İşte Altun'un Sabah'ta yayımlanan "Kılıçdaroğlu aşırı sağın Türkiye şubesi mi?" başlıklı köşe yazısının tamamı:
Gün geçtikçe içerideki gayrı milli muhalefetin düştüğü acziyet derinleşti. Hal böyle olunca bu süreçte Batıdaki Türkiye düşmanları doğrudan devreye girdi.
Batı'daki şer odakları vekil unsurlarının, işbirlikçilerinin kabiliyetsizliğine kanaat getirdikten sonra Türkiye'deki referandum sürecine doğrudan müdahil olmayı tercih ettiler. Her yolu mubah sayarak, şiddetli bir Hayır kampanyası yürütmeye başladılar. Bir yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı şeytanlaştırmak için hükmettikleri bütün medya organlarını devreye soktular. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye'ye getireceği yararlardan bahsetmesi muhtemel bütün aktörlere konuşma yasağı getirdiler.
Sembolik şiddetle yetinmediler, fiili şiddet uyguladılar. PKK, FETÖ, DHKP-C gibi terör örgütlerine sadece alan açmadılar, onlarla birlikte hareket ettiler. Alçaldıkça alçaldılar.
Cumartesi günü İsviçre'de PKK- DHKP-C birlikte eylem yapıp dev bir pankart taşıdı.
Pankartta Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın kafasına silah dayanmış ve kocaman harflerle "Erdoğan'ı Öldürün" yazıyordu.
Öte yandan Amerikalı bir aşırı sağcı yazar aynı gün "Erdoğan yolun sonuna geldi" diye bir mesaj attı. Bu mesajlar bizde, bu millette umutsuzluk oluşturmak, yılgınlık yaratmak için veriliyor.
Batı'daki Türkiye düşmanlarının bu gayretleri bu milleti, bu ülkeyi esaret altına almayı hedefliyor. Bütün bunlar olurken çaresizlik içinde yeni yollar arayan Kemal Kılıçdaroğlu "Eğer referandumdan evet çıkarsa 4 milyon mülteciye vatandaşlık verilecek" diye yeni bir yalan uydurdu. Bunda şaşılacak bir şey yok. Avrupa'da ittifak içinde olduğu aktörler de aynı şeyi yapıyor. Müslüman göçmenler, mülteciler üzerinden korku ve nefret yayıyor. Irkçılık yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu Avrupa'dan yükselen aşırı sağın, ırkçıların Türkiye şubesi gibi hareket ediyor. Yakışır...