Erdoğan'dan Avrupa'ya sert mesaj

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya'nın Hamburg kentinde düzenlenen G20 Zirvesi sonrası düzenlenen basın toplantısında açıklama yaptı.Erdoğan, "PKK, her yıl Avrupa'dan binlerce haraç toplayabiliyor. Ülkemizde kan dökmüş insanların korunup kollandığını biliyoruz. 15 Temmuz gecesi kanlı darbe girişiminde bulunan terör örgütü militanları Batı ülkelerini kendilerine güvenli liman olarak görüyor." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :08 Temmuz 2017 , 00:00 Güncelleme Tarihi :08 Temmuz 2017 , 19:34
Erdoğan’dan Avrupa’ya sert mesaj

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Zirvesi'nde basın toplantısında konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan kısımlar şöyle:
G20 zirvesinde kapsamlı çalışmalar yaptık. Zirvenin en önemli konusu terörle mücadeleydi. Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptık. Terörizmle mücadele eylem planına destek vereceğiz. Türkiye olarak Antalya zirvesinde ortaya koyduğumuz kararlılığa dikkat çektik. Hiçbir ülkenin terör tehdidinden uzak olmadığını söyledik. Terör örgütleri karşısında ilkeli, tutarlı bir duruş sergilenmesi gerektiğini söyledik. Terör örgütleri arasında çifte standartı bırakmadan bu konuda mesafe kat edemeyeceğimizin altını çizdik. Terörizmle mücadele eylem planına elimizden gelen desteği vereceğiz. Terör karşısında ilkeli ve kararlı bir tutum beklediğimizi tekrar ifade etmek istiyoruz.

"ÜLKEMİZDE KAN DÖKMÜŞ İNSANLARIN KORUNUP KOLLANDIĞINI BİLİYORUZ"
Bugün Türkiye DEAŞ, PKK, FETÖ, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadele ediyor. Terörle mücadeleyi tek başımıza yapmak zorunda kalıyoruz. PKK, her yıl Avrupa'dan binlerce haraç toplayabiliyor. Ülkemizde kan dökmüş insanların korunup kollandığını biliyoruz.

"MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANMAKTA TEREDDÜT GÖSTERMEYECEĞİZ"
15 Temmuz gecesi kanlı darbe girişiminde bulunan terör örgütü militanları Batı ülkelerini kendilerine güvenli liman olarak görüyor. Bu durum milletimizi rencide etmektedir. Bu toplantıda bu duruma bir kez daha dikkat çektik. Sınırlarımızın yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağız. Meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt göstermeyeceğiz. Dün bölgede dağıtılan ve namlusu bize dönen silahların ilerleyen günlerde başka yerlerde kullanılmayacağının garantisi yoktur. Suriye'de terör adaları oluşmasına izin vermeyeceğiz.

"AB BİZE VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMADI"
Şu ana kadar 3 milyon Suriyeliyi misafir ediyoruz ve harcamamız 30 milyar dolara ulaşmış durumda. Hiçbir ülke bu yardımı yapmıyor. Bütün bunları yaoarken AB'nin bize verdiği söz 3+3 6 milyon eurodur ama ulaşan 800 milyon eurodur. Rakamlar saptırılıyor. Proje gelmedi deniyor. Proje uygulandı. Buyursunlar; Kilis''e G.Antep'e Mardin'e gelsinler. Orada insanların ihtiyaçlarının nasıl karşılandığını görsünler. Uluslararası toplumun sorumluluk paylaşımının gerekli olduğunun altını çizdim. Mülteciler konusunda açık kapı politikasını sürdüreceğiz. AB'nin mültecilere yardım sözünü tutmaması manidardır. Mülteciler konusunda yükümüz paylaşılmalı. AB bize verdiği sözleri tutmadı. Güvenli bölgeler teklifi hayata geçirilemedi.

"KATAR'IN EGEMENLİĞİNE SAYGI DUYULMALIDIR"
Katar'a yönelik ithamları haksızlık olarak değerlendiriyor, yaptırımları da doğru bulmuyoruz. Dünyadaki her ülke gibi Katar'ın da egemenliğine saygı duyulmalıdır. Daha önce de ifade ettiğim gibi, kardeş kavgasının kazananı olmaz. Körfez'deki bütün kardeşlerimizin güvenliği, huzuru ve istikrarı, en az kendimizinki kadar önemlidir. Bunu tehlikeye atacak adımlardan imtina edilmelidir. Bu konuda, bölgenin büyüğü olarak gördüğümüz Suudi Arabistan başta olmak üzere tüm ülkelerin en kısa sürede makul bir çözüm üzerinde anlaşmalarını arzu ediyoruz. Kışkırtmalara asla prim verilmemesini istiyoruz.

"KIBRIS'TA B PLANI, C PLANI DÜŞÜNÜLÜR"
Tüm gayretlerimize rağmen Kıbrıs Konferansı'nın 28 Haziran'da başlayan ikinci oturumu sonuçsuz kaldı. Türkiye'nin ve Türk tarafının özverili çabaları, samimi ve ılımlı tavrı hak ettiği karşılığı görmedi. Açıkçası sonuçtan büyük bir üzüntü duyuyoruz. Uzun çabalardan sonra geldiğimiz bu tablo, Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler iyi niyet misyonu parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunmasının imkansızlığını ortaya koymuştur. Kıbrıs'ta PM parametrelerinde ısrar etmenin anlamı yoktur. Türkiye, sorunun çözümüne farklı parametrelerle katkı sağlama çabalarını yine sürdürecektir. Aynı tutumu ilgili tüm taraflardan bekliyoruz. Olmadığı takdirde şüphesiz ki B planı, C planı, bunlar da düşünülmeye başlanacaktır. Elbette bu konuda gereken değerlendirmeleri yapacak, sonucu kamuoyu ve muhataplarımızla paylaşacağız.

