Dershaneler bahane oldu. 17-25 Aralık sonrası yurdun dört yanında, bir kısmı uydurma ne kadar soruşturma varsa hepsiyle ilgili operasyon yapmaya çalıştılar. Hepsini aynı aralığa sıkıştırmışlar ki, algı operasyonu netice versin.
"DÖNEMİN BAŞBAKANI!"
Çok açık ki darbe planlanmış. Herkesi toplayacaklar... Sonunda ortaya çıktı ki "dönemin Başbakanı!" ifadelerinin yer aldığı iddianamenin taslağı bile hazırlanmış. Anlaşılıyor ki "üst akıl" Türkiye'yi Irak, Suriye gibi yapmak istiyor! (Not: 17-25 Aralık darbesi hedefine ulaşsaydı bazı isimlere başbakanlık ve bakanlık vaat edildiği sonradan kamuoyuna yansıdı. Ala, "Kimi Başbakan yapacaklardı?" sorumuz üzerine, "O, bizde kalsın" dedi.)
Bir darbe neyle yapılıyorsa onun karşısına o yöntemle çıkarsınız. Kendilerine kanunun verdiği görev ve yetkiyi ters yüz ederek kötüye kullanırlarsa ya da hiç olmayan yetkiyi kullanmaya kalkışırlarsa siz de kendi yetkilerinizi kullanırsınız... Hiçbir mevzuat, hiçbir kuruma seçilmiş hükümete darbe yapma yetkisi veremez.
Türkiye dibi görünmeyen bir uçurumun eşiğinden döndü. Siyasi iradenin dirayeti olmasaydı, uçuruma yuvarlanmıştı. Dönüp bakıyorsunuz, ancak bir ihanet şebekesi bunu yapabilir. İddialarının çoğu uydurma. Kendi ihbar etmiş, sahte delilleri de üretmiş... Ama bu arada kendileri şantajla himmet toplayıp bu paralarla yurtdışındaki seçim kampanyalarına bağışlar yapıyorlar. Kamu sınavı sorularını çalıp şikâyet olunca emniyet ve yargıdaki adamları sayesinde örtbas ediyorlar. Birçok kişi ile ilgili delil ve suç uydurularak insanlar mağdur edilmiş. 'One Minute'den itibaren yaşananlar ele alındığında resim ortaya çıkıyor. Kim kimi görevlendirmiş, kim kimin elinde oyuncak olmuş... Bunların hesabını soracak devlet.
Artık o zaman rüyada ne görürlerse onu yaparlardı herhalde...
Başka ülkelerde bu tür yöntemlerle darbeler yapabildiler. Anlaşılan paralel yapıyı gereğinden fazla ciddiye almışlar. Ayrıca AK Parti'nin gücünü, milletin iradesini ve Sn. Tayyip Erdoğan'ın liderliğini ve dirayetini hesaba katmamışlar.
OSLO'YA YABANCI ÖRGÜT DESTEĞİ
Başka bir ülkenin gizli servisi bizim Emniyet İstihbarat'ta örgütlenmiş paralel yapıya veriyor ve onlar da basına sızdırıyor. Türkiye aleyhine tam bir işbirliği. Bunu tespit ettik.
Dava süreci devam ediyor ve casusluk iddiası ile yargılanıyorlar. Soruşturmada ortaya çıktı ki bu cihazlar Türkiye'de sadece Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi'ne satılmış. Yine soruşturmada anlaşıldı ki dinleme cihazları yerleştirilirken üzerindeki seri numaralarını silmişler ama cihazların içinde de aynı numaralar var. Cihaz açıldığında çalışmaz hale geldiğinden içini açamamışlar ve içinde numara olduğunu bilmiyorlar.
'MİLYONLARCA İNSANI DİNLEMİŞLER'
Yılda yaklaşık 250 bin kişiyi, 500 bin dinleme kararıyla dinlemişler. Bu sırada 250 bin kişi ile görüşen herkesi dinliyorlar. "Bir kişi 10 kişi ile konuştu" deseniz, 2 milyon 500 bin kişiyi dinlemiş oluyorlar. Böyle bir rezalet! MİT'i bile terör örgütü diye dinlemişler!
Bu bir ulusal güvenlik problemidir. Ama MGK'da alınan kararlar açıklanamaz.
ZÜBEYDE YALÇIN/SABAH