Paralel örgüt dosyayı savcıdan kaçırıyor

Aralarında eski polis şefleri Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Yakup Saygılı’nın da yer aldığı 51 şüpheli hakkında paralel taktik nedeniyle iddianame hazırlanamıyor. Şüpheli avukatlarının her hafta yaptığı itiraz nedeniyle dosya mahkemeler arasında geziyor.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :27 Ekim 2014 , 00:00 Güncelleme Tarihi :27 Ekim 2014 , 11:18
Paralel örgüt dosyayı savcıdan kaçırıyor
Paralel yapının emniyet ve yargı içindeki uzantılarının darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmada, "dosya kaçırma" taktiği yaşanıyor. Aralarında eski polis şefleri Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Yakup Saygılı'nın da yer aldığı 51 şüphelinin avukatlarının tahliye talepli başvuruları nedeniyle dosyanın mahkemeler arasında gezdirildiği ve bu yüzden iddianamenin yazılamadığı ortaya çıktı. Şüpheli avukatlarının her hafta yaptığı itirazların temel amacının davayı açtırmayarak Anayasa Mahkemesi'ne yapılan "hak ihlali" başvurusunun sonuçlanmasını beklemek olduğu belirtildi.

Üç aydır cezaevindeler

Savcı Zekeriya Öz, Muammer Akkaş ve Celal Kara'nın başında olduğu ve daha sonra hukuk dışı iddialarla bir darbe teşebbüsüne dönüşen 17-25 Aralık soruşturmalarıyla deşifre olan paralel yapıya yönelik soruşturma sürüyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 51 polis tutuklanmıştı. Aralarında İstanbul Emniyeti eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Terörle Mücadele şube eski Müdür Yurt Atayün, Mali Şube eski Müdürü Yakup Saygılı ve İstihbarat Şube eski müdürü Erol Demirhan da bulunuyor. Şüphelilerin tutukluluk halleriyle ilgili hemen hemen her hafta itirazda bulunuluyor. İddianamenin yazılması beklenirken, savcı bir türlü dosya üzerinde çalışamıyor. Dosya savcıdan çok mahkemeler arasında dolaşıyor. Tutukluluğa itiraz başvurularını Sulh Ceza Mahkemeleri inceliyor. İstanbul Adliyesi'nde bu süreçte yapılan itirazlara 1., 2., 3., 4., 5. ve 6. Sulh Ceza Mahkemeleri bakıyor.

Dava açılmasın istiyorlar

İddianamenin yazım aşamasına gelinmediği süreçte savcılık, şu aşamada tanık ifadelerini almaya devam ediyor. Paralel yapının bu taktikle savcının dava açmasına engel olmayı hedeflediği öne sürüldü. Yasaya göre, tutuklu kişilerle ilgili zaten ayda bir kez kanunu zorunluluk olarak mahkeme tarafından tutukluluk hali değerlendiriliyor. Ancak, şüpheli avukatları bu yasal süreci izlemek yerine her hafta tutukluluğa itiraz dilekçesi sunarak, soruşturmanın seyrinde yürümesine engel oldukları belirtildi.

AYM kararını bekliyorlar

İddianamenin tamamlanması ve davanın açılması sürecinin uzatılarak, şüpheli polislerle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne yapılan "Hak ihlali" başvurusunun sonuçlanması için zaman kazanılmaya çalışıldığı öne sürüldü. AYM'den böyle bir karar çıkması halinde yerel mahkemenin tutuklu bulunan polisleri derhal serbest bırakması gündeme gelecek. AYM'ye yapılan başvuruda, şüpheli polisler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmanın "hukuksuz deliller ve iddialarla" yürütüldüğü iddia edildi. AYM'nin ise söz konusu başvuruyu paralel yapının emniyet içindeki uzantılarının lehine karara bağlaması yönünde beklenti olduğu öne sürüldü.

Cihaner örneği emsal

Yasaya göre, adli soruşturmalarda savcılık ve mahkeme dosyanın aslı üzerinden inceleme yapmak zorundadır. Tutukluluk haline yapılan itirazlarda UYAP sisteminde dosyanın soruşturma aşamasında olduğundan tamamının yüklü olmad��ğından mahkeme dosyayı ilgili savcıdan talep eder ve inceler. İncelemesi tamamlandıktan sonra dosyayı savcıya geri gönderir. Savcılık da mevcut dosyanın aslı üzerinden incelemesini yapar ve iddianamesini de bu şekilde yazar. Hatırlanacağı üzere CHP milletvekili eski savcı İlhan Cihaner'in tutukluluk durumuyla ilgili yargıtay 11. Ceza Dairesi kopya CD üzerinden inceleyip tahliye yönünde karar verdiği için karar yok sayılmıştı. Kanunlara göre, "Her hangi bir kopya üzerinden soruşturma yürütülemeyeceiği ve karar verilemeyeceği" hatırlatılarak, Cihaner hakkında verilen karara itiraz edilmişti.

Fırsatını yakaladıkları her an mağdur şovunu sahnelediler

Tutuklanan polisler uzun süre yaptıkları çıkışlarla gündeme gelmişti. İstanbul Terörle Mücadele eski Şube Müdürü Yurt Atayün, sağlık kontrolünden geçtiği hastanede ellerinin arkadan kelepçelenmesini istemişti. Atayün, elleri arkadan kelepçeli halini kameralara göstererek "Teslim olduk arkadan kelepçelediler. Tamamen siyasi" demişti. İstanbul Eski Bilisim Suçlari Şube Müdürü Hayati Basdağ, önden kelepçeli ellerini havaya kaldırarak "Haram lokma yemedim" demişti. Polislere kötü muamele yapıldığı yönünde paralel medyada kara propaganda yürütülmüştü. Polislerin nezarethanedeki fotoğraflarında paralel medyada ortaya atılan "Sahurda yemek verilmedi", "Oruçluyken karşılarında sigara içildi" gibi birçok iddianın gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı. İddiaların aksine şüphelilerin evinde arama yapılmadığı, evlerinde kelepçe takılmadığı, devletin verdiği yemeğin yanı sıra ekstra yiyecek ve sigara alınarak şüphelilere verildiği, oruç tutanlara sahur ve iftar, oruçlu olmayanlara her öğün yemekleri verildiği, yemeklerin yanı sıra çay ve tatlı ikramı da yapıldığı ortaya çıkmıştı.

Kalorifer yalanı

Sıcak havada nezarethanelerde kalorifer yakıldığı gibi paralel yalanların aksine "Nezarethane koridorlarında vantilatörlerin çalıştırıldığı" görülmüştü.

Kaynak: Star gazetesi