Yılmaz, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında hakim ve savcılarla ilgili yürütülen işlemler hakkında bilgi verdi.
Etkin pişmanlıktan yararlanmak için başvuran hakim ve savcı sayısının 300'ü bulduğunu belirten Yılmaz, etkin pişmanlıktan yararlanan hakim ve savcılarla ilgili bazı yanlış anlamaların ortaya çıktığını söyledi.
Mehmet Yılmaz, "Yanlış bilinen bir şey var. Bugüne kadar hiçbir şekilde suçunu itiraf eden, etkin pişmanlık yasasından faydalanmak isteyen hakim ve savcı hakkında mesleğe devam konusunda bir karar almadık." dedi.
Yılmaz, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmanın, adli soruşturma için önemli olduğunu, söz konusu hakim ve savcıların silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan soruşturulduklarını ve yargılanacaklarını anlattı.
"3 BİN 696 HAKİM VE SAVCIYI AÇIĞA ALDIK"
Suçunu itiraf edip, örgütün yapısının ortaya çıkması için samimi beyanda bulunanlar için yasanın belli kolaylıklar öngördüğünü, cezada indirimler, hatta cezasızlık halinin bile söz konusu olabileceğini ifade eden Yılmaz, "Bu zaten, şüpheli veya sanık için yeterince teşvik edici ama biz HSYK olarak bugüne kadar 3 bin 696 hakim ve savcıyı açığa aldık, 173'ü yüksek yargıdan olmak üzere, FETÖ iltisaklı, münasebetli, 3 bin 456 kişi hakkında da ihraç kararı verdik." diye konuştu.
Yılmaz, ihraç kararların kesinleşmediğini, ihraçları yeniden inceleme sürecinin devam ettiğini belirterek, "Hiçbir itirafçı veya etkin pişmanlıktan faydalanan hakim ve savcı mesleğe döndürülmüş, iade edilmiş değil. Kurulumuzun da henüz o şekilde verilmiş net bir kararı yok." bilgisini paylaştı.
Bu konuda daha önce yaptığı açıklamaların yanlış anlaşıldığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Biz o gün şunu söylemek istedik. Adli olarak zaten yasalardan kaynaklanan kolaylıklar sağlanacak. Devlet olarak da biz samimi pişman olana, örgütü deşifre edene elimizden gelen kolaylığı sağlayacağımızı söyledik ama Cumhuriyet Gazetesi soruşturmasını yürüten savcı sanki etkin pişmanlıktan, itirafçılıktan faydalanmış da savcılığa devam ediyormuş gibi kamuoyunda bir algı oluştu. Kesinlikle öyle bir şey yok. Bizim açığa aldığımız hakim ve savcılardan etkin pişmanlıktan faydalanıp göreve iade edilen bir kişi dahi yok şu anda o bilinsin."
