mourinho'nun penaltı pozisyonlarında VAR'da izlemelerde gösterdiği tepkilere 4. hakemin ve hakemin duyarsızlığı asla kabul edilemez. 74'de Fenerbahçe'nin golü öncesi İrfan Can rakibi Eren'e yaptığı faul ama hakem devam diyor, Dzeko'yla beraberlik golü geliyor. 84'te TV görüntülerine göre hava topunda Banza'nın sol kol açık yukarıda havada top eline vuruyor görünüyor, pozisyon penaltı olmalı ama hakemden ve VAR'dan devam kararı geldi. Şaşkınlık içindeyim. İki VAR müdahalesinde kaybolan süre 13 dakika ama maça 12 dakika ilave edildi. Maç bitti ise şükredelim... Hakem adına içim acıdı çok üzüldüm. Rezalet yönetim, kararlar, kartlar hangi birini yazacağımı şaşırdım. Futbolumuzu provoke eden bu hakemlik rezaletine ortam hazırlayanlar, çanak tutanlar, şimdi kına yaksın...
FUTBOL: 100 HAKEM: SIFIR (0) - ZEKİ UZUNDURUKAN
Derbiden önce A Spor'daki yayınımda 'İnşallah hakemi konuştuğumuz bir maç olmaz' demiştim. Demez olaydım! Ben bu rezalet ötesi hakemi konuşarak başlamak istiyorum... Hakem, ilk yarıda Trabzonspor'un buz gibi golünü vermedi. Gol oğlu golünü vermedi. Be acemi hakem, bekle pozisyon sonlansın, sonra düdük mü çalacaksın, puan mı çalacaksın, alan teri mi çalacaksın... Sonrasında karar verirsin. Sen faul olmayan pozisyonda düdük çalıyorsun ve Trabzonspor'un alın terini çalıyorsun!
Senin acemi düdüğün yüzünden VAR da devreye giremiyor. Gitti Trabzonspor'un golü... Ne kadar kolay değil mi, golü iptal etmek, alın terini çalmak... Senin acemiliğin ya da uyanıklığın nelere mal oldu bir bak izle... Neden böyle düşünmek zorunda bırakıyorsun beni... Çünkü böyle hata olmaz! Bu nasıl faul arkadaş! Bu nasıl faul Oğuzhan Çakır!
VAR olmasa Trabzonspor'un iki net penaltısını da vermeyecektin! Penaltı pozisyonlarını görüyorsun ve vermiyorsun! VAR uyarısı ile penaltıları verdin! Madem faul konusunda bu kadar hassassın ey hakem! Fenerbahçe'nin ikinci golünden önce de bir faul olmalıydı. Sen kolay fauller veriyorsun ya... Orada neden vermedin! Sen, nizami bir golü iptal eden hakem olarak anılacaksın artık! Senin büyük hakem olma şansın yok artık! Kendi kendini bitirdin! Sen git atletizm yap... Ne yaparsan yap ama futbol sahalarından uzak dur!
Maça gelecek olursak, muhteşem bir derbi izledik. Muazzam kurtarışlar yapan iki kaleci vardı sahada! Futbolcular yürekleri ile savaştılar. Fenerbahçe de Trabzonspor da çok ter akıttı. Yürekli futbol oynadı iki takım da... Kaybedene yazık olacak bir derbiydi. Ve kaybeden Trabzonspor oldu! Ama bazen kaybeden takımlar alkışlanır! Ben Trabzonspor'u ayakta alkışlıyorum! Helal olsun! Fenerbahçe'yi de tebrik ediyorum!
3. golden sonra Mourinho'nun sevinci görülmeye değerdi! Mourinho, bu derbi zaferi ile şampiyonluğa inandığını gösterdi! Hakem Oğuzhan Çakır'a sıfır (0) veriyorum! Sahadaki futbolcuların hepsine ise pekiyi notunu gönderiyorum! Trabzonspor taraftarına da kocaman bir alkış gönderiyorum! Maçtan hemen önce dünyanın en güzel tribün fotoğrafını verdiler! Ellerine, emeklerine, yüreklerine sağlık!
