Demir tarafından, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan 4 sayfalık suç duyurusu dilekçesinde, Fethullah Gülen ve "hizmet" ekibinin, Hz. Muhammed ile ilgili gördüğünü iddia ettiği rüyaların toplumu olumsuz etkilediği anlatıldı.
Dilekçede, Fethullah Gülen'in, Hz. Muhammed'in Türkçe Olimpiyatlarına katıldığı ve "tweetleri ikiye katlayın" talimatı verdiği şeklinde söylemlerinin, din ve peygamber istismarından başka bir şey olmadığı vurgulandı.
Senaryoyu oynayan ve oynatan kişilerin, İslam'ı ve Hz. Muhammed'i oyunlarına alet etmeye hakları olmadığı savunulan dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Baştan sona saçma sapan, garip kurgu ve tipleme senaryolarla yayınlanan, topluma hiç bir faydalı yanı olmayan, çözüm süreci ve bu süreci baltalamayı amaçlayan, toplumun kaynaşmaya ve birleşmeye ihtiyacının bulunduğu bu ortamda Şefkat Tepe dizisinin hala yayınlanması, Türk ve Kürt kardeşlerimiz olmak üzere iki tarafı da germesi, birilerini karalayıp dışlaması, acaba kime ve neye hizmet etmektedir. Kimlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Yayınlanan sahneye bakıldığında Peygamberimizin bir ışık huzmesi içinde çağrılıp, kamyonetin kasasına bindirilmesi, arabanın kendiliğinden çalışıp yürümesi tepki gösterilip geçilecek ve sadece kınanacak bir hadise değildir. Bu, peygamberi ve dini tanımamakla beraber, peygamberimizin şahsi manevisini hafife almak, basite indirgemek, sıradan bir senaryoya figüran olarak koymak, yanlış bir anlayışın, yanlış bir düşüncenin desteklenmesine alet etmekten öte bir şey değildir. Burada bütün bir toplumun veya izleyenlerin itikadi olarak saptırılması, din anlayışı ve peygamber tasavvuruna bakışın bozulmak istenmesi de yatmaktadır."
Dilekçede, Hz. muhammed'in yalnızca Fethullah Gülen ve cemaat mensuplarının rüyasına girmesi, onlara talimat vermesi ve yol göstermesinin bir "ayrımcılık" sorusunu doğurduğu kaydedilerek, "Acaba Peygamberimizin, Samanyolu Tv ve cemaat ile yaptığı bir televizyon programcılığı ve rüyalara konuk olmak için yaptığı bir mukavele, bir sözleşme mi var da bizim bundan haberimiz yoktur. Ondan dolayı mıdır ki ümmetin zulüm gördüğü Suriye'de, Filistin'de, Doğu Türkistan'da, Myanmar'da, Mısır gibi, Müslümanlar'ın kan ağladığı, mallarının ve canlarının yok edildiği yerlerde bulunmuyor, buralara gidemiyor?" ifadelerine yer verildi.
"ÖZÜR DİLEME NEZAKETİNİ GÖSTERMEDİLER"
Samanyolu Televizyonu'nun bu yaşananların ardından özür dileme nezaketini dahi göstermediği kaydedilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Peygamberimizin şahsı manevisini hafife alarak hakaret etmek, din ve peygamber istismarı yaparak, Allah Resulünü kendi çıkar ve menfaatlerine alet etmekten, Peygamberimiz başta olmak üzere tüm peygamberler ile ilgili çok kötü ve kabul edilemeyecek örneklik oluşturmaktan, insanlara bu şekilde bir eylemi yapmaya meylettirmekten, iman ve itikat boyutuyla dini algıyı bozmaktan, bir grubun veya cemaatin anlayışına alet etmekten, başta Fethullah Gülen olmak üzere Samanyolu Televizyonu, genel yayın yönetmeni hakkında kamuoyunda oluşan bu İslami inanç ve ilkelerin kaybından ve zaafa uğratılıp bozulmasından dolayı, Peygamberimiz şahsında manevi tahkir olarak suç duyurusunda bulunuyor ve gereğinin yapılması için hukukun üstünlüğüne inanıyorum."
Dilekçede, Samanyolu Televizyonu ile Şefkat Tepe dizisinin yapım şirketinin yetkililerinin Türk Ceza Kanunu'nun gerekli maddelerince cezalandırılması talep edildi.