Erdoğan'dan sert çıkış! O kim ya, şarlatanın teki

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçi Üniversiteler Derneği toplantısında konuştu.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :07 Ocak 2018 , 00:00 Güncelleme Tarihi :07 Ocak 2018 , 16:54
Erdoğan’dan sert çıkış! O kim ya, şarlatanın teki

İÇİNDEKİLER

Boğaziçi Üniversiteliler Derneği'nin 14. Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilimin olmadığı yerde sadece cehalet değil, onunla birlikte vahşet de kök salmaya başlar. FETÖ insanların zihinlerini kayıtsız şartsız itaat duygusu ile çökertirken 15 Temmuz'daki gibi vahşetlere de yöneltilmiştir. Zihnini Amerika'da yaşayan şarlatana adayan mankurtlardan bilim adamı da Müslüman da olmaz" diye konuştu. Erdoğan, "Bir Profesör müsveddesi var. O bize şah damarından yakındır diyor. Ama profesör he. Allah'ın ayetinde bize şah damarından yakın sadece Allah'tır. Bu ifade şirktir, şirk. O kim ya? Şarlatanın teki. Bu İslami bir yöntem değildir" dedi.

Boğaziçi Üniversiteliler Derneği'nin 14. Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Boğaziçi ülkemizin en prestijli yüksek öğretim kurumlarından biridir. Bu milletin değerlerine yaslanamadığı için hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır"dedi. FETÖ'yle mücadeleye de değinen Erdoğan, "Bilimin olmadığı yerde sadece cehalet değil, onunla birlikte vahşet de kök salmaya başlar. FETÖ insanların zihinlerini kayıtsız şartsız itaat duygusu ile çökertirken 15 Temmuz'daki gibi vahşetlere de yöneltilmiştir. Zihnini Amerika'da yaşayan şarlatana adayan mankurtlardan bilim adamı da Müslüman da olmaz" diye konuştu. Erdoğan, "Bir Profesör müsveddesi var. O bize şah damarından yakındır diyor. Ama profesör he. Allah'ın ayetinde bize şah damarından yakın sadece Allah'tır. Bu ifade şirktir, şirk. O kim ya? Şarlatanın teki. Bu İslami bir yöntem değildir" ifadelerini sözlerine ekledi.

Erdoğan'ın açıklaması şöyle:
Boğaziçi Üniversiteliler Derneği'nin 14. Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Pek çok yakın çalışma arkadaşımın mezun olduğu bu üniversitemizle ilgili her konuyu uzun zamandır yakından takip ediyor ve kendilerine de destek veriyorum. İş dünyasında da güçlü yeri olduğu bildiğim üniversitemizin güçlenmesi için mezunlara da görev düşüyor. Büyük birlikteliğin ve işbirliğinin sağlayacağı güç, kamunun tüm imkanlarının üzerinde bir sinerji ortaya çıkaracaktır. Büyük iddiaların sahibi Boğaziçi'ne de böyle örnek bir yaklaşıma liderlik etmek yakışır. Dünyanın köklü üniversitelerine baktığımızda gözdüğümüz bir diğer özellik de kendi toplumu ile güçlü bağlarının olmasıdır.

Bir ayağını kendi ülkelerine ve toplumlarına sıkı sıkıya basıyor, diğer ayakları ile de tüm dünyaya, hatta tüm evrene sesleniyorlar. Esasen bu yaklaşım bizim yabancımız değildir. Bundan birkaç asır öncesine kadar dünyanın bilim ve sanat merkezi bizim coğrafyamızdı. Yenilikler, atılımlar bu coğrafyalardan çıkıyordu. İbni Sina tıp doktorluğuyla, Mimar Sinan mimari dehasıyla, Piri Reis copğrafyacılığıyla adeta birer kutup yıldızı olarak yol göstermişlerdir. Güçlü bir müktesebatımız var. Cumhuriyet döneminde de ülkemize hem kendi birikimimize sahip çıkacak hem de küresel düzeyde sahip çıkacak pek çok bilim yuvaları kurulmuştur.

HEDEFLERİNE TAM MANASIYLA ULAŞAMAMIŞTIR
Boğaziçi Üniversitesi, Galatasaray bunlardan biridir. Boğaziçi ülkemizin en prestijli yüksek öğretim kurumlarından biridir. Boğaziçi Üniversitesi bu milletin değerlerine yaslanamadığı için hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır. Üniversitemizin temeli yabancı bir eğitim kurumuna dayanıyor olması bu zemine oturulmasına asla mani değildir. Çok seslilik ile kendi ülkesine yabancılık arasındaki çizgiyi doğru bilmeden de bunu yaşatamayız.

Asıl mesele fiziken nerede olduğunuzdan ziyade zihin olarak nerede durduğunuz meselesidir. Merhum İstiklal şahidimiz Mehmet Akif'in 'Asım'ın Nesli' vaadiyle, Tevfik Fikret'in oğlu Haluk'un nesli arasındaki farkı asla unutmamalıyız.

"BU MU ÖZGÜRLÜK?"
Açık konuşmayı severim. Çünkü kesinlikle gizli hafıza kaydım yoktur. İster yerli ister yabancı. Ne olursa olsun. İster içeride ister dışarıda... Bakınız... Eğitim öğretim özgürlüğü, düşünce özgürlüğü hep konuşulur. Acaba uygulamaya gelindiği zaman... Diyelim ki Boğaziçi Üniversitesi, buradaki hocalarımız acaba nereye kadar pergellerini açıyorlar? Belli bir fikrin savunucusu olanlara kapıyı aç, belli fikrin savunucusu değilse kapıyı kapat, bu mu özgürlük?

BUNLARDAN BİLİM ADAMI DA MÜSLÜMAN DA OLMAZ
Bilimin olmadığı yerde sadece cehalet değil, onunla birlikte vahşet de kök salmaya başlar. Terör niye üniversitelere yerleşmiştir? Bizim yıllarımızda anarşiydi, daha sonra bu teröre dönüştü. Üniversitelerimiz bizim huzur mekanlarımız olması lazım. Oralarda kalemlerin, bilgisayarların, laptopların konuşması lazım. Ama zaman zaman bunlar çok farklı bir konuma doğru yerleşti. Selçuklu'yu yıkılışa götüren Haşhaşi dalgası, bir yanı ile cehalet bir yanı ile vahşet kokuyordu. Bugün de Türkiye benzer saldırılarla karşı karşıyadır. FETÖ insanların zihinlerini kayıtsız şartsız itaat duygusu ile çökertirken 15 Temmuz'daki gibi vahşetlere de yönetlmiştir. Zihnini Amerika'da yaşayan şarlatana adayan mankurtlardan bilim adamı da Müslüman da olmaz.