Vatan sağolsun

Teşkilat-ı Mahsusa, İttihatçılar'ın kurduğu bir 'gerilla' taburuydu Gözünü budaktan sakınmayan silahşörlerin oluşturduğu 'ekibin' en 'dizginlenemez' adamlarından biri de Yakup Cemil'di...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :15 Ocak 2010
Vatan sağolsun

İÇİNDEKİLER

Osmanlı sınırlarının uzandığı her yerde olacaklardı; bunun adı Afrika da olsa. Mustafa Kemal tam böyle bir dönemde 1911'de İtalyan işgaline maruz kalan Kuzey Afrika'daki Osmanlı topraklarını kurtarmak amacıyla başlatılan mücadeleye atıldı. Yol arkadaşlarından bir de; yersiz çıkışları ve atikliği nedeniyle "dizginlenemez" diye düşünülen Yakup Cemil'di. Gözü pekliğiyle Manastır'da konuşlanan Enver Paşa'nın en yakın adamı olmuştu. Sinop Cezaevi'nden ve civardan topladığı mahkûmlar ve eski katillerden oluşturduğu birliğiyle (Bu birliği Sinop'tan İstanbul'a yürüterek getirdi) Bulgar, Sırp, Yunan, Arnavut çetelerine karşı verdiği mücadeleyi önemli bir dip not olarak da ekleyelim. İşte böyle bir yolda kesişti iki 'mücadele adamının' adı. Mustafa Kemal ne kadar itidalli ise Yakup Cemil o kadar tez canlıydı, Mustafa Kemal ne kadar uzak görüşlüyse Yakup Cemil bir o kadar 'an'a aitti. Başta Kurmay Binbaşı Enver Bey olmak üzere İttihat ve Terakki'nin en önemli komutanları Trablusgarp-Bingazi eksenine gelmişti. Bu esnada sırf siyah tenli olduğu nedeniyle düşmana bilgi sattığından şüphelendiği Teğmen Şükrü'yü bir gece çadırına gelerek uykusundan kaldırıp kafasına bir kurşun sıkarak öldürdü. O gece karargâh karıştı ve Yakup Cemil bir çılgınlık daha yapmaması için İstanbul'a gönerildi. Daha sonra bu olayı kendine soranlara 'siyah olduğu için öldürdüm' diyecekti… Mustafa Kemal'in 'öne çıktığını' ve 'beğeni topladığını' görünce ona bile diş bilemişti. Mustafa Kemal yurtdışı kongrelerinde uygulamalar konusunda İttihatçılar'ı oldukça sert eleştirmişti. Aralarındaki ilk sürtüşme tohumlarının atıldığı zamanlar bunlardı.

AKILLI OL YAKUP

Yakup Cemil ilkin Mustafa Kemal'in yanında yer aldı. İplerin gerildiği dönemlerde Mustafa Kemal'in İttihat ve Terakki'nin başına geçmesi için mücadele de etti. Ancak Enver ve Talat Paşa'nın uyarılarıyla bu tutumunu değiştirdi. Bu kez de Mustafa Kemal ortadan kaldırılacak kadar tehlikeliydi!!! Trablusgarp Cephesi dönüşüydü. Mustafa Kemal'in İstanbul'da bulunduğu odanın kapısı çaldı. Ortalıkta kendisi için yayılan 'söylediklerinde boğulacak' dedikodusu Mustafa Kemal'in de kulağına gelmiş; hazırlıklı bekliyordu. Yine sakin konuştu; "Beni vurmaya geldin değil mi Yakup!" Silahını çıkarıp masanın üzerine koydu. Eli tetikteydi ve konuşmasına devam etti; "Akıllı ol Yakup!" Yakup önce durdu. Başını önüne eğdi ve konuştu; "Yanlıştı! Daha baştan yanlış!" İttihatçıların yanlışlarını anlattı Mustafa Kemal birbir. Hiç bilmediği konulardı bunlar ve Yakup Cemil bu kez Enver ve Talat Paşalar'a diş bilemeye başladı. Olay duyulduğunda İttihatçılar Yakup Cemil için son noktayı koydular; yaptıkları bini aşmıştı, herkes için rahatsızlık veren adam durumundaydı. İttihatçıların hakkında "yaptıkları bini aştı!" dediği bu 'dizginlenemez Mahsusacı' için karar verildi; idam edilecekti... Hapishaneye atıldı. Sivil kıyafetli tutukluların içinde günlerce en yeni askeri giysileriyle dolaştı. 11 Eylül 1911'de kendi deyimiyle 'tam tekmil hazır'ken idam mangasıyla yola çıkarıldı. Bir tezgâhın önünden geçerken arabayı durdurdu ve idam mangasına karpuz ısmarladı. Kâğıthane sırtlarına geldiklerinde son isteği soruldu; "Sigara!" dedi. Herkes yerini aldı. Manga Komutanı işaret verdi ama askerler silahlarını doğrultmadılar. Yakup Cemil mangaya sertçe emir verdi; Ateeeşşş! 14 kurşun yiyerek devrilen ve uzun süre ölmeyen 'Mahsusacı Yakup Cemil' akan kanıyla yere bir şeyler yazdı; Vatan… Vatana hıyanetle suçlanmıştı. İdamı sonrası ailesine 33 kuruşluk bir 'şehit aylığı' bağlandı. Külünü elemiş isimlerin başında o vardır ve son sigarasını idam sehpasında içecek olan Mahsusacılar'ın listesi giderek uzayacaktır.