Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatına Üye/Gözlemci Devletlerin Anayasa ve Yüksek Mahkemeleri Birinci Yargı Konferansı'nda konuştu. Başkan Erdoğan, Kaşıkçı cinayetine ilişkin, "Bunun failinin kim olduğu da bana göre belli. Olayın işlendiği yapıldığı yer de belli. Ses kayıtlarından öğrendik ki, Veliaht Prens'in en yakınında olanlar bu işin aktif rol üstlenicisi" dedi.
İşte Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Dün Başkentimiz Ankara'daki bir tren kazasında ebediyete intikal eden 9 kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Değerli kardeşlerim hukukun üstünlüğü ve temel hakların korunmasında yüksek yargının rolü konulu konferansımızın başarılı geçmesini diliyorum. İslam dünyasının dört bir yanından toplantımızı şereflendiren sizlere daha huzurlu ve güvenli bir dünya ideali için yaptıklarından dolayı şükranlarımı sunuyorum.Bizim ülkemizde adalet olursa yiğitliğe gerek kalmaz diye bir söz vardır. Adaleti sadece zayıfların hak arama yöntemi olarak görmenin sonu, güçlülerin adaletsizliklerini haklı çıkartmaya kadar varır. Halbuki adalet asıl güçlüde olursa anlamlıdır. Güçlülerin erdemli, erdemlilerin güçlü olmadığı bir dünyada yaşadığımızı kabul etmek durumundayız.
"ADALETİN DEĞİL KENDİ ÇIKARLARININ PEŞİNDELER"
Bugün dünyada güçlü olanlar adaletin değil kendi çıkarlarının peşindedir. Tarih bize adalet çizgisinden sapan devletlerin yıkılışının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Geçmişte dünyanın önemli bir bölümünde hükümran olmayı başarmış nice güçlü liderin ardından inşa ettiği her şeyin yıkılıp gitmesinin sırrı adalete dayalı bir düzen kuramamış olmasıdır. Zulümle payidar olunmayacağının sayısız örneği vardır.
"MÜSLÜMANIN OLDUĞU YERDE ADALETSİZLİK OLMAZ"
Maalesef bugün dünyanın pek çok yerinde özellikle de bölgemizde vicdanları kanatan zulümler yaşanıyor. Müslümanının olduğu yerde soykırım, adaletsizlik olmaz, olmamalıdır. Bu kötülüklerin hepsi bu günlerde İslam dünyasının üstünde bir kara bulut gibi konuşuyor.
"KENARA ATILACAK BİR KONU DEĞİL"
Kısa bir süre önce basın dünyasından malum Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul, hemen şuracıkta Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi olayı bir kenara atılacak konu değildir. Konu her yönüyle açık. Bunun failinin kim olduğu da bana göre belli. Olayın işlendiği yapıldığı yer de belli. Biz bize gönderilen yetkililere şunu sorduk, bu 15 kişinin içinde fail var. Siz biliyorsunuz. Bu faili çıkarmakta da mahirsiniz. Verdikleri cevap 18 kişiyi biz tutukladık, daha sonra 22'ye çıkardık. E şimdi failini ortaya çıkarın. Önce bu suçu buraya yıkmanın gayretine girdiler. İşlemleri yaptı ve çıktı dediler, yalan. Bu sıradan bir insan değil, kalemi olan bir insan. Oradan nişanlısını almadan gitmesi mümkün değil. Daha sonra ileri gittiler, 'Yerli işbirlikçilerle bunu yaptık'. Peki kimdir yerli işbirlikçi, bunu söyleyin. Bunu söylemedikleri gibi 'Böyle bir ifade kullanmadım' diyerek yine yalan söylediler.
"SES KAYITLARINDA PRENS'İN EN YAKINLARI VAR"
Biz ses kayıtlarından öğrendik ki gelenlerin içinde şu andaki veliaht prensin en yakınında olanlar bu işin aktif rol üstlenicisi. Her şey gün yüzüne çıkıyor. Başsavcısı geldi, görüştüler, ipe un serdiler. En ufak bir bilgiyi, belgeyi vermediler. İslam dünyasından bazı kesimler ve ülkeler ne yazık ki doların veya riyalin kurbanı olanlar bu olaylar karşısında hakkı ve adaleti söylemediler. Batı dünyası da aynı...
ABD'YE, İNGİLİZLERE, ALMANLARA BİLGİ VERDİK
Petrolün zengini durumunda olan bu ülke ne yazık ki hala kararını veremedi. Fakat hak yerini bulacak. Dün, ABD Senatosu'ndaki gelişmeleri duydunuz. Daha gelişerek devam edecek. Biz ABD'lilere bütün bilgileri verdik. İngilizlere verdik, Almanlara verdik, Suudi Arabistan'a verdik, Fransızlara verdik. Adalet mülkün esasıdır, adalet yerini bulsun diye verdik. uluslararası hukukta da suçun işlendiği yer burası olduğu için 'Verin biz yargılayalım' dedik. Zerre kadar adalet anlayışı olsa 'Ne demek buyrun siz yargılayın' derlerdi. Neden veremiyorlar; bu işin sıçrayacağı yer ortaya çıkıyor. Bizim temennimiz de bu işin gerçek manada ortaya çıkmasıdır.
DÜN VURDUK, BUNUN GERİSİ GELECEK
Dün akşam itibariyle Irak'ta operasyonlarımızı yaptık. Ve sürekli sınırlarımıza tehdit oluşturan Sincar'da ve Mahmur'un etekleri Karaçar'da buralardaki atılan adımlara karşı operasyonumuzu yaptık. Durduk mu? Yok, bunun gerisi gelecektir. Çünkü oradan bize bir tehdit varsa ki var; bu tehdidin cevabı da anında verilecektir. Bu terör örgütlerini ya yok edecekler, onlar etmiyorsa biz yok edeceğiz.
Dünkü kalleş saldırı aldığımız kararın ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir. Sınırlarımıza yığılan teröristlerin eninde sonunda bizi hedef alacağı gerçeğini bu olay ispatlamıştır. Suriye'nin kuzeyine, malum Amerika'nın 22 üssü var orada. Silah gönderiliyor, araç gereç gönderiliyor. Buradaki PKK, YPD, YPG bunlara geliyor.
"TERÖRİSTLERDEN TEMİZLEMEZSİNİZ ORAYA DA GİRERİZ"
Münbiç ile bizim dikkatimizi dağıtmaya çalışıyorlar. Münbiç yüzde 85-90 Arapların yaşadığı bir yerdir. Ama orayı tamamen o terör örgütlerine vermiş durumdalar. Onlardan orayı boşaltacağız dediler. Göndermediler. Şimdi de diyoruz ki, temizlediniz temizlediniz. Çıkarmadığınız takdirde biz Münbiç'e de gireceğiz. Açık konuşuyorum. Türkiye, Fırat'ın doğusundaki terör bataklığına müdahale konusunda yeteri kadar zaman kaybetmiştir. Bundan sonrası için tek bir günlük gecikmeye dahi tahammülümüz yoktur.
Afrin operasyonunda sahada karşılaştığımız manzara istihbarattan gelen raporlarla tescillidir. Bu veriler bize Fırat'ın doğusunda neler yapıldığını, şayet harekete geçmezsek ileride karşımıza ne çıkacağını göstermeye yeterlidir.
Biz Suriye'de attığımız adımlarla, sadece kendi ülkemizin güvenliğini sağlamakla kalmıyoruz. Hiçbir mezhep fanatizmi bu gerçeğin üzerini örtemez. "