12 Eylül döneminin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, İstanbul'da 90 yaşında yaşamını yitirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren de 9 Mayıs'ta Ankara'da tedavi gördüğü GATA'da hayatını kaybetmişti. Evren'in vefatının ardından Şahinkaya, 12 Eylül davasının hayatta kalan son sanığıydı.
1943'da Harp Okulu'nu bitirdi. 1957'de Harp Akademisi'ni bitirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde çeşitli kademelerde görev yaptıktan sonra 1965-1969 yılları arasında Tuğgeneral, 1969-1973 yılları arasında Tümgeneral, 1973-1977 yılları arasında Korgeneral, 1977-1983 yılları arasında Orgeneral rütbesiyle hizmet gördü.
12 Eylül 1980'de içinde bulunduğu cuntanın gerçekleştirdiği darbeden sonra, aynı zamanda Milli Güvenlik Konseyi Üyeliği görevini de yürüttü. 6 Aralık 1983 tarihinde kendi isteği ile emekli oldu.
'Dünyanın en zengin 50 generalinden biri'
Tahsin Şahinkaya askerliği kadar serveti ile de tartışma konusu oldu. 20 milyar dolar olarak tarif edilen serveti ile Time dergisi tarafından dünyanın en zengin 50 generalinden biri olarak gösterilmiştir.
Şahinkaya'nın servetine ilişkin iddialar 1980 darbesi öncesine dayanıyor. İlk defa 19 Mart 1976'da, Northrop uçak şirketi, askeri uçak alımları için arasında Türkiye'nin de olduğu ülkelerde bazı yetkililere rüşvet verdiğini açıkladı. Yapılan açıklama dünyada deprem etkisi yaptı. Pek çok ülkede hükümetlerin başını yiyen bir skandala dönüştü. Bir tek Türkiye'de olayın üzerine gidilmedi.
1986 yılında Amerikan Kongresi'nde hakkında soruşturma açılan General Dynamics Şirketi'nin eski Başkan Yardımcısı Veliotis, Türkiye'ye 23 milyon dolar rüşvet verildiğini itiraf etti. Açıklama Türkiye'de geniş yankı buldu.
İddiaların hedefinde 1980 öncesinin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya bulunuyordu. Meclis'e araştırma önergesi verildi. Kurulan araştırma komisyonunda, Anayasa'nın geçici 15'inci maddesindeki hüküm sebebi ile ANAP ve bağımsız milletvekillerinin oylarıyla talep reddedildi.
12 Eylül davasının son tanığıydı.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Haziran 2014'te verdiği kararda, Evren ve Şahinkaya'nın 21 Aralık 1979'da dönemin Başbakanı'na verdikleri muhtırayla Anayasa'yı ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunu işledikleri...
12 Eylül 1980'de de cebren Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men suçunu işledikleri gerekçesiyle "ağırlaştırılmış müebbet" hapis cezasına çarptırılmasına hükmetmişti.
Sanıklar hakkında, zincirleme suç maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiğini belirten mahkeme heyeti, sanıkların duruşmadaki tavır ve hareketleri ile dosya kapsamı ele alınarak, takdiri indirimle bu cezanın "müebbet hapse" çevrildiğini kaydetmişti.
Evren ve Şahinkaya'nın avukatları, kararı temyiz etmişti.Şahinkaya'nın ölümünün ardından, Yargıtay aşamasındaki 12 Eylül davası da düşecek.