Salih Tuna bugünkü yazısında iki gün önce tutuklanan, eski MİT'çi ve FETÖ'nün karakutusu Enver Altaylı'nın kirli ilişkilerini kaleme aldı. Salih Tuna, FETÖ'nün Türkiye imamı Mustafa Özcan'ın en yakın arkadaşı olan Enver Altaylı'nın mahkemelerde konuşması durumunda FETÖ'nün birçok karanlık ilişkilerinin de gözler önüne serileceğinin altını da çizdi
İŞTE SALİH TUNA'NIN BUGÜNKÜ YAZISI:
FETÖ'yle ilişkisi nedeniyle tutuklanan Enver Altaylı üzerine anlaşılan daha çok konuşulacak.
Bu da gayet doğal.
Nihayetinde, Türkiye'nin yakın tarihinin "kara kutusu" mesabesindeki bir adamdan bahsediyoruz...
Talat Aydemir kalkışmasına katıldığından dolayı TSK'dan "atılan" Enver Altaylı'nın "MİTkariyeri" Ruzi Nazar sayesinde başladı.
Demek ki...
MİT'te kariyer yapmanın en kestirme yolu CIA'dan "iyi hal kâğıdı" almaktı.
Zira, Ruzi Nazar, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görevli bir CIA ajanıydı.
MİT mi?
CIA'nın Türkiye masası gibi çalışıyordu.
Dönemin MİT müsteşarı Fuat Doğru bir defasında şöyle demişti: "Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götürdese onu oraya götürmekle memurum..."
Evet, okyanus ötesinin memuruydular...
***
Fetullah'ı CIA'ya Enver Altaylı tanıştırmıştı.Mustafa Özcan da Enver Altaylı'nın kankasıydı.
Mustafa Özcan mı?
FETÖ'nün Fetullah'tan sonra gelen adamıydı.
MİT'in Pensilvanya'ya "eleman" gönderdiği hususunda Fetullah'ı uyarmıştı.
Tapesi piyasaya düşen söz konusu telefon görüşmesinde bilgi kaynağını, "Özbek dostumuz var ya efendim..." ifadesiyle kodlayınca, Fetullah telaşla, "Evet, evet..." diye kestirip atmış, daha fazla açık etmesini istememişti.
"Özbek dostumuz" dedikleri Enver Altaylı mıydı?
Bilemiyoruz...
Bildiğimiz tek şey, Ruzi Nazar gibi Enver Altaylı'nın da Özbek olduğudur.
***
Mahmut Övür dünkü yazısında, ABD'nin darbelerle ilişkisi olmadığını göstermek için Altaylı'nın "inanılmaz bir çaba harcadığını" iktibaslarla kanıtladı.
"Bu inanılmaz çaba" bana...
"15 Temmuz'un arkasında ABD yok" demek için kendisini adeta paralayan Sevgili Etyen Bey'i hatırlattı.
Fe'mi Bey de, "Darbenin beyni Gülen olabilir mi? Olmasa da oldu bile..." diye az çaba harcamamıştı.
Lakin bu çabanın Fetullah'ın gözünde hiçbir kıymeti yoktu.
Şayet olsaydı, "Beni ziyaret edenler arasında Gül ve Davutoğlu da bulunuyordu..." demezdi.
Hadi, dedi...
Sayın Gül'ün (özetle) "yok öyle bir şey" açıklamasına karşılık, resmi sözcüsü Osman Şimşek'e, "Fehmi Koru'nun Hocaefendi ile sarılmalarını seyredince, 'Birbirinizi çok özlemişsiniz!..'dediğini hatırlatmam sayın Gül'ün hafızası için yeterlidir..." dedirtmezdi.
Nerden baksanız mantıksız bir iddiaydı.
İllaki bir sarılma husule gelmişse;
Sayın Gül Fe'mi Bey'e sarılmış, Fetullah da "Birbirinizi çok özlemişsiniz" demiştir.
Ötesi saçmadır, vicdansızlıktır, alçakça iftiradır.
O değil de...
Enver Altaylı ahir ömründe konuşur da kimlerin kimlerle nerelerde nasıl "kucaklaştığı" ortaya çıkarsa ne olacak?