İTİRAFÇI HSYK ÜYELERİNİN TAHLİYESİ
Mehmet Yılmaz, etkin pişmanlıktan yararlanan ve itirafçı olanlar arasında eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSKY üyeleri Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik'in de bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Her üç isim de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuşlar ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini söylemişler, verdikleri ifadelerde de örgüte nasıl girdiklerini, örgütün nasıl çeteleştiğini ve mevcut yargısal yetkilerin örgüt elemanlarınca nasıl örgüt lehine kullanıldığını açıkça bildirmişler. Yargıtay'da gelen dosyaların örgüt elemanlarınca fotokopisinin çekilip ilgili kişiye iletildiği, yine önemli kişilere, önemli iş adamlarına ait dosyaların Pensilvanya'ya götürülüp, Pensilvanya'nın talimatıyla kararlar verildiği açıkça bildirilmiş. Tüyleri diken diken edecek itiraflar dediğim hususlar bunlardı. Biz her seferinde söyledik, 'hakim, savcı tarafsız olmalı' dedik ama gördüğümüz şu ki yüksek yargıda ve ilk derece yargıda bu işler böyle olmamış. Dosyalar, kararlar örgütün talimatlarıyla verilmiş. Pensilvanya'ya götürülen dosya mevcut. Bir ara hatırlarsanız eski Adalet Bakanlarından Mehmet Ali Şahin'in beyanında da geçen bir dosya vardı. Evet, aynıyla vaki, dosya Yargıtay imamı tarafından Pensilvanya'ya götürülmüş ve Pensilvanya'nın onayıyla dosyada hareket edilmiş. Yargıtay'da 2011 ve 2013 döneminde Pensilvanya'nın onaylamadığı hiç kimse daire başkanı olamamış. Bu gerçekler kamuoyunca bilinmiyor. Bizzat bu işi yaşayanların ve bu işin içinde olanların beyanı bu. Yine 2010'da Yargıtay üyeliği seçimleri Pensilvanya ile pazarlık halinde kararlaştırılmış, örgütün isimlendirmesiyle, onların diktesiyle Yargıtay üyesi seçilmiş. Türk yargısı gerçek anlamda kuşatılmış, tarafsız ve bağımsız yargıdan söz etmek mümkün değil. Türk yargısı maalesef bu durumdaymış."
HSYK seçimlerinin ardından 2014'te görevi devraldıklarında, önlerine gelen ilk derece yargısında kumpas, uydurma delillerle ilgili dosyalarda bu konuları kamuoyuna anlattıklarını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
"Oda TV, Hüseyin Kurtoğlu, Fenerbahçe dosyası gibi içinde artık kumpasın, uydurma delillerin bulunduğu dosyaların aynısı yüksek yargıda da mevcut olmuş. Yargıda FETÖ dediğimiz o terör örgütünün dedikleri olmaya başlamış. Her önemli soruşturmada muhakkak örgüt direktifleri ve talimatlarıyla hareket edilmiş. İlk derece hakim ve savcıların bazılarının beyanlarını okuyunca insan karşı karşıya bulunduğu sorunun ciddiyetini daha iyi kavrıyor."
"ALTIN NESİL YETİŞTİRECEĞİZ.' DİYE ORTAYA ÇIKTILAR, KATİL NESİL YETİŞTİRDİLER"
İtiraflarda, bazı Yargıtay üyelerinin, 2014 HSYK seçimleri öncesi hiç işleri olmamasına rağmen, örgütün talimatı ve finanse etmesiyle Türkiye'nin dört bir tarafına yayıldıklarını ve ilk derece hakimlerinin seçimlerinde bizzat propaganda görevi yaptıklarını söyledi.
İtirafçıların ifadelerinden örnekler veren Yılmaz, hakimlerden birinin ifadesinin çok ilginç olduğunu belirterek, şunları anlattı:
"Hakim ifadesinde, Yargıtay üyesi bana, 'Fetullah Gülen rüyasında Peygamberimizi görmüş. Peygamberimiz onun çok üzgün olduğunu görünce 'Seni üzüyorlar değil mi?' diye sormuş. O da evet manasında başını sallamış. Peygamberimiz de 'Üzülme, üzülme, 2014 HSYK seçimini bağımsızlar kazanacak, Türkiye'nin de yüzü gülecek.' demiş, bunu anlattı. Bu hakim, 'Seçimi bağımsızlar kaybedince anladım ki bunlar yalan söylüyor.' diyor. Bunun yalan olduğunu ancak seçimi kaybedince anlayabilen bir hakim bu ülkede 10 yıl hakimlik yapmış. Bu hurafenin yalan olduğunu ancak seçim kaybedince anlayabilen bir hakimden söz ediyoruz."
Mehmet Yılmaz, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici'nin ifadesinde, "Altın nesil yetiştireceğiz.' diye ortaya çıktılar, katil nesil yetiştirdiler." dediğini aktardı.
