ABD ve Türkiye pek çok konuda mutabık kalamadı. Münbiç planı önemli bir kazanımdı ama yerine getirilemedi. Birkaç hafta önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, görüşmelerde mesafe kazanıldığını hissettiğini söyledi. Dolayısıyla Türkiye ve ABD, mutabık olma arayışında. Bunun yanında Amerikan askerlerinin Suriye'den çekilmesi ve kendi güvenliğini sağlamaya çalışan Türkiye'ye nasıl yardım edilebileceği konusunda da müzakere sürüyor.
S-400 ENDİŞESİ...
Amerika'daki kongre üyelerine sorarsan S-400 füzelerinin alınması Türkiye'nin sadece ABD ile değil, NATO'nun geri kalanıyla da büyük bir kriz yaşamasına yol açacak. S-400 sistemi için Rus teknisyenlere ihtiyaç duyulması, ABD'nin askeri güvenliği ile ilgili riskler oluşturacağını düşünüyorlar. Umut edelim ki bu problemi yok edecek bir yol bulunsun.
Birinci koşul DEAŞ'ın mağlup edilmesi ve DEAŞ'a son verilmesi ki bu şu anda gerçekleşmiş durumda.
DEAŞ savaşçıları alanı terk etmektedir. DEAŞ'ın fikriyle ve ideolojisiyle ise mücadele sürecektir. Bana kalırsa Trump, 14 Aralık'ta Başkan Erdoğan ile anlaştıktan sonra biraz erken konuştu. DEAŞ yenildi ama tam anlamıyla da değil. ABD, Suriye'den askerlerinin çekilişi ve Türkiye ve diğer müttefiklerinin kendi yerini alışı konusunda anlaşabilir.
ABD, YPG'nin Kuzey Suriye'de geniş bir istikrarın başını çekmesini hedefliyor. Kendi tecrübeme dayanarak tahmin ediyorum ki Amerika, Türkiye'nin orada operasyon yapmayacağından emin olmak istiyor. Şu sıralarda Washington'da Türkiye'nin YPG'ye saldıracağını iddia eden uzmanlar bulunuyor. Tabi ki Türkiye, Markist-Leninist terörist bir yapının, Kuzey Suriye'de devlet kurmasına müsaade etmeyecektir.
O nedenle Washington'ın bu anlayışını değişmesi gerekiyor.
Bu sorunun cevabı henüz çok açık ve net değil. Bana göre ABD ve Trump yönetimi, Suriye'deki hedefleri konusunda tam olarak karar vermiş değiller. Bu konudaki politik müzakereler, tartışmalar hala kendi içinde sürüyor. Fakat herkesin üzerinde mutabık kaldığı bazı temel hedefler var. Birincisi DEAŞ, Suriye'de mağlup edilmeli ki bu, büyük ölçüde yerine getirildi. İkinci olarak ABD, Suriye'nin bir bütün devlet olarak kalmasını tercih edecektir. Üçüncüsü, yönetimdeki bazı kişiler mesela Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'u kastediyorum, Suriye ordusundaki İran etkisinin sınırlandığını görmek istemektedir.
PYD, aşırı Marksist-Leninist bir politik parti ve Suriye'deki Kürtler'in tamamını temsil etmiyor. Amerika, YPG ile ilgileniyor, PYD ile değil.
Çünkü YPG, DEAŞ ile mücadele etti ve Amerikan askerlerinin bu tehlikeli görevde bulunmasını engelledi.
Dolayısıyla Büyükelçi Jim Jeffrey'in söylediği gibi bu, YPG ve ABD arasındaki ilişkinin işleyişiydi.
DEAŞ ortadan kaldırıldıktan sonra bu ilişki sona erdi. Şimdi ABD'nin nasıl ayrılacağı Türkiye'nin nasıl davranacağına bağlı. Kuzey Suriye'de PYD'nin politik etkisinin azalması için Kürt, Arap ve Türkmen nüfusunun Kuzey Suriye'ye yani evlerine dönmesi gerekiyor.
Bu konu en kritik nokta. İki ülke, Türkiye'nin ulusal güvenlik endişelerini giderecek bir yol bulmalı. ABD'nin Türkiye'nin güvenlik endişelerine cevap verecek ve askeri çatışmayı önleyecek bir plan geliştirmesi gerekir.
