Nişanlısıyla birlikte 14 Ağustos 2005 tarihinde Kadıköy'deki bir alışveriş merkezine giden Zafer Korkmaz, kullandığı ve amcası Zülkarneyn Korkmaz'a ait 16 EA 160 plakalı otomobili, alışveriş merkezinin dışarıda bulunan çevresi tel örgülü otoparkına bıraktı.
Alışveriş yaptıktan sonra otoparka giden Korkmaz, burada otomobili bulamayınca otopark görevlilerine başvurdu. Korkmaz ile birlikte otoparktaki güvenlik kamerasını inceleyen görevliler, park halindeki otomobilin kimliği belirsiz bir kişi tarafından çalındığını belirledi.
Olaydan sonra İçerenköy Polis Merkezine bir dilekçeyle başvuran Korkmaz, otomobili çalanlarla ilgili güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerin alışveriş merkezinden temin edilmesini isteyerek, otomobili çalan kişi hakkında da şikayetçi oldu.
Çalınan otomobilin sahibi Zülkarneyn Korkmaz, daha sonra alışveriş merkezine başvurarak, merkezin sorumluluğunda olan kameralı, güvenlik elemanlı ve güvenlik kontrollü otoparkta çalınan otomobilinin bedelini talep etti.
Korkmaz, aradan geçen zamana rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığı ve oyalandığı gerekçesiyle avukatı aracılığıyla İstanbul 3. Tüketici Mahkemesine söz konusu alışveriş merkezi aleyhine 13 Şubat 2008 tarihinde 10 bin YTL'lik maddi tazminat davası açtı.
Korkmaz'ın avukatı Muzaffer Tazegül tarafından hazırlanan dava dilekçesinde, özellikle İstanbul gibi büyük kentlerde firmaların tüketiciye sağladıkları güveni boşa çıkarmamaları gerektiği belirtilerek, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17 Ekim 2005 tarihli tüketici lehine verdiği bir bozma kararında, ''Mağaza yönetimi, aracı ile gelen kişilerin uğradığı zararlardan sorumludur'' ifadesinin kullanıldığı dile getirildi.
Davalı şirket yetkililerinin, aracın kendilerine ait otoparktan çalınmasını önlemek için gerekli dikkati göstermeyerek Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu'na göre hizmetini ayıplı olarak ifa ettiği savunulan dilekçede, 10 bin TL maddi tazminatın olay tarihi olan 14 Ağustos 2005'ten itibaren yasal faiziyle davalı şirketten alınarak davacı araç sahibi Zülkarneyn Korkmaz'a ödenmesi talep edildi.
Davalı şirket avukatlarınca mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde ise iddiaya konu otopark arazisinin davalı alışveriş merkezinin işletmesiyle ilgili bir yer olmayıp, başka bir şirkete ait olduğu ve bu nedenle davalı şirketin sorumluluğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı savunuldu.
BİLİRKİŞİ RAPORU VE MAHKEMENİN KARARI
Mahkemenin dosyayı incelettiği 4. Sınıf Emniyet Müdürü olan bilirkişi Ünal Altıner, hazırladığı raporda, alışveriş merkezine ait otoparkın güvenlik elemanları ve kamera sistemiyle korunduğunu, güvenlik kameralarının yeterli donanımda olmadığı ve alışveriş merkezine ait olduğu için müşteriler tarafından tercih edildiği belirtilerek, alışveriş merkezinin müşterisinin can ve mal güvenliğini sağlamakla sorumlu olmaları sebebiyle kusurlu olduğu yönünde görüş ifade etti.
Davayı karara bağlayan İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi hakimi Sevtap Kaya, davacı Zülkarneyn Korkmaz'ın aracını güvenli bulduğu açık otoparka park ederek kendi üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, kolayca çalınma imkanını yaratmadığını ve aracını güvenli bir şekilde otoparka bıraktığını belirterek, buna karşılık otoparktaki aracın çalındığını ve söz konusu otoparkın da alışveriş kapısının önünde bulunan gözönünde bir yer olduğunu aktardı.
''Söz konusu otoparkta gerek davalı alışveriş merkezi, gerekse ihbar olunan özel güvenliği sağlayan şirket elemanlarınca her an kontrol altında bulundurulması ve bu hizmetlerin müşterilerin rahat ve huzurlu bir ortamda alışveriş yapmalarını sağlamak amacıyla yapılması gerekmektedir'' ifadesini kullanan Kaya, müşterilerinin güvenliğiyle ilgili her türlü tedbiri alması gereken davalı alışveriş merkezinin olayın meydana gelişinde kusurlu olduğunu vurguladı.
Dava dosyasındaki deliller ve bilirkişi raporuna göre, olayda davacıda herhangi bir kusur bulunmadığının anlaşıldığını dile getiren Kaya, büyük alışveriş merkezlerinin müşterilerine park yeri bulundurduğu, müşterilerin araçlarını güvendikleri tesislerdeki merkezdeki park yerine bırakıp ihtiyaçlarını giderdikleri ve bu tesislerin orada bulunan iş yerinin hakimiyetinde olduğunun herkes tarafından bilindiğini kaydetti.
Hakim Sevtap Kaya, güven duygusuyla tesise giren ve aracını park yerine bırakarak ihtiyaçlarını gidermek üzere aracın başından ayrılan araç sahibinin güven duygusunu mağaza yönetiminin boşa çıkarmaması gerektiğini ifade ederek, mağaza yönetimlerinin kendi güvenliklerini sağlarken mağazaya alışveriş için gelen tüketicilerin mal ve can güvenliklerini sağlamaları, onları tehlikeden korumak için gerekli tüm önlemleri almaları ve güven duygusunu boşa çıkarmamaları gerektiğini dile getirdi.
Önlemlerin alınmaması ve güven duygusunun boşa çıkmasının Medeni Kanun'un 2. maddesinde yerini bulan dürüstlük kuralına aykırı olduğunu anlatan Kaya, şunları ifade etti:
''Mağaza yönetiminin aracı ile gelen kişilerin uğradığı zararlardan sorumlu olmaları gerekmektedir. Mağaza sahipleri bu sorumluluktan ancak gerekli tüm tedbirleri aldıkları halde zararın meydana gelmesini önleyemeyeceğini ispat ettikleri taktirde kurtulabilirler. Davalı bunu ispat edememiş olduğu için meydana gelen zararların tamamından sorumludur. Yargılama sonunda davacıya ait 1996 model aracın değerinin 8 bin 994 TL olduğu Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliğinden gelen yazı cevabıyla anlaşılmış olduğundan davanın kısmen kabulü ile aracın çalındığı 14 Ağustos 2005 tarihindeki kasko değer listesindeki değeri 8 bin 994 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerektiği konusunda mahkememize yeterli kanaat gelmiştir.''
YARGITAYDAN ONAMA
Mahkemenin bu kararı, davalı alışveriş merkezi avukatlarınca temyiz edildi.
Temyiz talebini inceleyen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 28 Ocak 2011'de verdiği kararla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz talebini reddederek, usul ve yasaya uygun İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin kararının onanmasına kararlaştırdı.