Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör bugünkü köşesinde CHP'nin İstanbul adayı olarak resmen açıkladığı Ekrem İmamoğlu isminin Kılıçdaroğlu'na kim tarafından verildiğine ilişkin bir yazıya yer verdi.
İşte Güngör'ün yazısından öne çıkanlar;
Kemal Kılıçdaroğlu, 8 yıl önce CHP'nin başına geçti ama bir kere olsun genel başkan olamadı. Hep birileri kulağına fısıldadı o da uyguladı. Sufle ala ala bugünlere geldi. 2010'da Deniz Baykal istifa etti, o ABD'lilerin suflesiyle koltuğa oturdu. 2014'te Kemal Derviş'ten sufleyi alıp Ekmelettin İhsanoğlu'nu Köşk'e çatı adayı yaptı. FETÖ'nün hain 15 Temmuz darbe girişimine 'kontrollü darbe' derken sufleyi Alman istihbaratı verdi. HDP-İP-SP ile ittifak buluşmalarında sufleyi Avrupa'dan aldı. 15 milletvekilini istifa ettirip İyi Parti'ye seçim yolunu açtırırken sufle Pensilvanya'dan gönderildi.
"31 Mart'taki yerel seçimler için sufle veren oldu mu" diye düşünürken Kemal Kılıçdaroğlu'nun Koç ailesiyle görüşmesi açığa çıktı. Ondan sonra da İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için Ekrem İmamoğlu adı ortaya atıldı. CHP kulislerinde, bu kez sufleyi verenin 'sermaye' olduğu konuşuluyor. Aksi halde, 5 yıl başarısız ilçe belediye başkanlığı yapan, "nitelikli dolandırıcılık" davaları bulunan, hakkında rüşvet iddiaları ayyuka çıkan birini neden aday yapmaya kalksın!
Koç ile İmamoğlu arasındaki ilişki nereden geliyor derseniz…
Ekrem İmamoğlu'nun Koç ailesiyle uzun zamandır 'iyi' (!) ilişkileri olduğunu duymuştum. Onu, bir gün merhum Mustafa Koç'un yanında, diğer gün Rahmi Koç'un ofisinde, öteki gün Koç'un fabrika ya da vakıf açılışında görüyordum. Aileyle ilişkileri belediye başkanlığıyla iyice pekişmişti.
Peki Kılıçdaroğlu-Koç projesi tutar mı?
Hürriyet'in güzelleme yaptığı röportajda Ekrem İmamoğlu "Tanıdıkça beni seversiniz" diyor ve öyle bir tablo çiziyor ki… Köylü bir aile, muhafazakâr bir baba, 5 yaşından itibaren dini eğitim almış bir çocuk, Cumhuriyet değerleriyle büyütülmüş bir başkan… Röportajı okudukça aklıma çatı aday olarak gösterilen Ekmelettin İhsanoğlu için söylenenler geldi. O zaman da CHP, seçmenine "tanıdıkça seversiniz" diyordu.
Sonra ne mi oldu? İhsanoğlu, kimseye kendini sevdiremeden yok olup gitti.