Sokaktaki vatandaş, "Gerçek düşman kim?" diye sorarken uzaklardan gelen itiraflar, bir bomba da gündemde patlattı! Terör örgütünün ele başı Abdullah Öcalan'ın sağ kolu olarak tanınan, bir dönem avukatlığını da yapan Hüseyin Yıldırım, yıllar süren suskunluğunu bozdu. İsveç'te sığınmacı statüsünde yaşayan Yıldırım, Diyarbakır Cezaevi'nde Ahmet Türk'le birlikte gördükleri işkenceleri, Abdullah Öcalan'ın Şam günlerini ve Öcalan'ın eşi Kesire Öcalan hakkında bilinmeyenleri ilk kez anlattı...
* Hükümetin 'demokratik açılım' çalışmaları için ne düşünüyorsunuz?
Devletin birikmiş sorunlarına ilk defa değiniliyor. Kimse cesaret etmedi, bunlar cesaret etti.
AYNA'NIN İPİ KANDİL'DE
* Bu noktada BDP'nin açılıma verdiği desteği nasıl buluyorsunuz; yeterli mi?
Destek falan verdikleri yok. Emine Ayna dediğiniz, örgütlü ve emirle yönetilen bir bayan. Kandil'den, İmralı'dan yönetiliyor. Sorun şu ki; Kürtler adına bir muhatap bulunsun. Mesela halkın da onay verdiği bazı Kürt aydınlar muhatap alınsın ve oturulup çözüm üzerine tartışılsın. Kürtler'le Türkler ayrılmaz! Bunu kurcalayanlar sahtekârlık yapıyor.
Açılımlar gerçekleşirse, Kürtler arasında huzur olur mu?
Bir bahar havası yaşanır. Kürt meselesinin hallolması için evvela Ergenekon'un etkisiz hale gelmesi gerekir. Belki bunu görmeye benim ömrüm yetmez; ama umutluyum.
KESİNLİKLE AJAN DEĞİL
* Öcalan'ın eşi Kesire üzerindeki sır perdesi bugüne dek aralanamadı. Siz bu konudaki iddialara katılıyor musunuz?
Kesire ajan değil. Bunu söyleyenler babasından dolayı diyorlar. İstiklal Mahkemeleri'nin dosyası açılsın, o zaman Kesire'nin babası Ali Yıldırım hakkında her şey ortaya çıkar.
* Neler mesela?
Dersim'e 1938'de operasyon başlatıldığında Türkçe bilenlere ihtiyaç vardı. Ali Yıldırım o zamanlar 20 yaşlarında ve okur-yazardı.
Ve onu almışlar, "Şu aşirete, bu aşirete git" demişler ve o da gitmiştir. Onlar da ne dediyse aktarmış. Ama ilginç olan; Ali Yıldırım, İstiklal Mahkemeleri'nde tanıklık yapmayı reddediyor. Babası ajan ise de çocuğunun ne günahı var? Ben, bir sürü belgelerine rağmen Öcalan'ın ajanlığını söyleyemiyorum. Devletle o kadar bağlantılarına rağmen.
* Kesire'nin örgüt içindeki konumu nasıldı?
Ben, Kesire'nin bizim grubun (PKK Devrimci Hareket) içine girmesi taraftarı değildim.
Kesire, PKK'nın politikasını aynen sürdürmek istedi. Biz bu politikaya karşıydık. Ama Kesire'nin hedefinde bir tek Öcalan vardı. Yani, "Öcalan gitsin, ben geleyim" istiyordu.
* Yani Öcalan'ın yerine geçmek istiyordu, öyle mi?
Tabii. Örgütte beyin takımı katledilmişti. Kesire, bunları provokasyon saydı, biz bunlara karşıydık. 'Apo'nun katliamlar yapmasında, diktatör olmasında hepimizin payı var' diye düşünüyorduk. Kesire suçluydu. Özellikle Çetin Güngör muhalefetinde katledilen insanların sorumlusu Kesire'dir.
Çünkü tartışmayı o başlattı.
TEHDİT Mİ EDİLİYOR
* İlişkileriniz koptu mu?
Evet, koptu. Kesire, Mihri Belli'nin yanına gitti. Belli onunla örgüt arasında, "Siz bana karışmayın, ben de size karışmayayım" diye aracılık mı etti, ondan sonra sessizliğe gömüldü Kesire... Neden konuşmuyor? Ya aralarında gizli bir anlaşma var ya da devlet konuşmaması için onu tehdit ediyor.
* Konuşursa ne olur, neler değişir?
