Rıdvan Dilmen: Özbek'in 'Terim' kıyağı
Çok iyi hazırlanan bir Galatasaray ve hazırlanmayan Trabzonspor vardı. Burada Trabzonspor çok kötü desek, Galatasaray'ın coşkusuna yazık olur. İlk yarı tek taraflı bir maç oldu. Belki de Türk Telekom Stadı'nda en mahkum oynayan takımdı Trabzonspor. Mazisine ve cv'sine yakışmayacak bir oyundu Trabzonspor için ama bunu oraya götüren Galatasaray'dı.
Son yıllardaki nadir maçlardan biriydi izlediğim.
İlk yarıda gol geliyorum diyordu. Eğer ilk yarı 1-0 bittiyse bu tamamen Galatasaraylı oyuncuların kaçırdığı goller veya beceriksizliktendi. Trabzonspor son yıllardaki en kötü oyunlardan birini oynadı.
Galatasaray top kendisindeyken de rakipteyken de çok iyi oynadı. Trabzonspor'a 5-6 pas yaptırmadı hem de öndeyken. Hem topu rakipten çabuk kazandılar hem de atağa hızlı çıktılar.
Dursun beyin giderayak yaptığı en iyi şey Fatih Terim'i getirmekti. Çünkü takımlarını son viraja coşkulu sokan, oynatan bir teknik adamdır.
Erman Toroğlu: Laubali olmayacaksın
İlk 45 dakikada bu seneki en iyi Galatasaray'ı seyrettim.
Sebebi de şuydu.
Ne defansı ihmal ettiler ne de hücumu.
İkisini de aynı oranda yaptılar.
Topu kim kaptırırsa kaptırsın 10 kişi birden defans yapıyorlardı.
Topu kaptıklarında da bütün takım açılıyor, hücuma katkı sağlıyordu.
Şunu düşündüm Galatasaray aynı tempoyu ikinci yarı götürebilir mi?
Nitekim ikinci yarı 2. golü bulana kadar biraz teklediler. Bu arada Trabzonspor da beraberliği sağlamak için açılınca maç bir 15 dakika Rus ruletine döndü.
Birinden biri gol atacaktı. Ama bu Trabzonspor hücuma kalkınca Galatasaray'ın lehine gelişecekti.
Nitekim öyle oldu.
Galatasaray takım olmaya başlamış.
Sezon başındaki o maçları kazandığı zaman bile takım olarak oynamıyorlardı. Kopuk kopuk oynuyorlardı.