İş Bankası ile CHP arasındaki ilişki ta en başından beri sorunludur.. Kalem kalem, tane tane izah etmeye çalışalım ana problemi..
BANKANIN KURULUŞ SERMAYESİ KURTULUŞ SAVAŞI'NDAKİ YARDIMLAR
1) En temelinde bankanın kuruluşunda bir arıza var.. Ülke işgal altındadır.. Dünya müslümanları için bu Hilafetin merkezinin gavur işgali altında olduğu anlamına gelmektedir.. İşte tam bu noktada, Hindistan Müslümanları, işgale uğrayan Hilafet Merkezi Türkiye'ye yardım için bir kampanya başlatırlar. Emir Ali başkanlığında Hint Hilafet Komitesi (İndian Committee of the Caliphate) aracılığıyla para toplarlar.. (Yaklaşık 1.5 milyon İngiliz Sterlini) Para Ankara'ya ulaştırılır.. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın talimatıyla Osmanlı Bankası'na yatırılır.. Sonrasını, İş Bankası'nın kurucusu Celal Bayar, ölümünden bir kaç yıl evvel bir dergi mülakatında, Atatürk'ün kendisine 'git bankadan 250 bin lira al ve işe koyul' dediğini anlatır.. Hasan Rıza Soyak ise hatıralarında, Hindistan Müslümanları'nın yolladığı paranın 250 bin lirasının iş bankasının sermayesi olarak kullanılması talimatını, Paşa'nın bizzat verdiğini anlatır.. Nitekim Gazi Mustafa Kemal ise Hindistan Merkez-i Hilafet Komitesi Reisi Seyyid Çotani'ye; "..Hindistandan gelen yardımlar işimize yaradı, çok teşekkür ederiz.." diye mektup yollamıştır.. Buradaki ana sorun şu.. Bankanın ilk kuruluşundaki ana sermaye, Kurtuluş Savaşı'nda kullanılmak üzere zekat ve sadakalardan oluşan Hilafet fonunda toplanıp gönderilen, dini vergilerden oluşuyor.. Ancak ana sistemi 'faiz' olan bir bankada tutuluyor..
O YARDIMLAR NASIL CHP HİSSESİNE DÖNÜŞTÜ?
2) Cumhuriyetin ilk yıllarında, pek çok ilde İş Bankası şubeleri açılırken devletle iş yapacak adamlara bu bankada hesap açma mecburiyeti getiriliyor.. Ayrıca hesap sahiplerine hisse senedi alma zorunluluğu getiriliyor.. Ve elbette bu hisse senetleri alınıyor.. Ancak bu hisse senetlerinin tutarı kadar alınan paraların karşılığı olarak herhangi bir belge verilmiyor.. Dolayısıyla bu paralar aslında bir tür hibeye dönüşüyor.. Zaman içinde bu paraların da CHP için kullanıldığı iddia ediliyor..
MAHKEME CHP ALEYHİNDE KARAR VERMİŞTİ
3) Asıl ve en önemli mesele ise, Atatürk'ün bankadaki yüzde 28 hissesi.. İş Bankası'nın; yüzde 40,25'i İş Bankası Sandık Vakfı'na, yüzde 28,09'u ise CHP'ye ait.. Yüzde 31,66'sı ise halka açık.. Bu yüzde 28'lik dilimde elde edilen ve vasiyet gereği TTK ve TDK'ya aktarılan rakam ise ortalama yıllık 100 milyon lira gibi bir rakam.. Bu rakam kuşkusuz CHP tarafından ilgili kurumlara aktarılsa da, CHP'nin bu paranın üstüne yatmaya çalıştığı zamanlar da olmadı değil.. Mesela, 2004 yılında CHP, 'Artık TTK ve TDK, darbe sonrası, Atatürk'ün kuruduğu kurumlar olmaktan çıktı' diyerek dava açtı. Bu arada ödemesi gereken payı da ödemedi.. Mahkeme, Atatürk'ün vasiyeti gereği CHP'nin İş Bankası hisselerinin 2000 yılına ait 326 milyar 615 milyon 596 bin liralık temettü gelirinin, faiziyle birlikte 1 trilyon 190 milyar 750 milyon lira olarak CHP tarafından ödenmesine karar verdi. 2004 yılında TDK ve TTK, bu gelirleri kendisine aktarmayan CHP aleyhine alacak davası açtı. 2006 yılında yeniden gündeme gelen temettü davasında Yargıtay, İş Bankası payından TTK'ya 1.2 trilyon ödenmesi kararını verdi. Neticede uzun sözün kısası, söz konusu kurumlarla CHP'nin mahsuplaşması o yıllar bu memleketin epeyce enerjisini almıştı..