"MUTLAK TARAFSIZ, VİCDANI HÜR, BEYNİ ÖZGÜR HAKİM VE SAVCILAR"
Sadece Türk milletinin yarınlarının güven içinde olmasını istediklerini vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi:
"FETÖ meselesi hallolmadan Türk yargısının, Türk siyasetinin, Türk ekonomisinin rahatlamayacağı ortada. Eğer yarın huzur içinde, güvenli, adaletli, adil bir ülke hayal ediyorsak bu ancak tarafsız ve bağımsız bir yargıyla mümkün. Mutlak tarafsız, hiç kimseden talimat almayan, vicdanı hür, beyni özgür, bilgili hakim ve savcılarla mümkün. Bizim tek amacımız 2014'ten beri Türk yargısını bu içine düştüğü garabetten kurtarmak oldu. İsimlerle hiç işimiz yok. Sadece ve sadece hakim ve savcının hakkındaki delillere bakıyoruz. Örgüt ilişkisi mevcutsa KHK'daki yetki gereğince ihraç kararları veriyoruz."
Yılmaz, itirafçıların ifadelerinde, örgüte nasıl girdiklerini, örgütte işlerin nasıl döndüğünü, yaptıkları toplantıları anlattıklarını aktararak, "Mesela çok ilginç, itirafçı olan mevcut HSYK üyeleri, buradaki disiplin dosyalarında kullandıkları oyları da örgütün talimatıyla verdiklerini beyan ediyorlar. Kendi özgür iradeleriyle değil, örgütün HSYK yetkilisinin kendilerine dayattığı talimatla burada oy kullandıklarını beyan ediyorlar." dedi.
Başkanvekili Yılmaz, Strazburg'a giderek, Avrupa'ya da bunları aktardığını, Türk yargısının tarafsızlıktan uzaklaştığını, bir suç çetesinin, şebekesinin, terör örgütünün Türkiye'deki yargıyı ve diğer kamu kurumlarını ele geçirdiğini ve mevcut yetkilerini örgüt menfaatleri doğrultusunda kullandıklarını anlattığını söyledi.
Bunun açık delillerinin de bizzat örgüt elemanlarının pişmanlık yasasından faydalanarak verdiği ifadelerde açıkça görüldüğünü Avrupa'ya aktardığını ifade eden Yılmaz, "İnşallah önümüzdeki dönemlerde bunlar bize büyük ders olur, Türk devleti, yargısı bir daha böyle bir olayla karşı karşıya kalmaz." diye konuştu.
- SORULAR
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yılmaz, bir soru üzerine, ifadelere göre, "Yargıtay imamı" denilen Yargıtay Üyesi İlyas Şahin'in, dosyaları bizzat ABD'ye götürüp, oranın talimatıyla sonuçlandırılmasını sağlandığını bildirdi.
Yılmaz, HSYK üyelerinin de ifadelerinde "HSYK'nın abisi Yargıtay Üyesi Nazmi Dere'nin talimatıyla toplanıyorduk, onun talimatlarıyla burada oylarımızı veriyorduk." diye beyanları bulunduğunu bildirdi.
Yargıtay'daki seçimlere ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, "Yargıtay'a yeni 160 üyenin seçiminden sonra, yani 2011-2013 döneminde Pensilvanya'nın vizesi olmadan hiçbir daire başkanı seçilemezdi." şeklinde beyanlar bulunduğunu da kaydetti.
Yılmaz, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Yani 'Örgütün vizesi olmadan başkanlar seçilemiyordu, eğer adayı istemiyorsak seçimi kilitliyorduk.' diyorlar. Yani kontrolün tamamen FETÖ'de olduğunu gösteriyor. Yargıda büyük bir kuşatılmışlık söz konusuymuş, elimize gelen disiplin dosyalarında belliydi. Ama herkes mağdura bakarak yorum yapıyordu. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki çok haklıymışız. Türk yargısı yargı olmaktan uzaklaştırılmış. Türk milleti Türk yargısına güveni akşamdan sabaha kaybetmedi. İşte görüyoruz ki bugün o itiraf beyanlarıyla sabit hale geldi ki ilk dereceden başlayarak yüksek mahkemeye kadar hatta zabıtadan itibaren soruşturmalar örgüt talimatıyla yapılmış.