Amerikan yönetimi Doğu Akdeniz enerjisinin Türkiye'ye akmasından yanadır. Doğalgaz boru hattının İsrail'den Kıbrıs'a ve oradan Türkiye'ye ulaşması uluslararası üm şirketlerin dikkatini çekiyor. Politik nedenlerle henüz bu gerçekleşmedi.
Fakat ekonomik çıkarlar bakımından bu herkesin çıkarına olacaktır.
İsrail'den Türkiye'ye doğalgazın akması, herkesin çıkarınadır. Çünkü hem en iyi rakamı ödeyen piyasadır hem de büyüyen bir piyasa olduğu için gaza ihtiyacı vardır. Özellikle Kıbrıs meselesi gibi politik blokajlar nedeniyle bunun gerçekleşmeyeceği söylenmektedir fakat diğer taraftan ABD'nin; Doğu Akdeniz gazının, İsrail gazının Ürdün'e ve özellikle Filistin'e gitmesinden memnun olacağı da söylenmektedir. Amerika, İsrail gazının Mısır'a akmasından da memnun olacaktır çünkü Amerika, İsrail-Mısır ilişkilerinin iyi olmasını istemektedir.
GAZIN TÜRKİYE'DEN GEÇMESİ SORUNU ÇÖZER
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'e taşınması politik nedenleriyle hassasiyet yaratacaktır. Gazın, Kıbrıs ve Türkiye üzerinden geçmesi Türkiye'nin İsrail ve Kıbrıs ile ilişkilerini rahatça inşa edebilmesine yarayan bir yol olabilir. Amerika, enerjinin Türkiye'ye akmasını sadece ekonomik nedenlerle görmek istemektedir.
200 ASKERİN KALMASI BİLE DÜŞ KIRIKLIĞI
Bu gösteriyor ki Amerika'nın diğer hedefi Suriye'den çıkmak. Amerika askerlerini ve birliklerini Suriye'de tutmayı arzu etmiyor. Trump onları geri çekmeye söz verdi ve bence Trump şu anda Amerika'nın 200 askerini Kuzey Suriye'de hala tutmasından dolayı düş kırıklığına uğramış durumda. Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton'ın ısrarları ile Trump, Güney Doğu Suriye'de ek 200 yüz asker tutma konusunda da ikna edildi.
Amerika'nın en yüksek hedefinin Suriye'den tamamen çıkmak mı yoksa İran'a karşı küçük bir güç ile kalmak mı olduğu hala tam olarak netleşmiş değil. Bence Washington, Türkiye ve YPG'nin birbirine saldırmasını önlemek istiyor. Dolayısıyla diğer hedef ki çok önemli, Suriye'nin toprak egemenliğinin restorasyonunda ve DEAŞ'ın ortadan kaldırılmasını içerecek şekilde Suriye'de Türkiye ile çalışmanın bir yolunu bulmak...
Hem ABD hem de Türkiye, Esad'ın görevinde kalıp kalmaması ya da gidecekse ne kadar çabuk gideceği konusunda netleşmiş değil. Bunlara ek bir hedef olarak Amerika, Suriye'de politik geçiş sürecinin başlamasını ve Esad'ın ülkeden çıkışını ya da yönetimden çekilişini, Suriye'de yeni bir anayasa yapım sürecinin oluşmasını hedeflemektedir. Biliyorum ki Türkiye de bu hedefleri paylaşmakta ve sürecin nasıl olacağı konusunu müzakere etmektedir.
Ben Amerika'nın enerji anlamında önemli bir çıkarını göremiyorum. Pek çok komplo teorisi ile Amerika'nın, Suriye'deki petrolü kontrol etmek istediği spekülasyonları yapılıyor. Oysa gerçek şu ki Amerika dünyadaki en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi... Suriye'nin petrol ve gaz kaynaklarına ihtiyacı yok ve tekrar vurgulamak istiyorum ki Amerika, Suriye'de kalmayı arzu etmiyor. Dolayısıyla Amerika'nın yaptığı son çağrının ardında, tercihen NATO ya da Türkiye gibi bir müttefik koalisyonu biçiminde Kuzey Suriye'de ve tüm ülkede mümkün mertebe istikrarı sağlamak ve bunu hep beraber yapmak istiyor.
NASIL OLUYOR? / ALİ DEĞERMENCİ