ABD’nin Mehdi’si!

İstihbarat raporunda Gülen grubuyla ilgili şu ifadeler kullanılıyor: "Cemaat mensuplarına kendilerinin beklenen nesil, beklenen cemaat, Türkiye'yi ve İslam'ı kurtaracak cemaat, Peygamberin hadisiyle övülmüş cemaat olduğu sık sık vurgulanarak propaganda yapmaktadırlar. Bu cemaat ikinci ilkleridir. Birinci ilkler peygamberimiz ve arkadaşları ikincisi de cemaat mensuplarıdır. Fetullah Gülen'e cemaatte mehdi gözü ile bakılır. Mehdi ahir zamanda bayrağın yere düştüğü vakitte zuhur edecek ve beklenen cemaatin başına geçecek ve bayrağı kaldıracak bununla ilgili cemaat üyeleri arasında birçok yazışma yakalanmış, F. Gülen'in Mehdi olduğu empoze edilmeye çalışılmıştır. F.Gülen'in Kasım Gülek vasıtası ile ABD ile ilişkisini sağladığı, ABD'nin istihbarat ağını oluşturan Moon tarikatı ile sıkı ilişki içerisinde olduğu birçok yazışmada ortaya çıkmıştır. ABD'nin Ortadoğu'da ve İslam ülkelerinde kullanabilecekleri örgütler listesinde en büyük desteği F. Gülen örgütü almasının yegane sebebi kayıtsız şartsız itaat etmeleri ve verilen emirleri harfiyen yerine getirmelerinden kaynaklanmaktadır. Örgütsel yapılanma içerisinde bulunan yasadışı söylem ve eylem içerisinde gizlice faaliyetlerini yürüten bu cemaatin şu an yargılanıyor olsa da takibe alınmalı gelişmesine ve örgütlenmesi çok yakın takibe alınması gereklidir. Cemaatin yurt içi ve yurt dışı ilişkileri deşifre edilmeli, çok acil önlem alınarak gelişmelerine müsaade edilmemesi için kanuni tahkikatın hızlandırılması gerekmektedir."



'NUR' İÇİNDE BİR MUHBİR

Gülen'e cemaat içinde Mehdi gözüyle bakıldığı yazılıyor Fetullah Gülen, 1942 Erzurum doğumludur. Gençlik yıllarında komünizmle mücadele derneğine üye olmuş, İzmir ve Erzurum'da komünizmle mücadele derneklerinin kuruluşunda yeralmıştır. Bu dernekler ABD'nin Truman doktrini doğrultusunda özellikle NATO'ya üye ülkelerde açtırdığı Sovyet karşıtı yapılanmalardı. CIA, MOSSAD vasıtası ile büyük oranda paralar aktarılarak 1970 yılında klasik nurculardan ayrılarak kendi cemaatini oluşturmaya başladı. Ekonomik gücünün artmasıyla hızla soyut ve duygu sömürüsüne dayalı gelişme stratejisini uygulamaya başladı. Sıkıyönetim komutanlıklarına kendi karşıtı olan radikal örgütlenmeleri ihbar ve şikayet ederek sıkıyönetimin desteğini almaya çalıştı."

"Anarşistleri ve ülkemizi bölmeye çalışan her kim olursa, sıkıyönetim komutanlıklarına ihbar edilmesi gerektiğini cemaat üyelerine ve komutanlıklarına bildirdiği halde yargılanmaktan ve ceza almaktan kurtulamamıştır. (...) Nurcuları ve diğer dini çevreleri etkileyen F. Gülen hep ağlayan, bazen kendini yerden yere atan konuşma tarzı ile dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Okuyuculuk, yazıcılık, silahlı mücadele tarzlarından ayrı olarak hilafet yoluyla kitleleri etkiledi. Bir başka tarz daha geliştirdi. Açıkça nurcu olduğunu söylemedi. Nurcularla hep mesafeli bir temas içerisinde bulundu. Nurcuların birçok toplantısı ve örgütlenmeleri, yönetici kadroları bilakis F.Gülen tarafından yetkili kuruluşlara ihbar neticesinde çözüldü."

KAYNAK: YENİ ŞAFAK