AVA GİDERKEN AVLANDILAR
Ancak kulaktan kulağa anlaşan bu ekip, aslında sandığı kadar gizli kalamadı! Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Bayraktar'ın ofisine yaptıkları baskındaki her halleri, kameraya alındı! Söz konusu görüntüler dünyanın en büyük video paylaşım sitesi YOUTUBE'da dün yayınlandı.
LAHMACUNUN ÇEKİM GÜCÜ
Operasyondaki biri tarafından çekildiği anlaşılan görüntülerde, baskıncı polislerin mafya özentisi tavırlar sergilemesi dikkat çekti. Hatta kimisi sık sık sesini yükseltti, kimisi de bol bol tesbih çekip yanındakiyle sohbet etti... Meslektaşları tarafından an be an takip edilen ekibin şovu, bu kadarla da bitmedi! Zira, baskın sırasında karnı acıkan polisler, ofis çalışanlarından lahmacun getirtmesini istedi. "Parasını biz öderiz memur bey" teklifini de geri çevirmedi! Operasyon arası lahmacunlar, afiyetle yendi.
TESBİH ÇEKTİLER
Polis cemaatinin üyeleri, Bakan Bayraktar'ın oğlunun ofisine baskın düzenledi. Ofisteki koltuklara yerleşip rahat tavırlar sergiledi. Bu sırada tesbih çeken polislerin, keyfi yerindeydi!
BASKIN RACONU
Bacak bacak üstüne atıp tesbih çeken polisler, sanki bir operasyon değil de toplantı halinde gibiydi. Mafyavari tavırları ile racon kesen polislerin o anı cep telefonu ile an be an görüntülendi.
AFİYETLE YEDİLER
İlginç ekibin şovu, bu kadarla da bitmedi! Karnı acıkan polisler, Bayraktar'ın ofisinde çalışanlardan lahmacun getirtmesini istedi. "Parasını biz öderiz memur bey" teklifini de geri çevirmedi! Operasyon arası lahmacunlar, afiyetle yendi.
DEPREM MASAK'A UZANDI...
İstanbul'daki rüşvet ve yolsuzluk operasyonu, diğer kurumlara da sıçradı. Operasyon sonrasında Emniyet'te başlayan deprem başka kurumlara ulaştı. Maliye Bakanlığı'na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Elieyioğlu, görevden alındı.
TRT HABER DAİRESİ BAŞKANI DEĞİŞTİ
Emniyet ve MASAK derken bir görevden alma haberi de TRT'den geldi. TRT Haber Dairesi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu ve TRT Haber Kanal Koordinatörü Ahmet Böken, görevden alındı. MASAKEmniyet ve TRT'deki görevden almaların diğer kurumlara da sıçrayacağı öne sürülüyor.
EMNiYET'TE BÜYÜK DEĞİŞİM
İstanbul'daki rüşvet ve yolsuzluk soruşturması sonrasında İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok ilin emniyet müdürlüklerinde önemli değişiklikler yapıldı. Söz konusu değişiklikler Ankara'ya, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne de sıçradı. Genel müdürlükteki kritik önemde bulunan 14 daire başkanı görevden alındı. Bu kapsamda gazeteci Hrant Dink soruşturmasıyla gündeme gelen Teftiş Kurulu Başkanı Ramazan Akyürek de koltuğundan oldu. Akyürek'in yerine Necmettin Emre atandı.
YENİ ADRESLERİ AKADEMİ...
14 Daire Başkanı'nın görevden alındığı gün Emniyet Teşkilatı'nın en "kilit" birimlerinden biri olan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesi'nde de adeta deprem yaşandı. Operasyonel birimlerden sorumlu olan 7 Şube Müdürü görevden alınarak Polis Akademisi'ne "öğretmen emniyet müdürü" olarak tayin edildi.
TERÖRLE MÜCADELE DE VAR
İşte Emniyet Genel Müdürlüğü'nde değişiklik yapılan 14 daire başkanlığı: Özel Güvenlik Daire Başkanlığı, Kaçakçılık Organize Suçlar Daire Başkanlığı, Siber Suçlar Daire Başkanlığı, Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, Asayiş Daire Başkanlığı, Güvenlik Daire Başkanlığı, Kriminal Daire Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığı, Dış İlişkiler Daire Başkanlığı, Haberleşme Daire Başkanlığı, Koruma Daire Başkanlığı, İdari Mali İşler Daire Başkanlığı, Arşiv Dokümantasyon Daire Başkanlığı.
KİLİT İSİM
Ramazan Akyürek, 2004-2006 yıllarında Trabzon Emniyet Müdürü'ydü. Mc Donald's'ta bomba patlaması ve Santoro cinayeti onun döneminde gerçekleşti. 2006'da İstihbarat Daire Başkanı olan Akyürek, 2007'de Hrant Dink cinayetinin 1 numaralı zanlısı Erhan Tuncel ile gündeme geldi. Akyürek, Yasin Hayal ve arkadaşlarının Dink'i öldüreceği yönündeki ihbarları değerlendirmemekle suçlandı.
KAYIT DIŞI DİNLEME
"Büyük Rüşvet" operasyonu, gözleri Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın kayıp olan 11 dinleme cihazına çevirdi. Operasyondaki birçok detay, kayıp olan cihazlarla şüphelilere yönelik dinleme yapılmış olabileceğini gözler önüne serdi. Cihazların "buharlaştığını", geçen yıl göreve getirilen Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ortaya çıkardı.
SOSYAL MEDYAYA YANSIDI
Dinç'in yaptığı envanter çalışmaları kapsamında, 4 yıl önce ithal edilen 11 dinleme cihazının kaybolduğu tespit edildi. Rüşvet operasyonunda yapılan dinlemelerin ise kayıp cihazlarla yapıldığı öne sürüldü. Bu dinlemelerin de Emniyet içerisinde oluşturulan "paralel istihbarat yapılanması" tarafından yürütüldüğü iddiası ağırlık kazandı. Skandalın aylar öncesinden sosyal medyaya yansıtılması ise bu iddiaları güçlendirdi. Uzmanlar ise kayıp cihazlarla ilgili "tehlikeye" işaret etti. Rusya, İsrail ve ABD tarafından üretilen dinleme cihazlarının sadece devlet tarafından alınabileceğini belirten yetkililer, "Bu cihazların kaybolup, bulunmaması potansiyel tehlikeye işaret eder. Çünkü bu cihazlarla dinlemeler tereyağından kıl çeker gibi yapılır" dedi.
SATIŞI KONTROLLÜ
İstihbarat Daire Başkanlığı'na ait kayıp dinleme cihazları, mutlaka birilerinin üzerine zimmetli oluyor. Kontrollü olarak satılıyor. Bu tip malzemelerin siviller tarafından ülkeye sokulması yasak. Orta büyüklükteki çanta içerisindeki cihazlar, dinlenmek istenen ortamda bir arabanın içine konulabiliyor ve çevredekilerin konuşmaları kaydediliyor.
EN TEHLİKELİSİ 'PASİF'
Operasyon amaçlı belli bir operatöre bağlı olmaksızın dinleme yapan cihazların, aktif ve pasif olmak üzere 2 modeli bulunuyor. ABD, Rusya ve İsrail tarafından üretilen, 300 bin dolar değerindeki "aktif dinleme" cihazı, içine konduğu çantada kendisini bir baz istasyonu haline getiriyor. Bu cihaz, aktif olarak her türlü bilgiye ulaşabiliyor. Rus-İsrail ortak yapımı olan 2 milyon dolar değerindeki "pasif dinleme" cihazları ise çok tehlikeli olarak gösteriliyor. Bu cihaz, kırılamaz denilen telefon ve baz istasyonu arasındaki kriptoyu kırıyor ve 500 metreye kadar her türlü cep telefonunu, 1 saniye gecikmeyle dinleyebiliyor.
CIA VE FBI EĞİTTİ
ODA TV davasında tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan gazeteci Soner Yalçın, dün ilginç bir yazı kaleme aldı. Yalçın, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın 2000'de Yusuf Ziya Özcan tarafından kurulduğunu söyledi. Özcan'ın daha sonra ABD'de Polis Eğitimi İçin Türk Enstitüsü kurduğunu ve birçok polisin burada eğitim aldığını söyledi. Yalçın, CIA ve FBI tarafından eğitilen polislerin arasında son dalgada görevden alınan Tuğrul Turhal'ın da bulunduğunu belirtti.
TÜSİAD: HATA TEKRARLAMASIN
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), operasyona ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Kimsenin kişilik hakkının zedelenmemesi, daha önce bazı büyük davalarda gözlenen ve kişilerin mağduriyetine yol açan hataların bir daha tekrarlanmaması ve tüm sürecin hukukun üstünlüğüne olan güvenimizi destekleyecek şekilde gerçekleşmesi beklentimizdir..."
'YARGI SİYASETİ ŞEKİLLENDİREMEZ'
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da operasyonla ilgili bir açıklama yaptı. "Yargı siyaseti şekillendiren bir güç olarak kullanılamaz. Bu sebeple, yargının şaibelerden arındırılması, hukukun üstünlüğünü esas alan bir yargının oluşturulması hepimizin görevidir" dedi ve ekledi: "Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasetini sadece Türk milleti şekillendirme hakkına sahiptir."
KAYIT DIŞI DİNLEME
"Büyük Rüşvet" operasyonu, gözleri Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın kayıp olan 11 dinleme cihazına çevirdi. Operasyondaki birçok detay, kayıp olan cihazlarla şüphelilere yönelik dinleme yapılmış olabileceğini gözler önüne serdi. Cihazların "buharlaştığını", geçen yıl göreve getirilen Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ortaya çıkardı.
SOSYAL MEDYAYA YANSIDI
Dinç'in yaptığı envanter çalışmaları kapsamında, 4 yıl önce ithal edilen 11 dinleme cihazının kaybolduğu tespit edildi. Rüşvet operasyonunda yapılan dinlemelerin ise kayıp cihazlarla yapıldığı öne sürüldü. Bu dinlemelerin de Emniyet içerisinde oluşturulan "paralel istihbarat yapılanması" tarafından yürütüldüğü iddiası ağırlık kazandı. Skandalın aylar öncesinden sosyal medyaya yansıtılması ise bu iddiaları güçlendirdi. Uzmanlar ise kayıp cihazlarla ilgili "tehlikeye" işaret etti. Rusya, İsrail ve ABD tarafından üretilen dinleme cihazlarının sadece devlet tarafından alınabileceğini belirten yetkililer, "Bu cihazların kaybolup, bulunmaması potansiyel tehlikeye işaret eder. Çünkü bu cihazlarla dinlemeler tereyağından kıl çeker gibi yapılır" dedi.
SATIŞI KONTROLLÜ
İstihbarat Daire Başkanlığı'na ait kayıp dinleme cihazları, mutlaka birilerinin üzerine zimmetli oluyor. Kontrollü olarak satılıyor. Bu tip malzemelerin siviller tarafından ülkeye sokulması yasak. Orta büyüklükteki çanta içerisindeki cihazlar, dinlenmek istenen ortamda bir arabanın içine konulabiliyor ve çevredekilerin konuşmaları kaydediliyor.
EN TEHLİKELİSİ 'PASİF'
Operasyon amaçlı belli bir operatöre bağlı olmaksızın dinleme yapan cihazların, aktif ve pasif olmak üzere 2 modeli bulunuyor. ABD, Rusya ve İsrail tarafından üretilen, 300 bin dolar değerindeki "aktif dinleme" cihazı, içine konduğu çantada kendisini bir baz istasyonu haline getiriyor. Bu cihaz, aktif olarak her türlü bilgiye ulaşabiliyor. Rus-İsrail ortak yapımı olan 2 milyon dolar değerindeki "pasif dinleme" cihazları ise çok tehlikeli olarak gösteriliyor. Bu cihaz, kırılamaz denilen telefon ve baz istasyonu arasındaki kriptoyu kırıyor ve 500 metreye kadar her türlü cep telefonunu, 1 saniye gecikmeyle dinleyebiliyor.
ÖZ KURALLARI ÇİĞNEMİŞ
BAKAN OĞLU VE 35 KİŞİ SERBEST
İstanbul'daki şok operasyonda gözaltına alınanlar, dün gruplar halinde Adliye'ye çıkartıldı. Savcılıkça sorgusu tamamlanan 71 şüpheliden 22'si serbest bırakıldı, aralarında bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan ve Erdoğan Bayraktar'ın oğulları ile işadamı Reza Zarrab'ın da bulunduğu 49 kişi ise tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Hakim önüne çıkan Bakan Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Oğuz Bayraktar'ın da aralarında bulunduğu 14 kişi serbest bırakıldı. 14 kişi için adli kontrol istendi ve yurt dışına çıkış yasağı konuldu. 35 kişinin sorgusu ise sürüyor. Öte yandan mahkemede sorgu sırasını bekleyen mimar Ali Tunç, kalp spazmı geçirdi.
Tunç, hastaneye kaldırıldı.
İŞADAMI 'TAŞ'LADI
Operasyonda gözaltına alınan ve ardından serbest bırakılan TAŞ YAPI'nın sahibi işadamı Emrullah Turanlı, süreçle ilgili bir açıklama yaptı. Turanlı şunları söyledi: "Sorgulamadan şikayetçi değilim, ama üslup yanlış. Uluslararası adalete uygun bir hukuk sisteminde, daha suçu kesin olmadan bir işadamını sabaha karşı apar topar evinden almak haksızlıktır. Gözaltındayken tutuklu muamelesi görüyorsunuz."
ALTINOK TEFTİŞTE
İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevine atanan Selami Altınok, dün Emniyet'in Vatan Caddesi'nde bulunan yerleşkesinde incelemelerde bulundu. Gazetecilerin soruları üzerine Altınok, şunları söyledi: "İnşallah Allah utandırmaz. Başarılı olmaya çalışacağız. İstanbul halkının huzurunu, güvenliğini ve mutluluğunu sağlamaya gayret edeceğiz. Gayemiz, amacımız bu. İstanbul, Türkiye'nin göz bebeği bir şehri. Burada görev yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İnşallah sizlerle de böyle güzel günlerde beraber oluruz." Altınok, Emniyet'ten ayrılırken gazetecilerin operasyonla ilgili sorularını yanıtsız bıraktı.
BÜYÜK YANGIN VAR
Gazeteci İsmail Küçükkaya, önceki gün görevden alınan İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'la bizzat konuştuğunu söyledi. İsmail Küçükkaya, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından paylaştığı mesajında, "Hüseyin Çapkın'la konuştum: 'Büyük bir yangın var, hiç ilgimiz yokken bizi de yaktı' dedi..." diye yazdı.