Alman hesabı!

Nambiya'da halkın tek geçim kaynağı olan sığırlara, Almanlar veba bulaştırdı Bu yüzden hayvancılık sona erdi. Yerli halk da sömürgecilerin işlettiği madenlerde çalışmak zorunda kaldı

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :09 Aralık 2013
Alman hesabı!
Nambiya Çölü'nde elmas madeni işleten Almanlar'ın 1900'lerin başında kurdukları kasaba, 50 yıl sonra terk edildi. Hastanesi, okulu hatta tiyatrosu bile olan şehirde 340 Alman 800 de yerli işçi yaşıyordu. Geleneksel Alman mimarisine göre yapılan görkemli evler geçen zamanla çöl kumlarıyla dolarak adeta hayalet kasaba oldu. Bir zamanların zengin madenci kasabası artık turistlerin fotoğraf çekimi için cazibe merkezi olmuş durumda. Namibya 1800'lerin sonunda bölgeye gelen Almanya'nın hakimiyetine girdi. Yerli halkın tek geçim kaynağı olan sığır yetiştiriciliği, Almanlar tarafından hayvanlara bulaştırılan sığır vebası yüzünden sona erdi. Geriye sadece sömürgecilerin yanında çalışmak kalıyordu ki, esas olarak o iş de madenlerde çalışmaktı.

BOĞAZ TOKLUĞUNA SATIŞ
Yerli halk, topraklarını boğaz tokluğuna Almanlar'a satmak zorunda kaldı. Yerlilerin isyanına karşı Almanya bölgeye sürekli asker yolluyordu. Askerler, sesini çıkaranı katlediyordu. Güney Afrika elmasıyla öne çıkarken Namibya ise zengin altın yataklarıyla iştah kabartıyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrası bölge İngiltere'nin hakimiyetine girdi. Almanya askerlerini çekti ama imtiyaz anlaşmaları nedeniyle altın madenlerini işletmeye devam etti. Yıllar sonra ülkenin sahibi, bağımsızlığını kazanan Güney Afrika oldu. İkinci Dünya Savaşı sonrası, sömürgeciler, sömürgelerin ağır masrafları ve bunun karşılığında yüklendikleri risklerin yerine bir başka siyasi model geliştirdiler. Sonraları milliyetçilikte bir patlama oldu ve pek çok devlet ortaya çıktı. Ve bu devletlerin hemen hepsi de eski sömürgelerdi. Görünüşte bağımsız, özünde bayrak bağımsızlığından ibaret devletlere bir ekonomik model dayattılar. Devlet egemenliğinde, müdahaleciliğinde bir kalkınma modeliydi bu...

BATI'YI TAKLİT ETMEK...
Bunu yaparken "Batı'ya yetişmek için, Batı'yı taklit etmek gerekir" dediler. Ülkelerin biçimsel bağımsızlığına fayda/masraf analizi sonucu karar verilmiş, yeni ve içsel bir sömürgecilik biçimiydi. Oysa o ülkeler zengin olduğu için diğerleri fakirdi...

TAYFUN ER