DÜELLO - REHA KAPSAL
Trabzonspor çıkış peşinde ve kötü giden sezonda kendini taraftarlarına affettirme derdindeydi, Fenerbahçe ise şampiyonluk yarışından kopmamak için bir eşik maçı görüyordu bu karşılaşmayı... Sonuçta iki takımın derdi ayrı ama düşünceleri aynı, tek hedef 3 puan. Trabzonspor oyuna baskın başladı İlk 15 dakikada pozisyonlarda buldu gole çeviremedi, sonraki bölümde F.Bahçe hem oyunu hem de topun kontrolü eline aldı. Bu oyun dengesizliğinde sarı lacivertliler; En-Nesyri ve Fred iş birliği ile golü bulup ilk yarıyı önde bitirdi. İkinci yarıya F.Bahçe iyi başladı ilk 10 dakikada üç tane net gol pozisyonu buldu ama Uğurcan kurtarışlarıyla takımını oyunda tuttu.
Böyle bir maça tecrübesiz ve yeterliliği tartışılacak bir hakemi vermek çok yanlıştı. Çünkü VAR olmasa Trabzonspor'un iki penaltısı verilmeyecekti. İşin tuhafı Oğuzhan Çakır ilk yarıda Okay'ın attığı net golde aksiyon tamamlanmadan erken düdük çaldı. Kendi dahil kimse anlamadı. Bu maç için konuşulan iki hakemden biri Kadir Sağlam'dı. Diğeri zaten olmaz idi ama ne hikmetse piyangodan çıkar gibi Oğuzhan Çakır'a verildi. Tabii buradaki en büyük etken genç oluşu... Olsun da ama yeterliliği de olsun... En önemlisi bu maç ikinci yarı kontrolünden çıktı. Böyle maçın ne taktiği ne oyun planı ne 11'ler ne değişiklikler... Konuşulacak konular değil, en büyük hata atamayı yapanlar. Zaten ikinci yarı orta sahaların bay-pas edildiği, her iki takım için bir düelloya dönen bir maç oynandı. Ortaya çıkan skorun iki takıma da yaramadığı, galip gelmek için her türlü risklerin alındığı bölümde; Fenerbahçe son dakikada bulduğu golle bu düellonun kazananı oldu.
PSİKOLOJİK LİDER! - EMRE BOL
Hiç kimse kusura bakmasın; sonradan yazacağımı baştan söyleyim. İki penaltı kararı da doğruydu. Siz, "paralı askerlerin" ne dediğine bakmayın! Trabzonspor takımını bu sezon ilk kez böyle istekli gördüm. Umarım bundan sonra da aynı performansı gösterebilirler! Zira sıkıntılı bir süreçten geçiyorlar. Bazen Mourinho'ya şaşırıyorum. Ya Mert Müldür'ü hangi bek pozisyona koysan, rakip oradan hücum ediyor! Neden acaba? Bu sorunun cevabını bulduğunda; zorunluluk dışında Mert'e formayı vermeyeceksin.
Fenerbahçe ikinci kez rakibine bu kadar çok gol şansı verdi. Bekleyerek oynarsan zaten bu durum kaçınılmaz oluyor. Hakemin görmediği VAR'a gidip verdiği iki penaltı varken; Fenerbahçe'nin penaltısını neden vermediğini hatta neden VAR'a bile gitmeye gerek görmediğini anlayamadım! Mourinho ve Fenerbahçe yönetimi şunu bilmeli: Rakipler sana başka, diğerlerine başka oynuyor. Sende sahada bambaşka bir oyun ortaya koyacaksın. Arkada bekleyip bu kadar pozisyon vermek Fenerbahçe takımına yakışmadı. Biraz daha agresif oynayarak kazanmak için gerekli skoru çok önceden alabilirdi. Bu kez hakemin değil; Fenerbahçe'nin dediği oldu. Demek ki hakem yeniliyormuş! Mourinho bundan sonra takımın gücünün farkına varmalı. Rakibe göre oynamalı. Bırak takımı zaten kazanır!
