Mütevazı tatilin adresi Marmara Adası
Avşa’dan Marmara Adası’na doğru iyice yaklaşırken bindiğimiz Seyhan Feribotu’nda çalan Barış Manço’ya ait “El salla, el salla” şarkısıyla birlikte, feribottakilerin adaya, adadakilerin feribota el salladıklarını görüyoruz. İnsanın içini kıpırdatan bu olayın 15 yıldır devam eden bir gelenek olduğunu öğrenince şaşırıyoruz. Yolcuların birçoğu burada indikten sonra adanın merkezi olan Marmara’ya doğru yöneliyor feribot. 15 dakika sonra Marmara iskelesindeyiz. Hâlâ “El salla” şarkısı çalıyor. Ve inatla herkes el sallıyor. İskeleden indiğimizde önce meydandaki sağlı sollu asırlık çınar ağaçlarının altına kurulmuş çay bahçelerinde adaçaylarımızı yudumluyoruz. Sıcaktan bunalanlar ve soluklanmak isteyenler için iyi bir seçim burası. Marmara Adası’nın dağlarından toplanmış çay yapraklarından yapılan çay çok farklı. Biraz soluklandıktan sonra adayı turlamaya başlıyoruz. Adanın güney kesiminde ve sahile yakın yerlerde zeytinlikler, bağlar, yükseklerde çamlar ve makiler var. Otomobilimizin camını aralayarak dağlardan gelen kekik kokularını içimize çekiyoruz. Marmara Adası, Marmara Denizi’ndeki adaların en büyüğü. Adanın beş köyü daha bulunuyor. Çınarlı, asırlık çınarları, Saraylar ise mermeri ile ünlü. Mermer ocaklarının yeraldığı köyün yamaçları, uzaktan bakıldığında köstebek yuvasını andırıyor. Adada hiç rutubetin olmaması çıkan bu mermerlerin rutubeti emmesinden kaynaklanıyormuş. Merkeze 15 km uzaklıktaki Asmalı Köyü yeşillikler içindeki görkemli evleri ve sakin yaşamıyla dikkat çekiyor. Topağaç Köyü adanın sebze ambarı gibi. Adada yenen bütün sebzeler buradan geliyor. Gündoğdu Köyü de sakin ve yeşillikler içinde