'CÜCE YAZAR' HAKARETİ
Dilekçede, "Dizi senaryosunun bizzat Gülen'in onayına sunulduğu, talimatlarla şekillendirildiği" savunularak, şunlar kaydedildi: "Dizide müvekkili hedef gösteren, hakaret eden, toplum ve izleyiciler nezdinde küçük düşüren bazı öğeler yer almaktadır. Bu kasıtlı ve bilinçli olarak gerçekleştirilmektedir. Dizide karanlık kurul olarak bilinen 'Karar Kurulu' gösterilmiştir. Bu kurul, dizinin senaryosuna göre bir yeraltı örgütünün üst düzey yöneticilerinin toplandığı ve ülkenin kaosa sürüklenmesi için oluşturulmuş sözde kurgusal bir kuruldur. Senaryoya göre ülke siyaseti bu kurul tarafından fiilen yönetilmektedir. Ancak ilgili dizideki diyaloglar incelendiğinde, bu diziyi hazırlayanların, bu kurulda yapılan konuşmalar üzerinden ülke siyasetini şekillendirmeye çalıştığı ortaya çıkmaktadır. İktidarın, derin devletvari örgütlerle işbirliği içinde ya da himayesi altında çalıştığı, yabancı ajanların iktidarı elinde oynattığı, ülkenin başka ülkeler tarafından yönetildiği, yasa dışı eylemlerle ülke yönetildiği izlenimi yaratılmak istenmektedir. Dizinin müvekkil ile ilgili kısmına gelirsek, Karar Kurulu sahnesinde yer alan konuşmalar içinde yer alan 'Kara Ruhlu Yazar', 'Cüce Yazar', 'Sevilmeyen Kadın' şeklinde bahsedilen kişiden kasıt, Sevilay Yükselir'dir." Sevilay Yükselir'in dizideki yasa dışı örgüte hizmet eden bir yazar olduğu, kurulun ve dahi iktidarın talimatıyla yazılar yazdığının anlatılmak istendiği ifade edilen dilekçede, "Yükselir'in adı doğrudan zikredilmeden yapılan ima ve benzetmelerin, TCK'nın hakaret ve hakaret suçunda mağdurun belirlenmesine ilişkin 125. ve 126. maddeleri gereği suç teşkil ettiği" kaydedildi. Dilekçede, dizide "Sevilay" isminin çağrıştırılması için "Sevilmeyen Kadın" tabirinin kullandığı da savunuldu. Dilekçede, basın ve sosyal medya yorumlarında da "Sevilmeyen Kadın" ibaresinden Yükselir'in kastedildiğinin anlaşıldığı ifade edilerek, bunun da gazetecinin toplum önünde aşağılandığı, hakarete uğradığı, kişilik haklarına saldırıldığını gösterdiği kaydedildi.
'HASMANE TAVIR' "
Kurgu gibi görünse de senaryoyu oluşturan ve diziyi yayımlayanların ülke gündemiyle ilgili ahkam kestikleri" öne sürülen dilekçede, şunlar kaydedildi: "Şüphelilerden Fethullah Gülen müvekkilim hakkında sürekli suç duyurusunda bulunan ve kendisi ile husumet yaşayan ilgili örgütün lideridir. Son günlerde sosyal medyada dolaşan birtakım ses kayıtlarında Karanlık Kurul diyaloglarına ilişkin dizisinin senaryosuna kendisinin onay verdiği ayyuka çıkmıştır. Bu tapelerin ilgili soruşturma dosyasından, mevcut dosyaya delil olarak eklenmesi gerekmektedir. Şüphelinin müvekkilimize yönelik hasmane tavrı izahtan varestedir. Bu nedenle Fetullah Gülen, müvekkilimizin hedef gösterilmesine, kişilik haklarına ağır ve haksız saldırıda bulunulmasına onay vermiştir."
'AMAÇ TOPLUM GÖZÜNDE BENİ KÜÇÜK DÜŞÜRMEK'
Sevilay Yükselir, kanala ve Gülen'e açtığı dava hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bir gazeteci olarak son dönemde yaptığım yayınlar ve yazılarım nedeniyle sürekli olarak Cemaat medyası ve onun sosyal medyadaki uzantıları tarafından ağır eleştirilere uğradığımı herkes görüyor. Bunların üstüne örgüt lideri Fethullah Gülen de birçok köşe yazım nedeniyle hakkımda şikâyetçi oldu. Söz konusu şahıs ve ona bağlı yayın organları bu hareketleri ile beni yıldıracaklarını ve sindireceklerini sandılar. Ben hakaret olmaması koşuluyla her tür eleştiriye saygı duyan, bu eleştirileri işin bir gereği olarak kabul eden bir yazarım. Ancak ülkeyi kaosa sürüklemeyi hedef olarak belirlemiş bu güruh, son dönemde eleştiri sınırını fersah fersah aşarak, olayı ağır hakarete taşımaya başladı. Özellikle Şefkat Tepe dizisinde Karanlık Kurul adındaki sözde yapıda sürekli şekilde adım zikredilmeksizin ancak herkesin bahsedilen kişinin ben olduğumu anlayacağı şekilde yayınlar yapıldı. Bu yayınlarda kişilik haklarım ve itibarım hedef alındı, buradaki amacın beni toplum nezdinde küçük düşürmek olduğu herkesçe bilinmektedir. Son yayınlarda ise malzeme bulamayınca, benim üzerimden hükümetin yıpratılmaya çalışıldığı, bağımsız gazetecilik anlayışımın sorgulanmaya çalışıldığını tespit ettim.
'KİMİN İFTİRA ATTIĞI ORTADA'
Bu hafta durumu avukatımla müzakere ettim. Yayınlarda adımın geçmemesi nedeniyle işlem yapılamayacağını sanıyordum. Ancak avukatım TCK 126'ncı maddesinin çok açık olduğunu kanun maddesini okuyarak gösterdi. Ben de bunun üzerine suç duyurusunda bulunmaya karar verdim. Amacım bu yayın organlarının bu saldırılarına artık sessiz kalmayacağımı göstermekti. Tüm bunların ötesinde bu kurula ilişkin diyalogların örgüt lideri Fethullah Gülen'in onayından geçtiğini tüm Türkiye gördü. İnsanlara iftira atan, şeref ve haysiyeti ile oynamaya kalkan şahsın kim olduğu artık herkes tarafından biliniyor. Bu yayınların, ülkenin yabancı devlet ajanları tarafından yönetildiği safsatalarıyla, AK Parti hükümetinin devletvari örgütlerle, çetelerle işbirliği içinde ya da himayesi altında çalıştığı izlenimi verilmek suretiyle bir itibarsızlaştırma faaliyeti olduğu ortadadır. Bunlara sessiz kalmayı artık içime sindiremiyorum. Pervasızca yapılan bu yayınlarla belirli kesimler adeta uyuşturulup, hezeyanlarla dolu hayal dahi edilemeyecek saçmalıklar, şahsıma yönelik bir takım benzetmelerle gerçekmiş gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle Fethullah Gülen ve ilgili yayın grubu hakkında yasal süreci bugün (dün) itibari ile başlattım. Soruşturma sonucunda ve yargılama bitiminde bu kişilerin mahkûmiyetine karar verilmesi, yayınlarının da niyetlerinin de resmi belgesi olacaktır." (SABAH)