Medya kuruluşlarını ziyaret ederek anayasa ve sistem değişikliği hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum önceki gün SABAH'ın konuğu oldu. Uçum, 'Hayır' cıların yaptığı 'demokrasi ve rejim elden gidiyor' goy goyuna karşı sistem değişikliğinin neler getireceğine dair net açıklamalar yaptı. İşte sözleri:
Türkiye, sentez siyasal sistem arayışlarında Türkiye'ye özgü bu sistemi hiç tecrübe etmedi. Adına 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli' denilir. Ama 'nereden esinlendiniz', 'en çok nereye yakındır' derseniz; 'Geliştirilmiş bir ABD modeline yakındır' diyebiliriz.
BU BİR SİSTEM REFORMUDUR
15 Temmuz'a 'milli, demokratik halk devrimi' diyebiliriz. 15 Temmuz'da yargı ve idari bürokrasideki faşist örgütlenme parçalandı. Anayasa değişikliği ise inşa süreci, bir reform başlangıcı. Şimdiye kadar yürürlüğe giren 18 anayasa değişikliği yaptık. Ama bu 18'inin tamamı da sistem içi revizyondu. Devlet, biraz daha halka yakınlaştırılmaya çalışıldı. Bu ise, bir sistem reformudur. Bunun uyum yasaları olacaktır. Devamında da sistem kendi tecrübe ettikçe revize edilmesi gereken yanlar varsa da revize edecektir.
HERKES KENDİ İŞİNİ YAPACAK
Bu sistem gerçek anlamda kuvvetler ayrılığını getiren bir sistemdir. Kuvvetler ayrılığı yapısal değil fonksiyonel ayrılıktır. Kuvvetler egemenliğin fonksiyonlarıdır. Egemenlik millete aittir. Millet bu egemenliğini demokratik seçimlerle hayata geçirir. Herkes kendi işini yapacak. Meclis yasa yapacak, hükümet etme işine karışmayacak, yürütmenin işine karışmayacak. Yürütme hükümet etme görevlerini yerine getirecek ama yasa yapma işine karışmayacak. Yargı, yürütmenin işlemlerini, Meclis'in yasasını anayasal denetim ya da hukuk denetimi çerçevesinde ele alacak, ama kendini Meclis'in yerine yürütmenin yerine koymayacak. İşte kuvvetler ayrılığının özeti bu. Mevcut sistemde yürütmenin tamamen hükümranlığında bir meclis var. Yasaları yüzde 99 Bakanlar Kurulu tasarısıdır. Teklif olanlar da zaten hükümetin yönlendirdiği teklifler. Meclis yasa yapmamakta. Yargının fonksiyonu açısından da siyasi parti kapatmalar, Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı kanun iptalleri gibi 'karışmazlık' ilkesini ihlal eden bir sürü uygulama var.
SINIRSIZ DEMOKRASİYE GEÇİŞ
Halkın etkisi artacak: Bu değişiklik, ilk kez Türkiye'de hukuk anlayışında baş aşağı duran bu meşruiyet silsilesini ayakları üstüne kaldırmış bir değişikliktir. 30 yıllık anayasa birikimi üzerine konulan anlamı da toplumsal talepleri de analiz eden halkın demokratik kazanımlarını dikkate alan bir değişikliktir. Özetle; sorun çıktığında devreye siyaset girecek. Uzlaşmaya zorlayacak. Eğer siyaset uzlaşamıyorsa son kararı halk verecek.
Demokrasi güçlenecek: Bu değişikliğin bir özelliği, çifte demokratik meşruiyete dayanması. Parlamenter hükümet modeli, tekçi meşruiyet ilkesine dayanır. Halk Meclis'i seçer, Meclis'in içinden hükümet çıkar. Oradaki meşruiyet dolaylı meşruiyettir. Bu açıdan baktığımızda başkanlık modeli, doğrudan demokratik meşruiyeti iki kanaldan gerçekleştirdiği için çifte demokratik meşruiyete dayanır. Bu bakımdan meşruiyet seviyesi yükseltilmiş bir modeldir. Sınırlandırılmış demokrasiden, sınırların kalktığı demokrasiye geçiş adımıdır.
CUMHURİYET GÜÇLENECEK
Bu anayasa, devletin şeklinin cumhuriyet olduğunu, bunun değiştirilmez madde olduğunu zaten kabul ediyor. Bir ülkenin rejimini hukuksal metinle değiştiremezsiniz. Cumhuriyet ve laiklik bu ülkenin kurucu değerleridir. Bunların tekeli de hiç kimsede değildir. Bu değişikliğin rejime yönelik en önemli sonucu; cumhuriyeti güçlendirecek olmasıdır.
Mevcut sistemden tek adam rejimi çıkar, bu değişiklikten çıkmaz. Hükümetin tek kişilik olması ile tek adam rejimi aynı şey değildir.
'Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetecek' diyorlar.Hayır böyle bir şey yok. Cumhurbaşkanı kararnamesine ilişkin getirilen sistem, sınırlandırılmış kararname sistemidir. Hem Meclis hem yargı tarafından sıkı bir biçimde dengelenen ve denetlenen bir yetkidir.
'HALK HÜKÜMETİ DOĞRUDAN SEÇECEK'
Önerilen sistemde halk doğrudan hükümeti seçecek. Artık yüzde 3-4'lük bir barajlı sistem tartışılabilir.
'Birlikte seçim yenileme' en çok konuşulan konulardan biri. 'Fesih hakkı' diye tanımlanıyor. Mevcut sistemde fesih hakkı var, önerilen sistemde yok. Burada seçimlerin birlikte yenilenmesi var. Çünkü hangi organ seçimlerin yenilenmesine karar verirse kendisi de seçime gidecek.
Önerdiğimiz modelde 'Hükümet Meclis'ten kovuldu' diyebiliriz. 'Git kendi işini yap' dendi hükümete. Milletvekilleri kanun tekliflerini hazırlayacaklar. Milletvekilleri arkasında hükümet ve bürokrasi olmayınca ortak bulmak zorunda, çalışmak zorunda. Kime bakacak dönüp seçmene bakacak.
SABAH
GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN