İbrahim Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
ABD'NİN ÇEKİLME KARARI
ABD'nin Suriye'den çekilme kararının oluşma sürecinde sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği liderlik, izlediği diplomasinin çok belirleyici rolü olduğunu herkes ifade etmekte, teslim etmektedir. Bunu vurgulamak isteriz.
''CUMHURBAŞKANIMIZ İLE TRUMP'IN GÖRÜŞMESİ SEYRİ DEĞİŞTİRDİ''
Zira 14 Aralık günü yapılan telefon görüşmesi bütün bu sürecin seyrini değiştiren önemli bir karara vesile olmuştur. 18 Aralık'ta ABD'nin Suriye'den çekilme süreci başladı. Bu sahadaki birçok dengenin yeniden değerlendirilmesini, yeni unsurların müzakeresinin yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Şu anda bu yöndeki çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam ediyor.
DEAŞ ile mücadelede herhangi bir zafiyetin, sektenin, yavaşlamanın olmayacağının altını çizmek isteriz. Bazı çevrelerde, ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle DEAŞ'ın kendine yeni bir hayat alanı bulacağı yönünde spekülasyonların yapıldığını görüyoruz. Biz, DEAŞ ile mücadele uluslararası koalisyonun bir üyesi olarak böyle bir şeye ne Suriye ne Irak sahasında ne Türkiye topraklarında ne de bir başka bir yerde müsaade etmeyeceğimizi tekrar ifade etmek isteriz. Bu terör örgütüyle bugüne kadar en yoğun ve kararlı mücadeleyi veren ülkenin Türkiye olduğunun da altını bir kez daha çizmek isteriz.
'ASKERLERİMİZ KALMAYA DEVAM EDECEK'
İdlib bölgesinde 12 askeri gözlem noktamız bulunmaktadır. İdlib anlaşması çerçevesinde de buradaki askeri mevcudiyetimizi tahkim etmeye devam ediyoruz. Oradaki askerlerimiz de kalmaya devam edecekler. Böylece yerel unsunlarla birlikte İdlib civarında güvenliği ve istikrarı sağlayacaklar.
'BUNDAN SONRA DA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ'
Doğu Akdeniz'de "Uluslarası hukuktan kaynaklanan haklarımızı ihlal eden fiili durumların yaratılmasına bugüne kadar müsade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz" diyen Kalın, şunları kaydetti:
Bunu ilgili bütün taraflara buradan bir kez daha duyurmak isteriz. Bizim amacımız, Doğu Akdeniz'i bir barış gölü, barış denizi haline getirmek. Oradan çıkan, çıkacak olan doğal kaynakları hem kuzey, hem güney Kıbrıslıların, ayrıca bu bölgeye komşu olan ülkelerin Mısır'dan Lübnan'a, Türkiye'ye kadar adil bir şekilde paylaşımının sağlanması ve bu kaynakların bir çatışma, gerilim unsuru değil, tam tersine bir paylaşım ve zenginlik unsuru haline gelmesini sağlamaktır. Bizim perspektifimiz Doğu Akdeniz'de bu tür gerilimlerin yaşanmamasıdır. Fakat bizim hukukumuzu ihlal eden, fiili durum yaratmayı amaçlayan adımlar atıldığı zaman da elbette bunlara tepkisiz kalmamız söz konusu olamaz.
NETANYAHU'YA ÇOK SERT TEPKİ!
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik ifadelerini gördük. Bazı hususları kayda geçirmek isterim. Netanyahu'nun Cumhurbaşkanımıza saldırması, TSK'ya dil uzatmaya kalkması dikkati dağıtmak, kendi iç sıkıntılarından ve belalarından kurtulmak için belki onun için geçici bir yol olabilir. Netenyahu'nun Başbakanlığı döneminde 3 binden fazla Filistinli hayatını kaybetmiştir. Öncelikle bunun hesabını vermelidir. Terör eylemlere karşı bizim yaptığımız meşru müdafa harekatları onları rahatsız etmektedir. Acaba PKK'yla gizli ilişkileri mi vardır. Türkiye terörle mücadele en kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürecektir.
Türkiye, terörle mücadelesini en kararlı şekilde sürdürücektir. Bunun için ne İsrail'den ne başka bir ülkeden izin alması, onay alması diye bir şey söz konusu değil.
''AMERİKAN ASKERİ HEYETİ TÜRKİYE'YE GELECEK''
Bu hafta bir Amerikan heyeti Türkiye'ye gelecek, konunun koordinasyonunu konuşacaka. Sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Trump'ın mutabık kaldığı konu koordinasyonun üzerineydi. Münbiç'le ilgili mutabık kalınan bir yol haritası vardır. Buna mugayir bir durum sözkonusu değil. Bunun nasıl şekilleneceği yapılacak koordinasyon toplantılarında ele alınacak.
''RUSYA İLE ÇALIŞMA BAŞLATILACAK'
DEAŞ'la mücadelede herhangi bir geri adım, zaafiyet, duraklama, yavaşlama asla sözkonusu değildir. Biz aynı kararlılıkla bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Koalisyonun desteği ve yerel unsurları devreye katarak bu çalışmalar sürdürülecek. Bu koordinasyonu yaparken tabii ki Rusya Federasyonu ile yakın bir çalışma içerisine gireceğiz. Bu yeni dinamikler ışığında Rusya Federasyonu ile koordinasyon çalışması da başlatılacak.
