ÇIRAKLIK ESERİ: ŞEHZADEBAŞI CAMİ
Fikriyat'ın haberine göre, Mimar Sinan'ın inşaa ettiği camilerin gizemlerini öğrenmeye hazır mısınız? Mimar Sinan'ın İstanbul'daki ilk eseri Şehzade Camisi (1543-1548) olarak kabul edilir. Kanuni Sultan Süleyman'ın, Saruhan Sancak Beyi iken 22 yaşında ölen oğlu Mehmet adına yaptırdığı Şehzadebaşı Camisi, 1543-1548 yılları arasında adını verdiği semtte inşa edildi.
Mimar Sinan "çıraklık eserim" dediği Şehzadebaşı Camisi'nde yarım kubbe sorununu ilk kez ele aldı. 4 yarım kubbeli bir yapı oluşturarak Rönesans mimarlarının rüyasını gerçekleştirdi.
İlk çift eksenli ve simetrik cami olma özelliğini taşıyan kare planlı caminin üzeri, yarım küre biçiminde büyük bir kubbe ile çevresinde 4 yarım kubbeyle örtülerek inşa edildi. Bütün kubbelerin, 4 büyük fil ayağı üzerine oturduğu camide de Mimar Sinan'ın diğer eserlerinde görülen sadelik ve tezyinat göze çarpar.
Şehzadebaşı Camisi'nin büyük dış avlusu altı kapılı inşa edilirken, cümle kapısı duvarının iki yanındaki ikişer şerefeli çift minaresi, yapının en dikkati çeken bölümleri arasında yer alır. Külliye olarak inşa edilen camide ayrıca imaret, medrese, tabhane ve türbeler bulunuyor.
ÇAĞLAR SONRASINA IŞIK TUTAN MEKTUP
1990'lı yıllarda Mimar Sinan'ın 'çıraklık eserim' dediği Şehzadebaşı Camisinin zedelenen kemerleri için restorasyon çalışmaları başlatılmıştı. Camiinin kemerlerindeki sorun, çok sayıda mimarı bir araya getirse de bir karara bağlamamıştı.
Mimarlardan biri incelemeler sırasında caminin kemerlerinde bir oyuk fark etti. Bu oyuktan çıkan cam şişede gizlenmiş mektup bulundu. İncelemeler sonucu mektubun Mimar Sinan tarafından yazıldığı anlaşıldı.
Büyük usta mektubunda, "Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden barının kilit taşı aşındı ve nasıl değiştireceğinizi bilmiyorsunuz" diyordu.
"Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum" diyerek başlıyordu mektup.
Daha sonra taşların nasıl onarılacağını şöyle anlattı: "Her kim bu taş eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse, eski taşın yerine takılacak yeni kilit taşının iki tarafından yağlı iple taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin. Sonra ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin."
Koca Sinan böylece çağlar sonrasına ışık tuttu. Camiyi kurtaran bu mektup şu anda Topkapı Sarayı'nda muhafaza ediliyor.
İSTANBUL'DAKİ EN MUHTEŞEM ESERİ SÜLEYMANİYE
Osmanlı dönemi mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, İstanbul'da meydana gelen yüzün üzerindeki depreme rağmen hiç hasar görmedi.
Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1551-1557 yılları arasında yaptırılan Süleymaniye Camisi'nin yüksekliği 53 metre, 27,5 metre çapında olan büyük kubbesi, tıpkı Ayasofya'da olduğu gibi yarım kubbe ile dayanıklaştırıldı.
Caminin avlusunun 4 köşe noktasında yer alan birbirinden farklı boyutlardaki minarelerden avlunun kuzey bölümünde yer alanları ikişer şerefeli ve 56 metre boyunda inşa edildi. Camiye bitişik olan 76 metre yüksekliğindeki diğer iki minare ise üçer şerefeli yapıldı. Caminin ana kubbe kasnağında Mimar Sinan'ın hesaplarına göre iyi bir aydınlatma sağlamak amacıyla 32 pencere açıldı.
