HAŞMET BABAOĞLU'NUN YAZISINDAN BAŞLIKLAR:
Ben yazacağımı bir kereliğine de olsa, buraya yazıp not düşeyim de...
İsteyen üzerinde durur, istemeyen unutur.
Zaten aslında bu konu...
Mesela pek mühim kişiler olan ama olayların gelişimine baktıkça "öngörü ve bilgileri"nden pek emin olamadığım "danışman"ların işi...
Stratejik analizi nedense malumat toplamak sanan strateji kuruluşlarının işi...
İdlib'e neden girdiğimiz veya neden tam şu sıra Ukrayna'ya gittiğimiz konusunda maalesef tek bir tatmin edici açıklamasını duyamadığım ünlü "tv uzmanları"mızın işi...
***
ABD/Pentagon uzun süredir ciddi yığınak yapıyor.Pasifik ve Polonya'dakini bir yana bırakacak olursak bu yığınak coğrafi olarak merkezinde Türkiye'nin yer aldığı bir çemberin sınır çizgilerinde gerçekleşiyor.
Herkes soruyor: Neden?
Öyle ya...
ABD, batıda Romanya ve Bulgaristan'a, doğuda Gürcistan'a, güneydoğu'da Suriye sınırımıza bu kadar çok harp aygıtını niye taşıyor?
Neden yeni askeri üsler ve havaalanları kuruyor?
Doğru düzgün cevap veren yok.
Günü birlik şeyler söyleniyor.
Oysa bütün bunları değerlendirirken hep unuttuğumuz bir gerçek var: 25 Temmuz 1975'te Türk hükümeti Ortak Savunma ve İşbirliği Anlaşması'nı feshedip 20 küsur ortak savunma tesisine el koyduğundan beri Pentagon bize sıcak değil.
Birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana da ABD ile aramızdaki soğukluğun arttığını görmezdengeldik.
***
Belki şimdi diyeceksiniz ki, görüntü aldatır!
Tamam da, PYD egemenliğindeki bölgeye yayılan askeri havaalanları da mı aldatır?
Olay net...
Pentagon, Türkiye'nin çevresini kuşatıyor.
Yani stratejik ortağımız olduğunu tekrarlayıp durduğumuz ABD soğuk savaşta Sovyetler Birliği'ne yaptığını şimdi Türkiye'ye yapıyor.
Peki Türkiye tehdit mi?
Hegemonya planlarında ABD'nin rakibi mi?
Bize göre bu soruların cevapları açık: Hayır!
Türkiye sadece "adil bir dünya" istiyor ve bunun için çaba gösteriyor.
Demek ki, ABD farklı bakıyor ve çok farklı hesapları var.
Hem yakın geleceği, hem bölgeyi hem de ABD'yi değerlendirmeye bu noktayı; bu "tuhaf gelişme"yi mercek altına alarak başlamamız gerekiyor.
Üstelik zaman kısalıyor.