Yer yerinden oynar. Apo'nun tüm bağlantıları, kimlerle bağlantıları varsa hepsi ortaya çıkar. Ve Apo'nun söyleyecek bir şeyi kalmaz. Sonra da Öcalan, Kürtler'in gözünde sıfıra iner, halka karşı suçlu duruma düşer. Doğu Perinçek'le görüşen biri.
* Öcalan'la ayrılmalarının sebebi neydi?
Kesire, Apo'nun gizli ilişkilerini öğrendi. Derin devletle olan ilişkilerini. Ve kopuş buradan geldi.
Kesire bana diyordu "Dikkat et, bağlı olduğu güçleri harekete geçirir" diye. Kesire, Apo'dan çok daha etkili ve birikimli biridir.
* Kesire şimdi nerede?
Pasaportu, oturumu İsveç'te. Dil öğrenmek için İngiltere'ye, Yörükoğlu'nun da yanına gitti.
Hollanda'da da akrabaları var, oraya gidip geliyor.
İDAMI 'BİR SAYFA' ÖNLEDİ
* PKK'nın kurulmasında derin devletin ya da başka güçlerin rolü nasıl olmuştur sizce?
Öcalan'ın tutuklanması, salıverilmesi var. Hatta bu konuda Uğur Mumcu geldi, benimle görüşmek istedi, görüşmedim. Bence öldürülmesinin nedeni budur. Onun cinayeti, ne dindarlar, ne de İran olayıydı. Öcalan ile ilgili ben, büyük bir güvensizlik içerisindeyim. Derin devletle bağlantıları var.
* Abdullah Öcalan kimin adamı?
Öcalan yakalanıp Türkiye'ye getirildiğinde, idamı konuşulurken, o zamanki koalisyondaki Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli idam istiyordu. Fakat dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun bir rapor getirdi. Oradaki bir sayfayı Ecevit, Bahçeli'ye gösterdi. Mesut Yılmaz da Bahçeli'yi odaya çağırdı. Tekrar masaya döndüklerinde Bahçeli idamdan vazgeçmişti. Ne getirdi MİT? İki ihtimal üzerinde duruyorum; ilki, biz bunu teslim alırken idam etmeyeceğimize dair Amerika'ya söz vermişiz. Ama bu Bahçeli'yi durduramazdı. İkinci ihtimal, eğer raporda "Bu bizim adamımız" diyorsa, o zaman Bahçeli durur!
Ergenekon yönetiyor
* Ergenekon oluşumunun PKK'yla irtibatı hakkında gündeme gelen iddialar var.
İmralı'yı Ergenekon yönetiyor. Mesela tam açılım konuşulurken Tokat'taki eylem... Ne günahı vardı o askerlerin? Savaş alanı filan değil, köylü çocuklarıdır o askerler. Onları vurmakla ne kazanıyorsun? Bu, PKK'nın kararı mıdır, müşterek bir karar mıdır, bu konuda bir şey söyleyemem.
* Öcalan'ın derin devlet bağlantısı nedir?
Öcalan'ın Şam'daki ilişkileri. En yakın arkadaşları Atıf Hocalı, Doğu Perinçek; bunlar derin devletin adamları... Yeni bilgiler de çıkacak.
Güç sahibi olmak istedi
* Peki, Öcalan'ın gerçek hedefi neydi o zaman?
O, güç sahibi olmak istiyordu. M. Ali Birand'a da ne diyordu, "Ben gidersem, devlet karşısında 40 tane PKK bulur." Ne demek bu? "Benimle anlaşın, ben PKK'yı bitireyim" demekti. Söze başlarken Mehmet Ali Birand, "Ben ülkemin bölünmesini istemiyorum. Ama gazeteciyim, kanunların elverdiği ölçüde söylediklerinize yer vereceğim" dedi. Öcalan, "Bizim bağımsızlık gibi bir istediğimiz yok" dedi. Bu söz benim için ilk vuruş oldu.
Perinçek'e güvenmem
* Doğu Perinçek sizinle hiç görüştü mü?
Belki 40 defa görüşmek istedi, görüşmedim onunla. Güvenmem ben o adama. Başta onların birbirine karşıymış gibi gözükmeleri oyundu. Telefonda bana, "Senin meseleni Apo'yla görüştüm ben. Konuşalım seninle" dedi. Ben de, "Seninle konuşacak bir şeyim yok" dedim. Perinçek, çok tehlikeli birisi. Ajan olarak PKK'ya girip, işini gördükten sonra gidenler oldu. Ajan diye öldürülenler ise gerçekten beyin takımlarıydı.