'ASKERİMİZE BİR SALDIRI HALİNDE DÜNYAYI BAŞLARINA DAR EDERİZ''
3 garantör ülke olarak bu mutabakat sağlanmıştı. Onlar Suriye rejimi ile yürüttükleri müzakerenin tamamlandığını ilan etmiş oluyorlar. Bizim askerlerimiz orada. 12 askeri gözlem noktası orada. Askerlerimizin her türlü ihtiyaçları karşılanıyor. Şuana kadar bir saldırı sözkonusu olmadı. Böyle devam etmesi için de tedbiri almış durumdayız. Zaten rejimin böyle bir şeye cesaret etmesi söz konusu bile olamaz. Askerimize yönelik herhangi bir saldırı, operasyonda bulunması halinde dünyayı onlara dar ederiz. Ayrıca İdlib anlaşması çerçevesinde böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını da bir kez daha kayda geçirmek isterim.
YENİ ASKERLİK MODELİ
Milli Savunma Bakanımızla görüştük. Kendileri bütün yetkili kurumlarımızla en iyi modeli inşa etmek için çalışıyorlar. Tamamlanınca sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecek. En uygun, en optimal askerlik müdelini mutlaka üreteceklerdir.
PATRIOT SÜRECİ
Patriotların satışı konusunda ABD'den olumlu yönde haberlerin gelmesinin Türkiye'nin S400 alımını etkileyip etkilemeyeceğine yönelik bir soruya karşılık Kalın, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Konu çok açık ve basit. Amerikan Savunma Bakanlığı'nın Türkiye'ye patriotların satılabileceğine dair bir tavsiye ya da bilgilendirmesi kongreye iletildi. Bu, şu anlama geliyor, Amerikan yönetimi Beyaz Saray patriotların Türkiye'ye satılması ile ilgili sürecin başlamasının önünde bir engel olmadığını ifade ediyor. Fakat belli bir miktarın üzerindeki silah satışları Amerika'da kongre onayına tabidir. Bu da büyük bir proje olduğu için bunun da kongreye onay için gitmesi gerekiyor.
Patriotların alınmasına biz kapıları kapatmış değiliz. Türkiye olarak bunu değerlendirebiliriz, gelecek teklifin mahiyeti ve muhtevası önemli. Ortak üretim, fiyat, teknoloji transferi, teslim süresi gibi başlıklar var. Bu 4-5 unsur etrafında yapılacak değerlendirmeler önemli. S400'lerle ilgili Türkiye en iyi teklifi Rusya'dan aldığı için bu yola başvurdu. Eğer Amerikan tarafından patriotlarla ilgili böyle bir Türkiye'yi tatmin edecek ve şartları yerine getirecek bir teklif oluşturulursa Türkiye buna olumlu bakacaktır. Amerikan yönetiminin, Trump yönetiminin bu konuyla ilgili olumlu bir kararının olduğunu kayda geçirmesi açısından bu karar tabii ki önemli. Teklif geldikten ve biz oturup anlaşmaya varmamız halinde bu karar yine kongreye gidecek. Bu kongre ayağı olacak
14 ARALIK'TAKİ ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ
Kalın: "(14 Aralık'taki Erdoğan-Trump görüşmesi) Cumhurbaşkanımız, şunu açık ve net şekilde iletti; DEAŞ'ı yenmek bu bölgeden temizlemek için Türkiye ve ABD olarak bizim PYD/YPG terör örgütüne ihtiyacımız yok. Biz bunu Türkiye ve ABD olarak yapabiliriz, bölgeyi istikrara kavuşturabiliriz. Böylece hem Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında önemli bir adım atarız hem de ikili ilişkilerimizde bir sorun haline gelen PYD/YPG/PKK meselesini de çözmüş oluruz. Bu teklif, yeni değil daha önce de yapıldı. Ama ilk defa bu görüşmede bunun karşılık bulduğunu ve bir talimata dönüştürüldüğünü gördük.
ERDOĞAN TRUMP'I DAVET ETTİ
8 Ocak'ta bizden bir heyet Washington'a gelecek. Oradan buraya ziyaretler olacak. Sayın Trump ile sayın Cumhurbaşkanımızın yüzyüze görüşmesi önümüzdeki aylar içerisinde planlanmıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız sayın Trump'ı davet etti. Kendisi 2019'da Türkiye'ye ziyaret yapabileceğini söyledi. Mart ayının sonunda bir seçim takvimimiz var. Biz daha çok Türkiye merkezli bir program üzerinde çalışıyoruz. Yunanistan, Hırvatistan, Pakistan'dan Türkiye'ye ziyaretler planlanıyor. Trump'la yüzyüze görüşme Türkiye ziyaretinde gerçekleşebilir.
''AKPINAR İLE GEZEN KEŞKE...'
Programı sonradan izledim. Söylenen sözlerin kabul edilmesi mümkün değil. Bunların eleştiri ya da mizah adı altında hoşgörülmesi mümkün değil. İfadeleri okuduğunuz zaman, "Birilerini ayağından asarlar, başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşar" gibi ifadelerle Türkiye'deki mevcut iktidarı, Cumhurbaşkanımızı eleştiri bağlamında söylenen sözler. Bunlar bugünün Türkiyesiyle ilgili söylenmiş sözler. Sayın Cumhurbaşkanımız tepki vermeden savcılık resen soruşturma başlattı. Bunların her biri hem kişisel hem kamu, amme davası olabilecek konular. Bu kişiler bizim çocukluğumuzun o masumiyet dönemlerinde, izlediğimiz filmlerde hatırladığımız kahramanlar olarak kalsalardı. Keşke bu tür galiz ifadelerle, Cumhurbaşkanı ile "belki ipte sallandırılır, belki bir mahzende ölür" gibi sanatçılıkla ilgisi olmayan lafları söylemeselerdi. Bunun mizahla izah edilecek bir durumu sözkonusu değildir.