Bizim görevimiz, bundan sonra yargı içindeki FETÖ ile iltisaklı tüm unsurları, bunun yanında varsa sair terör örgütleri ile iltisaklı tüm hakim ve savcıları bu meslekten uzaklaştırmak ve yüreği adalet ülküsüyle çarpan, gerçek anlamda tarafsız hakim ve savcıların bu meslekte kalmasını sağlamak.
Artık yargıda kumpas devri bitti. Uydurma delillerle mahkumiyet dönemi bitti. Bundan sonra hukuka uygun elde edilmiş, kanaat verici deliler dönemi. Şeffaf bir yargı dönemi. İnşallah bundan sonra da böyle olacak."
CUMHURİYET GAZETESİ'NE YÖNELİK SORUŞTURMA
Mehmet Yılmaz, Cumhuriyet Gazetesi soruşturmasını yürüten Savcı Murat İnam hakkında HSYK'da yürütülen Selam Tevhid davasında kumpas soruşturmasıyla ilgili sorular üzerine, yargılama devam ettiği için bu konuyla ilgili yorum yapmak istemediğini belirtti.
HSYK'daki disiplin soruşturmasında Savcı İnam'ın ihraç edilmesi talebinin 3'e karşı 4 üyenin oy çokluğuyla reddedildiğinin hatırlatılması ve kendisinin de "ihraç edilmeli" yönünde oy kullandığının belirtilmesi üzerine Yılmaz, şunları söyledi:
"Murat İnam ile ilgili dosya yaklaşık 1,5 yıl önce Selam Tevhit dosyasıyla gelen bir dosya. O zamanki rapor ortada. O rapora göre yargılama devam ediyor. Müfettiş arkadaşlarımız 2014'ten beri FETÖ ile iltisaklı, münasebetli hakim savcılarla ilgili inceleme yapıyordu, o inceleme kapsamında ismi geçen arkadaşlarımızdan değil. O başka bir soruşturmada ismi geçiyor. Bu bir yargılama sorunu, Yargıtay'da yargılanacak, Yargıtay hükmünü verecek. Bu çalışma içinde değerlendirilen bir arkadaş değil. FETÖ soruşturması yapan müfettiş arkadaşların iltisakını tespit ettikleri bir arkadaş değil. Bu tamamen Selam Tevhid Soruşturması'ndan kaynaklanan, o disiplin soruşturmasında ismi geçen bir savcı, o dosyada yargılanıyor. FETÖ üyeliği ile ilgili soruşturma başka bir soruşturmaydı."
Yılmaz, örgüt üyelerinin tespiti konusunda çalışmaların devam ettiğine işaret ederek, "Örgütle iltisakı, münasebeti olan ve bununla ilgili somut deliller bulunan hiç kimseyi bu soruşturma kapsamında yargıda tutmamaya kararlıyız. Bu HSYK Genel Kurulu'nun Türk milletine sözüdür." dedi.
Bir başka soru üzerine de Başkanvekili Yılmaz, kamuoyunda kumpas davaları olarak bilinen Balyoz, Askeri Casusluk gibi dava dosyalarının özel kuryelerle ABD'ye gönderildiğinin ifadelerden anlaşıldığına dikkati çekti.
Yılmaz, bir başka soruya ise "Yargıtay'daki dairelerin bile özenle yapıldığı, önemli dairelerden 9. Ceza, 4. Hukuk gibi dairelerin örgüt üyeleri tarafından oluşturulduğu beyanlarla sabit zaten. Yargıtay'daki önemli dairelerin örgüt militanlarının çoğunluğunu sağlayacak şekilde oluşturulduğu beyanlarla sabit." yanıtını verdi.