Dünyada savaşan toplumların bir arada yaşamasını sağlamaya yönelik çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Vamık Volkan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Kürt sorunun çözümüne ilişkin ilginç bir dosya sundu. Volkan'ın Köşk'e sunduğu dosyada, çok tartışılacak öneriler yer alıyor. Toplam 70 farklı görüşün yeraldığı dosyada, "ortak vatan vurgusunun" geliştirilmesi, Doğu ve Güneydoğu'da dağlara yazılan "Ne Mutlu Türküm" yazılarının silinmesi, And'ımızın kaldırılması ve özerklik sisteminin tartışmaya açılması, Kürtçenin seçmeli ders olması gibi radikal öneriler de yer alıyor. Kürt sorununun çözümünde "Ağaç" modelini öneren Volkan, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Gül'le dördüncü görüşmesini gerçekleştirdi. Volkan, Gül'e, düşünce kuruluşu Ekopolitik'in hazırladığı Kürt sorununun çözümüne yönelik bir dosya sundu. Kürt sorununun çözüme dönük somut bir stratejinin ortaya konması vurgusu yapılan dosyada, "Kürtlerin hassasiyetleri kadar Türklerin de endişelerini ortadan kaldıran dengeli bir politika ortaya konmalı" görüşü ön plana çıkıyor.
ÖCALAN OLMASIN
Daha önceki açıklamalarında "Öcalan sürece dâhil edilmesin, af için erken" diyen Volkan'ın Gül'e sunduğu dosyada PKK'nın dönüşümü için siyasal ve sosyal koşulların hazırlanması vurgusu yapılıyor. İşte, dosyada yer alan çarpıcı görüşler:
Hükümet, açılım sürecinden geri adım atmamalı, cesur olmalı. Ana muhalefet partisi CHP de bu sürece katkı sunacak politikalar üretmeli.
PKK'nın eylemsizlik kararı doğru okunmalı, kalıcı barış için askeri operasyonlar durdurulmalı.
PKK'nın dağdan indirilmesi için sosyal-siyasal zemin hazırlanmalı. Türkiye koşullarına uygun gerçekçi çözümler üretilmeli.
Anadilde eğitim konusu tartışmaya açılmalı. Kürtçe, Türkiye genelinde olmazsa bile bazı bölgelerde seçmeli ders olabilir.
Demokratik açılım sürecinden geri adım atılmamalı. Toplumun tüm kesimlerinin süreci anlayabileceği adımlar atılmalı.
Ortak vatan vurgusu geliştirilerek, atılan adımlar kamuoyuna doğru bir şekilde aktarılmalı.
Yerel yönetimler güçlendirilmeli.
Katı devlet anlayışı son bulmalı.
Kürt sorunu inkârla çözümlenemez. Sorunun çözümüne ilişkin somut bir strateji ortaya konmalı.
Kürtlerin hassasiyetleri kadar Türklerin endişelerini de ortadan kaldıran dengeli bir politika izlenmeli. Bu sorunun nedenleri, çözüm önerileri kamuoyu ile açık bir şekilde paylaşılmalı.
Doğu ve Güneydoğu'da toplumla güvenlik güçleri arasındaki tepkisel kısırdöngü kırılmalı.
Kuzey İrlanda, IRA sorununu çözerken muhafazakâr muhalefet süreci baltalamadı, istismar etmedi. Siyasi parti liderleri bu süreçte siyasi söylemlerinde dikkatli olmalı.
İnsan hakları başta olmak üzere demokratik adımlar kesintiye uğramamalı.
Kimse ayrılmak istemiyor
Vamık Volkan, SABAH'a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: "Amacımız yerelde ve bütün Türkiye'de halk arasında barışçıl ve şiddeti içine almayan bir zemin hazırlamak. Kürt asıllı vatandaşlarımız Türklerden ayrı yaşamak istemiyor. Kürtler kendi dillerini baskı olmadan konuşmak ve yazmak istiyor. Bunun kimseyi incitmeden gerçekleşmesi için öneriler var. Taş atan çocuklar olarak ifade edilen çocuklar hakkındaki algı değiştirilmeli, onlara yönelik şiddeti durdurmanın önemi Türk halkına anlatılmalı. Türkiye'de sanki herkesin bir lakabı varmış gibi bir durum var. Biri Alevi, biri Kürt, biri Türk, biri dinci, biri Kemalist, biri ülkücü... Sanki farklı lakaptaki kişilerin iletişim kurması günahmış gibi. Özellikle gençlerin bu lakaplara yapışması beni üzüyor."
Çelenk: Birbirimizi anlamalıyız
Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği çatısı altında faaliyet gösteren Ekopolitik Genel Koordinatörü Tarık Çelenk, şöyle konuştu: "Bu konuda yaklaşık 2.5 yıldır çalışıyoruz. Sayın Gül'e sunduğumuz dosyada Kürt tarafların da Türk milliyetçilerin de görüşleri yer alıyor. Biz bir Türk milliyetçisinin de Kürt gibi düşünebilmesini, birbirini anlamasını istiyoruz. Farklı düşünceler filtre edilmemeli. Sayın Cumhurbaşkanı da bunları görsün istedik. Bazıları özerklik tartışılsın, Kürtçe eğitim dili olsun derken, 'devletin kurucu unsuru Sünni ve Türklerdir' diyen de var. Biz taraf değiliz. Görüşleri ortaya koyuyoruz."