Gölcük merkezli 17 Ağustos deprem felaketinin üzerinden neredeyse 20 yıl geçti. Büyük felaketten bugüne kadar en çok tartışılan konuların başında olası büyük Marmara depreminin İstanbul'a etkileri geliyor. Medyada birçok uzman farklı görüşler ileri sürerken, yorumlar endişe ve kafa karışıklığı yaratıyor. Marmara Denizi ve çevresini etkilemesi beklenen büyük deprem konusunda 2000 yılından bu yana tarihsel depremler ve fay modelleme araştırmaları yürüten isimler arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak da bulunuyor.
Milliyet'in haberine göre; Prof. Dr. Cenk Yaltırak, beklenen olası depremin ipuçlarını anlattı. Birçok uzmanın değişmesi gereken bilgileri güncellemediğini belirten Yaltırak'a göre, Osmangazi Köprüsü'nün olduğu bölgeden İmralı Adası'nın kuzeyine uzanan fay hattının, 2019 ve sonrası için deprem olasılığı tarihsel çerçeveye göre yüzde 90'ı geçmiş durumda.
BATIYA DOĞRU KIRILDI
Bu fayın Adalar fay hattının 10 kilometre güneyinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaltırak, "110 kilometre uzunluğundaki fay hattı bugün kırılırsa 7.6 büyüklüğünde deprem üretecek. Diğer enerji biriktiren segmentler ise 42, 74 ve 93 kilometre uzunluğundaki faylar. Bu faylar ise 7.2-7.4 büyüklüğünde deprem üretecek. Her biri kırılma eşiğinde olan bu faylar genellikle son bin 500 yılda doğudan batıya doğru kırılmışlar" dedi. Prof. Dr. Yaltırak'ın uyarı ve tespitleri şöyle:
"Depremin büyüklüğünü belirleyen faktörler, bölgedeki son depremin tarihi, fayın yüzey alanının kilitli olan kesiminin alanı bir de biriken atımdır. Beklenen büyük Marmara depremine yönelik ortaya farklı görüş ve tezler çıkmasının çeşitli nedenleri var. Birçok araştırıcı ilk yayımlandıkları makaledeki veri ve modeli sorgulamıyor. Bu nedenle ellerindeki verileri gözden geçirip çalışmalarını yenilemiyorlar. Anadolu, her yıl 19-20 milimetre, Marmara Denizi'nin altında batıya doğru göç ediyor. Bu göçün kilitlendiği yerde enerji boşalımı yani deprem olacak."
'AT KUYRUĞU GİBİ İÇ İÇE'
"Tarihsel depremlere dayanarak büyüklük tahmini yapan, neredeyse herkesin yöntem ve bulguları kendi modelleriyle çelişkiler içeriyor. Tek fay, tek fayın üç parçalı hali ve at kuyruğu örgüsü gibi iç içe karmaşık bir fay sistemi olmak üzere üç ayrı model var. Medya üzerinden sürekli yorum yapanlar, depremin hemen ardından fikirlerini uluslararası dergilerde yayınladıklarından, kendi öngörülerini evlatları gibi seviyorlar. Evlatlarının yanlış olma ihtimalini de kabullenmiyorlar. Her bilim çevresinde bu davranış biçimi görülür. Bu davranış onların, yaptıklarının yanlış olduğunu göstermiyor. Ancak yanlıştaki ısrarın yanlış olduğu bilinmeli. 1999 depreminin üzerinden 20 yıl geçti. Değişmesi gereken bilgileri görmezden gelirseniz yönlü veriler üretir kamuyu ve idareyi yanıltırsınız."
Yaltırak, şöyle devam etti: "Marmara Denizi'nin oldukça karışık bir yapısı var. Üç derin çukur ve bunların arasında yer alan sırtlar mevcut. Çukurlar ile sırtların arasında 500-700 metre arası derinlik farkı var. Doğuda dar üçgen şekilli doğu Marmara çukuru, batı kısmında onun tabanından 700 metre yüksek doğu Marmara sırtı var. Sonra doğu Marmara sırtı batısında diğer çukurlara göre sığ olan Kumburgaz çukuru bulunuyor. Fayın Gaziköy'de karaya çıktığı yerde 900 metre yüksekliğinde Ganos dağı mevcut. Batı Marmara çukuru ile dağın en yüksek noktası arasında 2 kilometre fark var. Aynı durum Armutlu yarımadası için de geçerli. Marmara denizinin en derin yeri ile ana karadaki yükseltiler arasında 2 kilometrelik kontrast olabiliyor. Bu iki yapı da yanal atımlı sıkışmanın eseri. Veriler arttıkça gördük ki, tek başına, dümdüz çizdiğimiz fay aslında dümdüz değil. Marmara'daki faylar at kuyruğu örgüsü gibi yan yana ancak birbirinin uzantısı değil. Ama birbirleri ile ilişkililer. Bu sayede Marmara'nın karmaşık dip yapısı oluşuyor."