DENİZ YÜCEL İLE İLGİLİ SORU
Basın mensupları herhalde sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Basın mensupları da suç işler. Öyle olursa da yargı gerekli değerlendirmeyi yapar. Ben şiir okuduğum için cezaevine girmiş bir insanım. O yüzden fikir özgürlüğünü iyi bilirim. Bu noktada çok hassasım. Bütün yasalarımız bu şekilde hazırlanmıştır. Basın mensupları dediklerinizin çoğu teröre yardım ve yataklık yapmıştır. Yargı bu konuda gerekli kararları verir.

"KUSURA BAKMASINLAR ÖZGÜRLÜKLERDEN BAHSEDEMEZLER"
Alman yönetimi, eyaletler vesaire, benim burada salon toplantısı yapmama müsaade etmediler ve buna tahammül edemediler. Acaba bunu hangi özgürlük anlayışı ile bağdaştıracağız. Eğer özgürlükler dünyasında yaşıyorsak, Türkiye Cumhuriyeti'nin halkının yüzde 52'sinin oyunu alan bir Cumhurbaşkanına Almanya'da bir salon toplantısında konuşma müsaadesi vermeyenler, kusura bakmasınlar özgürlüklerden bahsedemezler.

Bu bir siyasi intihardır. Şu anda bir telekonferansla bile konuşma arzumuza dahi tahammül edememişlerdir. Ancak PKK'nın dağdaki eşkiyalarına müsade etmişlerdir. Onları polis kordonu altında yürütenler, buradaki meşru derneklere müsaade etmiyorlar.

KILIÇDAROĞLU'NUN YÜRÜYÜŞÜ
Türkiye'de böyle bir yasak yok. Şu anda Türkiye'de, işte neredeyse 20 günü aştı, anamuhalefet partisinin düzenlemiş olduğu sözde bir adalet yürüyüşü var. Devam ediyor. Halbuki sözde adalet yürüyüşünü yapanlar partilerinin içinde genel başkanlığa aday olanlara adaylık hakkı vermiyorlar. Bu tür gariplikleri yaşıyoruz fakat bunların hepsini aşacağız.

"AFRİN KONUSU BİZİM İÇİN HEP BİR TEHDİTTİR"
Bizim muhattabımız her zaman insandır. Eğer bizim sınırlarımızda, bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara haddini bildiririz. Kuzey Suriye'de bir Kürt devletine müsade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz. Fırat Kalkanı Harekatı bunun bir ifadesidir. Gaziantep'te DEAŞ'ın saldırısında 53 vatandaşımız şehit oldu. Ölenlerin neredeyse tamamı Kürt'tü. O andan sonra sabretmedik. Cerablus'a girdik. 2000 kilometrekarelik bir alanı DEAŞ'tan temizledik. Afrin konusu bizim için hep bir tehdittir. Bu tehdit olduğu sürece biz angajman kurallarını uygulamak suretiyle gerekli dersleri vermeye edeceğiz.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ SORUSU
Teröristleri cezaevlerinden bırakma yetkisi bizde değildir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir teröristtir ki, bütün Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, 53 Kürt kardeşimi öldürten bir teröristtir. Bunlar bizim arkamızda PKK var, YPG var diye meydan okuyan kişilerdir.

IRAK REFERANDUMU
Referandum konusuna ben Irak'ın bütünlüğü açısından doğru bakmıyorum ve bu Irak'ın yarınları açısından sıkıntı verici bir adımdır. Bunun Sayın dostum Barzani'ye haberini Dışişleri Bakanlığı olarak da verdik. Dedik ki 'Bu yanlış bir yoldur. Bundan vazgeçin ve yarın bunun bedelini ödemek de sizin için zor olacaktır.' Şu anda doğrusu hangi konumda olduklarını hala bilmiyorum. Temenni ederim ki referandum yapılmadan vazgeçerler. Eğer Irak'ta bölünme başlarsa, bir taraftan Türkmenler bir taraftan Araplar başlar. Irak paramparça olur. Bunun bir de mezhebi boyutu var. Bir taraftan Haşdi Şabi kendine yer arıyor. Öbür taraftan Sünniler var. Bu parçalanmaya müsade mi edelim? Şu ana kadar Barzani'ye en büyük desteği biz verdik. Ama diyoruz ki bölünmeyin, birlikte bereket vardır.

BÜYÜKADA'DAKİ TOPLANTIDA GÖZALTILAR
(Bir muhabirin Büyükada'daki toplantıdaki gözaltılar için sorusu üzerine) İnsan hakları savunucusu dediklerinin benimle ilgili yapmış oldukları açıklamanın neticesi ne oldu? Neticesi benim 4 ay 10 gün hapiste yatmış olmamdı. Yaptığım sadece bir şiiri okumaktı. Söyledikleriniz Büyükada'da niye toplanmıştı. Onlar adeta 15 Temmuz'un devamı niteliğinde bir toplantı için bir araya gelmişlerdir. Gelen istihbarat üzerine gözaltına alınmıştır. Buradan bir yargı süreci başlayabilir. Onların yapmış oldukları çağrıyı, şu anda da yapıyorlar. Siz de bu soruyu sorarak bu çağrıya destek veriyorsunuz. Ama benim bir tasarrufum yok. Kararı yargı verecektir.