Ergenekon davasına dayanak oluşturan Ankara Gölbaşı'ndaki kazılarda bulunan mühimmatlarla ilgili müthiş bir detay ortaya çıktı. Mühimmatların yerini işaret eden ve eski Emniyet Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin'e ait olduğu iddia edilen kroki daha ortada yokken dönemin özel yetkili savcısı Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün Gölbaşı'nda arama yapılması için polise talimat verdiği belirlendi. Gölbaşı kazılarının da Zir Vadisi aramaları gibi paralel kumpas olduğu gündeme geldi. Şahin'in avukatı, bilgi ve belge sunarak kumpasın aydınlatılması talebiyle İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet dilekçesi verdi. Paralel'in maşası Öz ile birlikte kumpasta rol alan emniyet görevlilerinden şikayetçi olan avukat Cavit Subaşı, bu kişilerin "sahte resmi evrak tanzimi", "adil yargılamayı etkileme", "vahim nitelikte silah ve mermi bulundurma", "askeri malzeme bulundurma" ve Şahin'e karşı işledikleri suçlardan yargılanmalarını istedi. Savcılık, Gölbaşı mühimmatlarında paralel yapının kumpasını incelemeye aldı. Şikayet dilekçesinde kumpas şu şekilde aktarıldı:
İbrahim Şahin geçirdiği kaza sonrasında demans (bunama) hastası oldu. Bir kulağında tam duyu kaybı vardı. Diğer kulağı ise yüzde 20 oranında duyuyordu. Şahin, bu hastalığı kullanılarak Kamu Güvenliği Müsteşarı olacağına inandırıldı. Bizzat televizyonlara çıkarak, jandarma ve polisten yetkin elemanları seçip devlet tarafından terörle mücadele için resmi olarak görevlendireceğini söyledi. Hastalığı kullanılarak oyuna getirilen Şahin, Ergenekon operasyonlarına dahil edildi.
TARİHLER ELE VERDİ Şahin'in Ankara ve İstanbul'daki adreslerindeki arama, kendisi ve avukatı olmadan yapıldı. Arama sırasında eve gelen oğlu Ömer Salih Şahin tartaklanarak dışarı çıkarıldı. Polis kamerası ile detaylı kayıt yapılmasına rağmen bu kayıtlar dosyaya konulmadı.
Dava dosyasına suikast krokisi ve tedhiş planları diye konulan belgeleri arama yapılırken eve gelen iki kişinin getirdiğinden şüpheleniliyor.
Şahin'in evinde 7 Ocak 2009'da yapılan aramalarda el konulan malzemeler, tasnif içeriklerine bakılmadan torbalara doldurulup mühürlenerek emniyete götürüldü. Ancak tutanaklara göre savcı Öz, 8 Ocak'ta, daha mühürlü delil torbası açılmadan, yani daha kroki bulunmadan bir gün önce, Gölbaşı'nda kazı yapılması için İstanbul Emniyeti'ne talimat verdi. Oysa, aramalarda el konulan malzemeler emniyette tasnif edildikten sonra 9 Ocak 2009 saat 13.00'te "Ön İnceleme Tutanağı" düzenleniyor. Krokinin varlığı bu tarihte belli oluyor. Savcılık ve emniyet bu tarih ve saatten önce krokiden haberdar değil.
Savcı Öz'ün bir gün önceki kazı talimatı Ankara'ya ulaşmadan, mahkemeden de bir arama kararı alınmadan, aynı gün saat 18.30'da krokide gösterilen adreste kazılar başlıyor. Ortada bilgi, belge, emir ve izin yokken, kroki de henüz bulunmamışken kazılar tamamlanıyor. Kazılarda bulunduğu açıklanan mühimmatların Tahşiye, KCK ve Ergenekon'daki diğer bazı mühimmatlar gibi seri numaralarının silik olduğu tespit ediliyor.
Ayrıca, ele geçen kroki, suikast planı ve diğer tüm belgelerde nedense İbrahim Şahin veya diğer sanıklar ile ailelerine ait bir el izi, parmak izi, DNA örneği yok. Belgelerin temiz olması, üzerlerinde toz olmaması da yeni konulduğu şüphesini doğrular nitelikte. En azından temizlik sırasında Şahin'in eşi ve kızının bu belgelere dokunması gerekir. Tüm bunlara rağmen belge ve bilgilerin sonradan yerleştirildiği savı araştırılmıyor. Şahin'in hazırladığı iddia edilen planlar ve listelerdeki el yazılarının da Şahin'e ait olmadığı bilirkişi raporu ile sabit.
Fatih ULAŞ/SABAH GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN