Kürt sorununun çözümüne ilişkin çalışmalarda bulunan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın terör örgütü KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağırılması, Dolmabahçe'de bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisi'nin de basılmak istendiği Gezi olaylarında istediği sonucu alamayan derin yapı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrenciler arasında fırsat eşitliğini sağlayacak olan dershanelerin özel okullara dönüştürme çalışması üzerinden AK Parti Hükümeti'ni hedef alıyor.
"VESAYET DÜZENİYLE İTTİFAK SAĞLAMIŞ YAPI"
Gazeteci yazar Zihni Çakır, söz konusu tartışmaların dershanelerle ilgili uzaktan yakından alakasının olmadığını belirterek, "Öncelikle Gülen cemaatinin bulunmuş olduğu pozisyonunun tarifini yapmak lazım. Gülen cemaati bugüne kadar hemen hemen her darbe sonrası oluşan vesayet düzeniyle ittifak sağlamış, nikah tazelemiş bir yapı" dedi.
"Gezi olayları başladığı ilk günde bu işin içinde cemaatin de olduğunu söyledim" diyen Çakır, "Gezi olaylarının bir cemaat operasyonu olduğunu ifade ettim. Bundan dolayı da provokatör ilan edildim ve her türlü hakarete de maruz kaldım" ifadelerini kullandı.
"AMAÇ, AK PARTİ VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I TASFİYE ETMEK"
Zihni Çakır, şunları söyledi:
"Bugünkü dershaneler kalkışmasında asıl amaç, cemaat AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ı tasfiye etmek için kurmuş olduğu siyasal ittifakları, (Sarıgül-CHP) kendi tabanına meşru anlatabilmek için Başbakanın PKK ile müzakere edip dershanelerin kapatılması yönünde PKK'ya söz verdiğini ifade edebilecek kadar akıl tutulması yaşamaya başladı.
Bugün yaşanan dershane olayı değildir. Cemaatin kendi tabanına şu anda kurmuş olduğu ve bir dönem darbeci zihniyetle ifade ettikleri farklı bir siyasal görüş de olan ittifaklarını meşrulaştırma çabalarından başka hiçbir anlam taşımamaktadır.
Cemaat 28 Şubat'ta imam hatip liselerinin kapatılması sürecine seyirci kalırken, hatta alkış tutarken, Türkiye'deki muteber kesimin eğitim alanında başvurabileceği tek alan olabilme sevdasıyla alkış tuttu. Cemaati bugün tek başına Fethullah Gülen cemaati olarak düşünmemek gerekir. Maalesef cemaat diyalog adı altında küresel bir oyunun parçası haline gelmiştir."
"HAYATINDA BİR KERE BİLE BU ÜLKEYE GELMEYİ GÖZE ALAMAMIŞ İNSAN"
Çakır, Fethullah Gülen'in, kendi medya organlarında 'Eğer bu hizmet zarar görecekse ben günde on defa ölmeye hazırım' ifadelerinin yer aldığını hatırlatarak, "Çok affedersiniz ama günde on defa ölmesini kimse istemiyor. Hayatında bir kere bile bu ülkeye gelmeyi göze alamamış insanın günde on defa ölmeyi göze aldım demesine hangi taban inanabilir?" dedi.