Cami avlusunun çevresinde toplamda 28 revak bulunurken, dikdörtgen bir şema üzerinde kurulan bu avlunun tam ortasında caminin şadırvanı yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman ile eşi Hürrem Sultan'ın türbeleri de yine Süleymaniye Camisi'nin dış avlusunda bulunuyor.
CAMİNİN SIRRI ÇÖZÜLEMEYEN AKUSTİĞİ
Mimar Sinan, camide verilen vaazın duyulması için akustik sistemi üzerinde çalıştı, sesin bir noktadan çıkarak caminin her köşesine eşit şekilde dağılması için çaba gösterdi Oluşturduğu akustik ile camide hoca konuştuktan 3 saniye sonra sesi en sona geliyor. Usta mimar, bu gayeyle Anadolu'da kullanılan turşu küplerinden içi boş 65 tanesini ağızları aşağıya bakar vaziyette ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdi ve küplerin aralarını da yumurtanın akıyla sıvadı.
Bir rivayete göre Mimar Sinan'ın, akustiğin temini için camide nargile içtiğini, durum Kanuni Sultan Süleyman'a şikâyet edilince padişahın hışımla gelip baktığını ve Mimar Sinan'a bunun sebebini sorduğunu, Sinan'ın da "Sultanım, bakınız bunun içerisinde tömbeki yoktur, sadece su vardır. Bu, çektiğim zaman fokurdayan suyun sesinin kubbeye nasıl ulaştığı ve caminin her noktasına eşit vaziyette nasıl dağıldığını temin için yaptığım bir çalışmadır." dediği söylenir.
Süleymaniye Camisi'nin altından nem de gelmiyor. Yapılan araştırmalar Sinan'ın izolit kullanarak bunu bunu başardığı anlaşılıyor.
CAMİDEKİ İS ODALARI
Süleymaniye Camii'nin diğer bir özelliğinin de Mimar Sinan'ın ilk olarak buraya is odası yapmasıdır. Yapıldığı dönemde elektrik olmadığı için cami 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın iki yanına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatıldı. Mimar Sinan, cami içindeki yağ lambalarından çıkan isleri bir bölgeye toplayacak hava akımını hesaplayarak, isleri, caminin ana giriş kapısının üzerinde bir odaya topladı. Bu isler, caminin içerisini çevreleyen tezyinat işlemeleri ve hattatların kullanması için mürekkep yapımında kullanıldı. Bunun sebebi ise, belgelerde bu mürekkep kullanıldığı zaman, herhangi bir akıcı maddenin dökülmesiyle yazılar kaybolmaması. Kaybolması için illa ki o kâğıdın tahrip olması gerekiyor.
Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni yaparken, avizelerde bulunan kandil çanaklarının aralarına devekuşu yumurtaları koydurttu. Kurumuş devekuşu yumurtası insanın duyamadığı akrep, örümcek gibi haşeratı uzak tutan bir koku yaymaktadır.
CEVAHİR MİNARESİ
Evliya Çelebi'den rivayetle caminin yapımının uzaması karşısında mali açıdan sıkıntı çekildiğini düşünen İran Şahı Tahmasb Han, Kanuni Sultan Süleyman'a inşaatın devamı için elmas ve değerli taşlar gönderdi. Kanunu Sultan Süleyman ise kendisini öfkelendiren bu hediyelere cevaben, caminin her taşının bu taşlardan çok daha değerli olduğunu söyleyerek taşları mimarbaşına verdi. Mimarbaşı Sinan da bu taşları, inşa ettiği cami minaresinin taşlarının içine yerleştirdi. Bu minare, bu değerli taşları içinde barındırdığı için "Cevahir Minaresi" diye biliniyor.
SÜLEYMANİYE CAMİSİNİN ÖLÇÜLERİ
Süleymaniye Camii içindeki ölçülerin de ebcet hesabına göre hesapladığı ifade ediliyor. Cami içindeki mesafeler ölçüldüğünde, bütün mesafelerin ebcet hesabı ile "Allah" isminin katları olduğu, minare yüksekliği, kubbe çapı gibi bazı uzunluk ve açılar birbirine orantılandığında "Pi" sayısı ya da dünya ekseninin eğim açısı olan 23 gibi rakamları verdiği söyleniyor.