BATI TRAKYA'DA CUMHURİYET
1911 yılında Trablusgarb'ta Enver bey ile birlikte direniş hareketlerini örgütledi, 1912 yılında 2. Balkan Savaşı sırasında Enver Bey, kardeşi Sami Kuşçubaşı, Cihangiroğlu İbrahim ve Süleyman Askeri ile birlikte Çorlu, Tekirdağ, Malkara, Hayrabolu ve Edirne'nin kurtarılmasında yer almış. Aynı yıl Süleyman Askeri ve yörenin ileri gelenleri ile beraber Batı Trakya'da ilk Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasına katkıda bulundu. Dünya savaşının çıkmasıyla birlikte 1914-1915 yılları arasında Teşkilat-ı Mahsusa'nın Arap Yarımadası'ndan sorumlu başkanı olarak görev yaptı. Süleyman Askeri Bey'in ölümünü takiben Teşkilat-ı Mahsusa başkanı oldu. (1915-1918). Savaş yıllarında İngiliz İstihbarat Servisi gibi yabancı istihbarat örgütlerine karşı Teşkilat-ı Mahsusa çatısı altında Türk devletini savundu. Bir çok defa İngiliz casusu Lawrence'a karşı savaş verdi. Teşkilat-ı Mahsusa'nın başkanı olarak Enver Paşa ile birlikte Birinci Dünya Savaşı'nın kaybedilme ihtimalini de değerlendirerek, tedbir olarak belirli yerlere silah ve cephane depoladı... 1916'da 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler'e karşı girişilen Süveyş Kanal Harekatı'nda öncü birliklere komutanlık etti. 1918'de Hayber'de sonradan Irak Kralı olacak olan Faysal'ın 20 bin kişilik birliğine karşı 40 kişilik Teşkilat-ı Mahsusa birliği ile beş saatten fazla savaştıktan sonra yaralı olarak ele geçirildi. Yakalandıktan sonra Lawrence'a şöyle dediği iddia ediliyor: "Lawrence, kazandığını sanıyorsun. Fakat henüz hiçbir şey bitmedi. Hükümetinin başına öyle musibetler salacağım ki, 2 asır uğraşsanız bitiremeyeceksiniz." Kuşçubaşı'nın bu sözünün arkasında Teşkilat-ı Mahsusa'nın IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) yapılanmasını örgütlemiş ve desteklemiş olduğuna inanılmaktadır. Malta'ya sürgüne gönderildi, İngilizler'le imzalanan esir değiş-tokuş anlaşması gereği serbest bırakılıp Anadolu'ya döndü. Malta dönüşü hemen milli mücadeleye katıldı, kendi yetiştirdiği Çerkes Ethem'in kuvvetlerinde yer aldı (1920). Çerkes Ethem'in isyanı üzerine kendisi de 150'likler listesine geçti ve vatana girişi 1936 yılına kadar yasaklandı. 1955-64 yılları arasında geçmişte birlikte savaştığı silah arkadaşlarının mezarlarını dolaştı... Özellikle bir mezarın başında durup şu cümleleri okuduğu rivayet olunmaktadır; 'Yare nişandır tenine erlerin/Mevt ise son rütbesidir askerin/altı da bir üstü de birdir yerin/arş yiğitler vatan imdadına!' Ne demiştik; Kuşçubaşı Eşref; Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan yolda kurulan mişli geçmiş öyküdeki ilk uğraktı...