"PARALEL YAPI TASFİYE EDİLECEK"
Çakır, "Türkiye önündeki yakın süreçte Ergenekon ve benzeri yapılarla yaşamış olduğu mücadele sürecinden çok daha meşakkatçi süreci cemaat gibi onların yerini dolduran, onlardan boşalan alanda paralel bir yapıya giden ve fütursuzluğu Ergenekon'dan çok daha fazla ileri boyutta olan bir yapıyı tasfiye sürecinde yaşayacaktır. Bunların hepsini aşacağız ama öncelikle cemaatin tabanının gerçekleri görebileceği bir profili onların önüne koyabilmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
"DÜNYA BARIŞINA HİZMET EDİYORUZ DİYENLER, TÜRKİYE BARIŞINI BOZDULAR"
Gazeteci yazar Fatih Tezcan da, Başbakan Erdoğan'ın ortaya çıkardığı olayın küçük bir deşifre olmadığını belirterek, "Zaten siz Türkiye'nin en zeki çocuklarını alıyorsunuz. Zaten çocuğun kafasındaki muhteviyat bağlamında üniversitede ilk üçüncü sırada olacakken onu alıyorsunuz sonra biz kazandırdık diyorsunuz. Siz dışarıya böyle yaparak, ekmek teknesini döndürüyorsunuz bu durum daha da tehlikelidir. Senede 16 milyar liradan daha da tehlikeli olan şey ne kadar beyin, ne kadar Türk devletinin yetiştirdiği zeki çocuk varsa hepsini Gülenist yapıyorsunuz ve daha sonrasında Amerikan şirketlerine gönderiyorsunuz. Siz sadece dershaneler kapanmasın ağlaklığı üzerinden 1980 darbesini alkışlayıp, Erbakan'a 'Bıraksın gitsin İslam'a zarar veriyor" diyerek, 33 senedir yaptıklarınızı gözden kaybettirmeye çalışıyorsunuz. Dünya barışına hizmet ediyoruz diyenler Türkiye barışını bozdular. Bunu da herkes görüyor" dedi.
"DERSHANELER TOPLUMA KARŞI OYNANAN ALGI OYUNU"
Dershaneler tartışmasının topluma karşı oynanan bir algı oyunu olduğunu söyleyen Tezcan, "Bunun öncesinde acaba rahmetli Erbakan dershaneyi kapatmıştı da, 28 Şubat'ta 'Beceremedi bıraksın' denildi. Mavi Marmara'da 9 şehit verdiğimiz günün üzerinden daha 3 gün geçmeden Türkiye kamuoyu Siyonist İsrail'e karşı bir bütün olarak birleştiği anda hangi dershane kapandı ki, 'İsrail otoritedir sormak lazımdı' diye bir açıklama Amerika'dan geldi. Mısır'da Muhammed Mursi hangi dershaneyi kapattı ki, Erbakan'a dedikleri gibi Mursi'ye 'Bıraksın evine gitsin' dediler. Mursi hangi dershaneyi kapattı? Suriye'de Özgür Suriye Ordusu ve Suriye halkı hangi dershaneyi kapattı ki Cihan Haber Ajansı dünyada Suriye'ye muhabir göndermeyen tek ajans olarak tarihe geçti. Hakan Fidan hangi dershaneyi kapattı ki, Başbakan hasta yatağındayken sır küpü olduğu bilinen Fidan tutuklanmaya kalkışıldı. Fenerbahçe başkanının şike soruşturmasında hangi dershane kapatılmıştı ki, Aziz Yıldırım'ın önden ve yandan resimleri basına sızdırıldı ve Fenerbahçe camiası AK Parti'ye karşı tahrik edildi. Özellikle altını çiziyorum burada şikeyle ilgili bir meseleden bahsetmiyorum. Buradaki bahsettiğim konunun ana teması Aziz Yıldırım'ın önden ve yandan Emniyetin içerisindeki bazı güçler tarafından sızdırılmasıdır. Ak Parti'ye karşı Emniyet ve yargı üzerinden cephe aldırılmasıdır" dedi.
"GÜLEN CEMAATİ PARALEL DEVLET YAPILANMASI İÇERİSİNDE"
Gülen cemaatinin Türk devletine karşı paralel devlet yapılanması içerisinde olduğunu ifade eden Tezcan, "Türk devleti paralel devlet yapılanması nedir? Bunu çok iyi bilir. Sadece dershanelere zum yaptırılarak, yapılarak Türk devleti arkadan dolanılamaz. Bakarsanız eğer her Kurban Bayramı'nda her öğretmene 10 tane kurban zimmetleniyor ve deniyor ki; Cihan Haber Ajansı sizin sayenizde dünyayı bilgilendiriyor. Suriye halkı hangi dershaneyi kapattı ki, 3 senedir bir muhabir göndermediler 10 dakikalık mesafeye. Bütün dünya medyası Suriye'ye muhabirlerini gönderirken Cihan Haber Ajansı neden muhabir göndermedi?" şeklinde konuştu. Kaynak: Haberinvakti