GENÇ BİR HAKEMİ KAYBETTİK - AHMET ÇAKAR
Türk hakemliğinin dibe vurduğu, rezil olduğu, VAR hakeminin alenen taraf tuttuğu, belki mikrofon yoluyla VAR hakeminin orta hakeme baskı uyguladığı rezil bir lig izliyoruz. Çok ama çok uzun yıllardır bu kadar fazla hakem hatasının böyle büyük bir rezilliğin yaşandığını görmedim. İlk yarıda Trabzonspor bir gol atıyor, bal gibi gol! Bir korner atışında Trabzonsporlu Okay ile F.Bahçeli Mert birbirlerini itip çekiyorlar. Okay, Mert'ten sıyrılıp kafayı vurup golü yapıyor. Hakem, golü beklemeden düdüğü çalıyor. Düdüğü erken çaldığı için VAR müdahale edemiyor ve Trabzonspor'un hakkı yeniyor. Hemen ardından da F.Bahçe Fred ile golü bulup soyunma odasına 1-0 önde giriyor.
İkinci yarıya başlıyoruz… Trabzon lehine verilen bir penaltı var. Tartışılır. Djiku ayağını uzatıyor, ayaklarda temas var ama Djiku yere basıyor. VAR hakemi orta hakemi davet ediyor, belki de baskı uygulayıp tartışılır bir penaltı verdiriyor. Hemen ardından VAR daveti ile gelen bir penaltı daha var ki burada da orta hakem hatalı. Karar mutlak penaltı olmalıydı. VAR hakeminin müdahalesine hiç gerek yoktu. Çağlar'ın, net şekilde Banza'ya temaslı müdahalesi var. İşte bundan sonra şeytanlık, kepazelik ve korkunç soru işareti devreye giriyor. Bitime 10 dakika kala bir korner atışında Trabzonsporlu Banza kolunu kaldırıp Çağlar topa vuracakken eli ile temas ediyor. Tartışmasız penaltı. Hakem görmüyor, VAR davet etmiyor ve bu sefer de F.Bahçe'nin penaltısı güme gidiyor. Hakemleri gençleştirelim diyorsunuz; dün geceki Oğuzhan Çakır'ı kaybettik. Kaşarlaşmış hakemleri tasfiye edelim diyorsunuz, VAR'daki tecrübeli hakem, Türkiye'nin 2 numarası. Alenen bile isteye manipüle ediyor. Türk hakemliğinin içine edilmiş durumda. Çürümüşler, kangren olmuşlar ve maalesef kısa zamanda yapılacak bir şey görünmüyor.
AGRESİF OYNADI - ÖMER ÜRÜNDÜL
Dün gece Trabzon'da müthiş mücadele, maça damga vuran hakem ve VAR kararlarıyla ilginç bir maç izledik. Fenerbahçe ilk 15 dakikayı çok sıkıntılı geçirdi. Karşısında beklendiği gibi motive, hırslı ve agresif pres yapan bir rakip vardı. Sonra denge kuruldu ve F.Bahçe, En-Nesyri'nin mükemmel asistinde Fred'le skor avantajı yakaladı. İkinci devre yine Trabzon'un baskısıyla başladı. Sonra skandal bir VAR kararı geldi ve penaltıdan skor eşitlendi. Seyircisiyle birlikte Trabzon hücum girişimlerine devam etti, ardından ikinci penaltı golü geldi. Burada VAR'ın inceleme istemesi doğruydu.
Sonra Mourinho hamlelere başladı, girenler doğruydu. Ama yürüyen Tadic'le formsuz Fred'i sahada tutarak ve çift santrfora dönerek rakibe aslında avantajlı bir ortam sundu. Sınırsız enerji harcayan Trabzonlu futbolcuların yorulmasıyla F.Bahçe yoğun bir baskı kurdu. Önce beraberliği buldu, sonra da uzatmanın son dakikasında Amrabat'la çok önemli 3 puanın sahibi oldu. Trabzonspor, sınırsız enerjiyle elinden geleni yaptı. Aynı uzun süre 10 kişi oynadıkları Beşiktaş maçı gibi. Uğurcan yine çok başarılı performans gösterdi. Benim en çok sevindiğim özel bir konu var, o da Trabzon seyircisinin hiçbir şekilde en ufak taşkınlık yapmadan maçı izlemeleriydi. Bütün temennim bu şekilde devam etmeleriydi. Oğuzhan Çakır'ın, Okay'ın kafa vuruşu öncesi çaldığı düdük yanlıştı. İkinci VAR skandalı da Trabzonspor ceza alanındaki pozisyonda incelenme istememesiydi.