İlk olarak 1578 yılında ortaya çıkan Roma mezarları tarih meraklılarının ilgisini çekiyor.
Mezar ve yeraltı labirentleri Hristiyan inancına olan sıkı bağlılıklarıyla aziz olarak adlandırılan erken dönem Hristiyan şehitlerinin cesetlerin iskeletleri barındırıyor.
Her iskelet giydirilmiş ve pahalı kıyafetler, taçlar, silahlar ve hatta peruk gibi çeşitli çok değerli objeler ve taşlarla süslenmiş durumda bulunuyor.
Yeraltı mezarlarının azizleri başlıklı bir çalışma yapan sanat tarihçisi Paul Koudounaris bütün Avrupa'yı gezmiş ve bu konuda belge toplamış durumda.
Ortaya çıkan bilgiler, birçok azizin giydirilip insanların ziyaretine açılmasına rağmen, daha giydirilmeyi bekleyen bir çok azizin olduğunu gösteriyor. Bu azizler İnsanlar tarafından yoğun ilgi görüyor.
Koudounaris, bu konuda yazdığı kitabında yeraltı mezarlarının azizleri hakkında bilgi verirken nasıl öldüklerini, bu mezarlara yerleştirilmelerine kimin karar verdiğini ve Avrupa'da bu olgunun neden bu kadar uzun zamandır devam ettiğini tartışıyor.
2000 yıllık gizem Danimarka dünyanın en fazla bataklığı ve bataklık cesedi olan ülkesi. Buradaki cesetler bataklık yosunlarının ürettiği asitler sayesinde 2000 yıldır bozulmadan kalmış.
Bu cesetlerin çoğu Danimarka'da hala bataklık kömürünün kullanıldığı 1800 ila 1960 yılları arasında bulunmuş.
Fakat şu bir gerçek ki o dönemlerde ölülerin çoğu yakılıyordu ve bataklık cesetleri onlardan farklılık gösteriyordu.
Aarhus'taki Moesgaard Müzesi Demir Çağı Avrupa'sına bakımından en iyi müzelerden biridir.
Moesgaard Müzesi'nde sergilenen ve boğazı kesilerek öldürülen Grauballe Adamı müzenin en ilgi gören sergileri arasında.
Tollund Adamı adı verilen bataklık cesedi boynundaki iple bulunmuştu.