4) CHP'nin yüzde 28'lik paydan doğan paranın yönetimi dışında, bankanın bütününe tesir eden 4 de yönetim kurulu üyesi var.. Vaktiyle Kemal Kılıçdaroğlu da o üyelerden biriydi.. Söylenen o ki, bu üyelerin maaşı 12 bin lira.. Ayrıca da yıllık 800 binTL huzur hakkı alıyorlar.. Makam odaları, makam arabaları, sekreterleri özel kalem müdürleri falan var.. Yönetim Kurulu üyeliği bittikten sonra da bankanın diğer iştiraklerinde çalışmaya devam ediyorlar.. Bugün CHP kontenjanından İş Bankası yönetim kurulu üyesi olarak; Rahmi Aşkın Türeli, Müslim Sarı, Murat Karayalçın ve Özcal Korkmaz oturuyor.. CHP şu soruya yanıt versin.. Parti olarak hiç bir menfaatleri olmayan bir bankanın yönetimine neden eski milletvekillerini ya da geçmişte olduğu gibi milletvekillerinin çocuklarını (Mehmet Moğultay'ın oğlu Ulaş Moğultay gibi Bayram Meral'in oğlu Kemal Meral gibi) atıyor.. O isimler hiç bir beklentileri olmaksızın, 'parti vazifesi' olarak mı İş Bankası yönetim kurulu üyesi koltuğunda oturuyorlar?..
BANKADA CHP'Lİ KADROLAŞMA VAR MI?
5) Bütün geçmişte İŞ Bankası yönetimine girmiş olan CHP'liler.. Adnan Keskin'den, Ali Topuz'a, Mustafa Özyürek'ten, Cevdet Selvi'ye.. Mustafa Timisi, İsmet Atalay, Bülent Tanla, Enis Tütüncü ve elbette Kemal Kılıçdaroğlu'na açık soru.. Görevde olduğunuz sürece parti referansıyla kapınızı çalan kimse oldu mu olmadı mı?.. İş Bankası'nda CHP antetli referans mektubuyla geldiği halde geri yolladığınız oldu mu yoksa liyakate bakılmaksızın hepsine 'yardımcı' olundu mu?.. İçiniz rahat mı bu konuda?..
BU ISRAR NEDEN?
6) Normal şartlar altında bakkal dükkanı bile açamayacak olan siyasi partilerin böyle devasa bir bankaya sahip olması normal midir?.. **
1950 sonrası Adnan Menderes, 'CHP'nin Haksız İktisaplarının İadesi Kanunu'nu' çıkardı. Böylece İş Bankası'ndaki Atatürk hisseleri de Hazine'ye devredilmiş oldu.. İsmet İnönü o vakit Menderes'e, 'Atatürk'ün vasiyetini çiğniyorsunuz' diyerek muhalefet etmişti.. 27 Mayıs darbecileri, bu kanunu iptal ederek yeniden hisseleri CHP'ye verdi. 12 Eylül darbesinde CHP kapatıldığı için hisselerin temsili Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne geçti.. Parti açılınca yeniden parti o hisseleri aldı.. Bugünkü durumda ise artık herşey ortada.. Bir partinin banka patronu olamayacağı çok açık. E hiç bir maddi menfaati de olmadığını beyan ettiğine göre CHP, bizzat kendisi önayak olmalı ve hisselerin Hazine'ye yani devletine/devletimize devrini kendi gerçekleştirmeli.. Bu kadar ısrar kıyamet karşı çıkmalarının ne nedeni olabilir, insan merak ediyor..