Ülkemizde turizm denince akla Akdeniz ve Güney Ege sahilleri gelse de tatil yapılabilecek adaların hepsi Marmara ve Kuzey Ege’de bulunuyor. Bozcaada rüzgârıyla ve şaraplarıyla, Gökçeada tarihiyle ve kültürüyle, Marmara Adası sakin ve mütevazı haliyle, Avşa ise sazlı cazlı gümbür gümbür havasıyla öne çıkıyor. Rotamız sadece adalarla sınırlı değil elbette. Sırasıyla Bozcaada, Troya, Çanakkale, Gelibolu, Gökçeada, Erdek, Kapıdağ Yarımadası, Avşa Adası ve Marmara Adası’ndayız.
Bozcaada
Adalar genelde ilk görüşte güzelliğini belli etmeyen, ama ayak bastıktan sonra hiç bitmeyecek bir aşkla bağlandığınız yerlerdir. İlk bakışta insanı saran sıcak bir havaları yoktur. Önce hep boz ve terkedilmiş bir görüntü karşılar sizi. Bozcaada da durum farklı değil. Ama bu görünüşe aldanmayın. Çünkü bu boz görüntünün arkasında uçsuz bucaksız bağlar, pırıl pırıl deniz, küçük koylar, kekik kokulu tepeler, lezzetli şaraplar ve yemekler olduğunu unutmayın. Adada uzun süre Rumlar yaşamış. Bu dönemden kalan evler sıra sıra. Adanın yüzölçümünün üçte birini bağlar kaplıyormuş. Bağcılık ve şarapçılık Bozcaada için sadece ekonomik faaliyet olmasının ötesinde bir yaşam biçimi. Pek çok koyu denize girmeye müsait. En meşhuru; Ayazma Plajı. Adada ne kadar kuvvetli rüzgâr esse de burası dingin. Göztepe, adanın en yüksek tepesi. Size ada üzerinde olduğunuzu anlatacak tek manzaraya sahip.
Bozcaada’nın belki de tek sorunu, sıcak günlerde iyi gelse de, hiç eksik olmayan rüzgârı. Ama Bozcaada bunu avantaja da çevirmiş. Bu rüzgârın enerjisinden yararlanmak için elektrik üreten 17 rüzgâr gülü var. Ponente Feneri’nin yanındaki rüzgâr güllerinden sadece biri bile adanın enerji ihtiyacını karşılıyormuş. Burası, yanınızda getirdiğiniz bir ada şarabıyla beraber gündüze son noktayı koymak için gelenek haline gelmiş bir yer. Önünüzde Ege Denizi, yanınızda ihtişamlı rüzgâr gülleri ve bir deniz feneri. Güneşin batışıyla da ayrı bir güzel...